Niye öldün be Tahsin abi?

Yayın Tarihi: 06/11/17 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Hepimizde bir şok etkisi yarattı Tahsin abinin ölümü. Tahsin abi bana hep çocuksu gelmiştir. Tanıdım tanıyalı hep zor hayatını dinledim Tahsin abinin ama kendi ağzından değil. Bir günden bir güne yakındığını ya da ağladığını duymadım. Hayatı vekillikten sonra çok zorlu geçti ama maddi sıkıntı çekip ağlayanlardan olmadı hiç. Hani bazı zenginler vardır ya cepleri ve banka hesapları para doludur ama hep ağlarlar. Allah onları da ıslah etsin, ne diyeyim.

Tahsin abinin kızını tanımam ama kızı bilsin ki babası kendisini çok seviyordu. Kızının başarılarından ve terbiyesinden uzun uzun bahsetmişti bize. Çok mutluydu ve gururluydu. Ne söyleyecek söz ne de anlatacak çok bir şey var aslında. Galiba biraz kaderci olmak zorundayız her ne kadar Tanrı özgür irade tanımışsa da.


TKP-YG Başkan Yardımcısı Tahsin Mertekçi, bir diğer değişle hepimizin Tahsin abisi. Tahsin Mertekçi'yi çok uzun yıllardır tanırım. Kötü bir trafik kazası sonucu kendisini kaybettik. Ailesine sabırlar diliyorum. Ne kadar klişe bir söz oldu bu da değil mi? Ne denir ki böyle durumlarda zaten? Cumartesi sabah uyandığımda sert bir kahveyle ayılmaya çalışırken tesadüfen telefonda öğrendim hayatını kaybettiğini. İlk önce bizim Tahsin abi mi diye düşündüm. Öyle ya bizim tanıdıklarımız ölemezdi ya da ölüm mutlaka haber vererek gelirdi. Değil mi?

Ya da hepimiz yaşlanarak öleceğimizi zannederiz. Açıkçası ben çocukken hep yaşlanarak öleceğimi sanırdım. Belki çevremizde çok fazla yaşlı insan olmasından kaynaklanıyordu bu durum.

Sonra büyüdük ve gazeteci olduk. Meslek hayatımın yarısından çoğu trafik kazalarında ölen insanlara tanık olmakla geçti. Hele hele bir ara hep ölümlü kazalara denk gelirdim. Allah kimseye trafik kazasında ölmeyi kısmet etmesin.

Hepimizde bir şok etkisi yarattı Tahsin abinin ölümü. Tahsin abi bana hep çocuksu gelmiştir. Tanıdım tanıyalı hep zor hayatını dinledim Tahsin abinin ama kendi ağzından değil. Bir günden bir güne yakındığını ya da ağladığını duymadım. Hayatı vekillikten sonra çok zorlu geçti ama maddi sıkıntı çekip ağlayanlardan olmadı hiç. Hani bazı zenginler vardır ya cepleri ve banka hesapları para doludur ama hep ağlarlar. Allah onları da ıslah etsin, ne diyeyim.

Hep bir mazlum havası olmuştur Tahsin abinin. Onunla karşılaştığınızda ona kızmak ya da sinirlenmek asla aklınızdan geçmezdi.

İster kader deyin ister ihmal deyin öyle tahmin ediyorum ki emniyet kemerinin bağlı olmaması, gece uyuyakalması onu bu ölümle buluşturdu. Hani şöyle olsaydı ya da böyle olsaydı demekle de olmuyor işte.

Gelişmiş ülkelerde yol kenarına park edilmiş araçlar yoktur dedi bana dün bir yakınım, burası gelişmiş bir ülke değil. B u nedenle ne trafik gelişmiştir ne de insanlar trafik kurallarına uyma ihtiyacı hisseder.

21 Ekim'de bir Facebook paylaşımında ölümle yüz yüze geldiğini ve karşı şeritten bir aracın süratle karşısından gelip geçtiğini paylaşmıştı. Çok değil iki hafta sonra hayatını kaybetti.

En son gazetede karşılaştığımızda kendisine yemek yemesi için kalması konusunda ısrar etmiştik. Acelesi vardı gitmesi lazımdı, bekleyenler vardı ve gitti.

Son kısa sohbetimizde ben kendi kızımdan o da kendi kızından bahsetmişti. Bu yazı kayıtlara geçmesi açısından önemli, o nedenle yazacağım; ben Tahsin abinin kızını tanımam ama kızı bilsin ki babası kendisini çok seviyordu. Kızının başarılarından ve terbiyesinden uzun uzun bahsetmişti bize. Çok mutluydu ve gururluydu.

Ne söyleyecek söz ne de anlatacak çok bir şey var aslında. Galiba biraz kaderci olmak zorundayız her ne kadar Tanrı özgür irade tanımışsa da.

Cenazesine gitmedim daha doğrusu gidemedim, cenazelere gidemem. Açıkçası bana ağır geliyor bu tür şeyler ama ona dün gece dua ettim.

Allah affetsin ama ölmesi gereken o kadar alçak ve ısgarta insan varken Tahsin abi gibi iyi insanlar ölüyor işte.

Allah sevdiğini tez yanına alırmış deyin, kandilde mum bitmişti deyin, takdiri ilahi deyin, şunu yapmasaydı bunu yapmasaydı deyin; giden gitmiştir artık.

Makamı Ali olsun…

Kazalar neden bitmiyor?

Polisler şehir merkezlerinde telefonda konuşan sürücülere trafik cezası yazmaya devam etsin, ama öte yandan devriye yetersizliğinden ana yollarda jet uçağı sürdüğünü sanan vatandaş da ölmeye devam ediyor.

Konuyla ilgili Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Dr. Mehmet Avcı ile yaptığım konuşma geldi aklıma. Bu ülkede trafik kanunlarının oluşmasında tek olumlu rol oynayan kişidir dersem mübalağa etmiş olmam. Her gece hepimizin siren sesiyle irkilerek duyduğumuz 112 Acil Servis'i kuran kişi olduğunu kaç kişi hatırlar acaba? Ama yeri gelmişken ben buraya yazayım.

Dr. Avcı ile kazaların neden sürekli olduğunu ve bunun önüne geçilemediğini konuştuk. Avcı "Bir kazanın oluş biçimiyle birlikte ardında yatan asıl nedeni de konuşmamız gerekiyor. Neden oldu sorusunun cevabı son derece önemli; yani bu kazanın olmasında yatan asıl etkenler neler. Bunların devlet tarafından ciddi şekilde araştırılması gerekiyor. Acaba alkol mu yoksa uyuşturucu mu, eğitimsizlik mi? Öfke mi? Bu sorular son derece önemli sorular. Bu ülkede gerek alkol gerekse uyuşturucunun ne kadar yaygın kullanıldığını biliyoruz. Kazaları sadece yasalarla ya da kurallarla durduramazsınız, oluş nedenlerini araştırmalı ve tedbir almanız gerekir. Bu da hükümetlerin en önemli görevidir" dedi.

Ne kadar da doğru konuştu. Küçük bir ülke. Biz de bırakın denetim, yasa ya da kuralların uygulanması ne yazık ki trafik kazalarının önlenmesinde devlet son derece yetersiz kalıyor. Trafik kazalarını önleme derneği gibi sivil kuruluşların yapacağı işler de bir yere kadardır zira ne hükümettir böyle kurumlar ne de devlet.

***

Günün Sözü

Hayat bazen insanları, birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır.

Paulo Coelho

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları