Erhürman'la, CTP'yi konuştuk

Yayın Tarihi: 22/03/17 07:30
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
  • İstifa eden Sonay Adem ve Ali Gulle'nin bu partiye çok emekleri geçmiştir. Ben daha çocukken onlar CTP'de siyaset yapıyorlardı; mümkün mü üzülmemem? Elbette ki istifa etmelerini istemezdim, keşke bu istifalar yaşanmasaydı, üzgünüm ama marazi değilim.
  • "CTP birinci partidir ben de diyemem ama bunu yalnızca ben değil, kimse diyemez. Ortada çok kaygan bir zemin var. Bu seçim sisteminde kimse ne olacağını tam olarak bilemez. Kaldı ki seçime daha bir yıl var ve birinci partiyim demek için ya da bir şey belirtmek için henüz çok erken.''
  • Eski yıllarda köylere gittiğimizde insanlar yüzümüze biz UBP'ye oy vereceğiz derdi ancak şimdi gittiğimizde ise UBP'liyim ama size oy vereceğim diyorlar ya da eskiden hiçbir UBP'li beni arayıp CTP'ye oy vereceğim demezdi ama artık bu tür olayları sıkça yaşıyorum.
  • "Hiç kimseyle bir küslüğüm ve sıkıntım yok, zaten küsmek bana göre değil. Hiç kimseden ne müdahale gördüm ne de böyle bir şey olur. Sn. Talat'la hele hiçbir sıkıntımız yok."

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ile uzun zamandır sözleşip durduğumuz kahveyi en nihayet dün buluşup içtik. Açıkçası bu kadar samimi bir sohbet olacağını tahmin etmezdim. Tabii Tufan hoca ile tanışıklığımız çok eskiye dayanır. CTP Genel Merkezi'ne vardığımda her zamanki sıcaklığıyla karşıladı. Tufan hocanın diğer genel başkanlarda olmayan bir sarılma huyu var. Kendisine bir öfkeniz varsa dahi o sarılmadan sonra bu öfke kayboluyor; yanlış anlaşılmasın benim hocaya karşı herhangi bir öfkem yok sadece ön yargılarım vardı; bu ön yargılar da bu sohbetten sonra ortadan kalktı. Bundan da yazımda açık açık söz edeceğim.

Karşımda piposunu tüttüren bir genel başkan vardı. Ne yazık ki benim puro bağımlılığım var bunu inkar etmiyorum; burada tütün serbest mi diye sorduğumda "Gördüğün gibi pipo içiyorum" dedi ve hemen ceketin iç cebinde olan puromu çıkarıp ateşledim.

Yazı yazan insanların tek kötü alışkanlığı tütün kullanmaktır; en azından başka kötü alışkanlığımız yok. Tufan hocaya "Şahin marka pipo kullanıyorsun" dediğim de gülümseyerek "Evet" yanıtını verdi. Bende de beş tane pipo var ama içmiyorum artık dedim. İnsan neyin meraklısı oluyorsa onu iyi öğreniyor.

Kısa bir pipo muhabbetinden sonra konular kendiliğinden gelişti ve uzun bir sohbet yaptık. Erhürman başkan olduğu günden beri ortaya koyduğu çalışma temposunu anlattı.

"Tek derdim ekonomiyi ve üretimi güçlendirmek"

"Benim farklı bir yapım var; saldırmak yerine sorguluyorum, sorgularken de insanların da yaşanan sorunları sorgulamasını hedefliyorum, bağırıp çağırdığınızda birileri size çıkıp aferin diyebilir ama mesele bağırarak muhalefet yapmak değil, hükümet tarafından yapılan yanlışları açıklıkla ortaya koyup sorgulamak ve sorgulatmak olmalı" diye başlıyor söze.

"Kıbrıs konusunu tabii ki önemsiyorum ve bir an önce kapsamlı çözüm olmasını istiyorum elbette ki ama başka önemli sorunlarımız var. Bir köye gidip de insanlarla oturup konuştuğunuzda vatandaş size yaşadığı maddi sorunlarını, üretimde ve satışta yaşadığı sorunları, gelişememeyi, pazar sıkıntısını anlatıyor. Hiçbir köy ziyaretinde insanlar bana Kıbrıs konusunu sormadı, yaşanan istifaları da sormadı. Hayvancısı da çiftçisi de nasıl daha fazla üretebileceğini, ürettiğini kimse satacağını, çocuklarını nasıl okutacağını sordu ve bizim için ne yapacaksınız diye de ekledi. Asıl mesele bu. İnsanımız her geçen gün fakirleşiyor, geçinmekte zorlanıyor ve hükümet bunun için tek bir adım bile atmıyor. Biliyor musun o kadar çok üreten ve yeni şeyler üretmeye meraklı gençler var ki sana anlatamam. Nelerle karşılaşıyorum, kendi öz kültürünü üretimle birleştiren ve yeni şeyler yaratan ve hayata tutunmaya çalışan birçok gençle tanıştım. Devletin bu insanlardan haberi yok. Ekonomi, benim için çok önemli. Eğer ekonomiyi geliştirmenin ve vatandaşın maddi durumunu güçlendirmenin yolunu bulamazsanız ya da bunun için herhangi bir çaba ortaya koymazsanız, her şey her geçen gün daha kötüye gidecek. Etrafına baksana, ne kadar da mutsuz insan var, çünkü hepsinin de geçinme kaygısı, gelecek kaygısı var ve bu kaygıyı gidermek için kimse ortaya bir çaba koymuyor. İşte ben bunu yapıyorum. Köy köy geziyoruz, insanların sorunlarını dinliyoruz, onlar için neler yapabileceğimizi birlikte konuşuyoruz".

"Üretim ile turizmi birleştirebilmek"

"1990 yılında CTP bir kez Turizm Bakanlığı'nı aldı, onun dışında Turizm Bakanlığı hiçbir zaman CTP'de olmadı. Bu bence büyük bir hata. Eğer üretimi artırabilir ve turizm ile birleştirebilirseniz işte o zaman ekonominiz fırlar. Burası bir turizm adası. Turisti buraya çekmek yetmiyor, gelen turiste ne satıyoruz bir baksana. Bu ülkenin kendine özgü nelerini sunabiliyoruz? Hiçbir şeyini. Bir yasa yaparsınız ve tüm otellerde yerli üretimi belli oranda uygularsınız. Yalnızca bunu yapsanız narenciye sorunu da, hellim ihracat sonunuz da bir anda son bulur ve artıya geçer. Siz ekonominizi ne ile güçlendirebilirseniz oradan başlamanız lazım. Ekonomi artık çok önemli, bu fakirleştirmeyi durdurmamız gerekiyor ve bunu biz yapacağız, bir başkası değil" dedi.

"İstifalar için üzgünüm ama marazi değilim"

Bir süre önce CTP'den yaşanan istifaları sordum Tufan hocaya; istifaları pek de önemsemediğinin konuşulduğunu anlattım kendisine.

Erhürman "Üzülmemem mümkün mü? İstifa eden Sonay Adem ve Ali Gulle'nin bu partiye çok emekleri geçmiştir. Ben daha çocukken onlar CTP'de siyaset yapıyorlardı; mümkün mü üzülmemem? Elbette ki istifa etmelerini istemezdim, keşke bu istifalar yaşanmasaydı, üzgünüm ama marazi değilim. Bunu da açıkça söylemek istiyorum. CTP'de istifalar oldu diye demoralize olamam, yapmamız gereken onca iş var ve yolumuza devam etmek zorundayız, bu konuda yaşadığım üzüntünün beni partiyi yönetmekten alıkoymasına izin veremem" diye yanıtladı.

"Kimse birinci partiyim diyemez"

Kamuoyunda çıkan anketleri de sordum kendisine, hiçbirinde CTP birinci parti çıkmıyor ve bazı CTP'li vekillerin de CTP'nin birinci parti olabileceğini söylemediklerini hatırlattım.

"CTP birinci partidir ben de diyemem ama bunu yalnızca ben değil, kimse diyemez. Ortada çok kaygan bir zemin var. Bu seçim sisteminde kimse ne olacağını tam olarak bilemez. Kaldı ki seçime daha bir yıl var ve birinci partiyim demek için ya da bir şey belirtmek için henüz çok erken. Sana yaşadığım bir örneği vereyim. Eski yıllarda köylere gittiğimizde insanlar yüzümüze biz UBP'ye oy vereceğiz derdi ancak şimdi gittiğimizde ise UBP'liyim ama size oy vereceğim diyorlar ya da eskiden hiçbir UBP'li beni arayıp CTP'ye oy vereceğim demezdi ama artık bu tür olayları sıkça yaşıyorum. Bu ne kadar gerçekleşir bilemem; bir bakarsın % 25 oy alırız bir bakarsın % 45 ile tek başına iktidarda oluruz. Seçim yakınlaştıkça bunları daha net görebileceğiz."

Tufan hoca günün sonunda yapılan eleştirilere değil kendi işine bakıyor, yoğun bir temposu var. "Sabah erken gelip gece 10 gibi eve dönebiliyorum" sözünden yola çıkarak uzun mesaisini de konuştuk.

Yazılarımda sıkça dile getirdiğim endişemi de konuşma fırsatı bulduk. Ben Tufan hocanın Talat'ın gölgesinde kalabilecek bir genel başkan olmasından hep endişe ettiğimi yazdım, bunu da sıkça dile getirdim. Hoca bana böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, genel başkan olduğu günden beri hiçbir müdahale yaşamadığını, kendi vizyonunu ortaya koyup yürüdüğünü anlattı.

"Hiç kimseyle bir küslüğüm ve sıkıntım yok, zaten küsmek bana göre değil. Hiç kimseden ne müdahale gördüm ne de böyle bir şey olur. Sn. Talat'la hele hiçbir sıkıntımız yok" dedi.

Anladığım kadarıyla Tufan hoca yerine göre sakin, yerine göre çılgın bir genel başkan elbisesini giyebiliyor. İnançlı, kararlı bir duruş sergiliyor. Siyasette kırgınlıklar illaki olacak öfke de olacak belki ama nefretler değil.

****************

Günün Sözü

''İyi insan lafın üstüne gelir demişse eskiler ve ben sürekli seni konuştuğum halde gelmiyorsan; demek ki iyi bir insan değilsin.''

Aziz Nesin

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları