Narenciyeci bağıra bağıra ölüyor...

Yayın Tarihi: 28/02/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Yıllar evvel eski Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Sami Dayıoğlu’nu konuk aldım ve yayında bir soru sordum; dedim ki “Sami bey bir takım elbise alabilmek için kaç ton portakal satmanız gerekiyor”.

Bakınız çok can alıcı bir sorudur. Sami bey o zamanlar daha bakan değildi.

Dayıoğlu’nu tanıyan herkes Sami beyinde narenciye işiyle uğraştığını bilir.

Evet dostlar; Tarım Bakanlığı ve Hükümet narenciye konusunda sınıfta kaldı. Bunun Türkçesi bu. Ağaçlardaki Narenciye yerlere düştü. Narenciye üreticileri bağıra bağıra ürününü çöpe atma noktasına geldi.

Sıkma portakal olarak alınabilecek narenciye ürününün de bir kotası var yani bir sınırı var. narenciye üreticileri mandora ürünlerini ne Türkiye’ye ne de Irak ya da Azerbaycan’a satamadı.

Sınır olarak 15 bin ton sınırlandırılması geldi Türkiye tarafından. Tufan Erhürman meclis kürsüsünden sordu ; “15 bin ton olurda 16 bin ton olmaz mı” diye. Öyle anlıyorum ki Tarım Bakanı Hüseyin Çavuş’u aşan bir durumla karşı karşıyayız. Bakan Çavuş’u severim sayarım ama ilk krizinde başarılı olamadı. Bakan Çavuş bu sorunu aşmak için girişimde bulunmasına rağmen olumlu bir sonuç alamadı. Türkiye izin konusunda 15 bin tona kadar izin verdi.

Narenciye üreticileri için belki hükümet uğraştı ama sorunu çözemeyince Narenciye üreticileri ne yazık ki kaderlerine terk edildi ve bu sorun aşılamadı.

İşin kötüsü şimdi sırada Valencia türü portakalların toplanması var. o ürünlerin zamanı geliyor, muhtemelen Valencia da mandorayla aynı kaderi paylaşacaktır. Böceği var ama yeşillenme hastalığı yok deniliyor.

15 bin ton da ilaçlanarak Türkiye’ye gönderilecek. Madem ki böyle bir yol bulundu, geriye kalan ürünler de aynı metotla Türkiye’ye neden gönderilemesin.

Hükümet bu sorunu çözmekle mükelleftir aksi takdirde üreticinin zararını sübvanseye etmek zorunda kalacaktır. Bu da kamu maliyesine ek bir külfet olarak yansıyacaktır. Bu külfetin yaşanmaması için ihracat krizi çözülmeli.

Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden Güney Kıbrıs’taki Pazar zorlanabilir de denildi. Oradaki bir işadamı kendi ekibini getirerek portakalları toplamaya çalıştı gelenler tutuklandı diye bir açıklaması vardı Konuğum Ekonomist Ödül Muhtaroğlu’nun. Bu konu basına yansımadı çünkü görmedim ben.

Sonuç olarak narenciye üreticileri bağıra bağıra ölüyorlar. Ne yazık ki gelinen durum bu. Kimse bu insanların dertlerine çare olmadı. Çok ciddi bir ihracat kalemi olan narenciye sektörü ciddi Zarar gördü. Tarım Bakanlığının başarısı böyle zamanlarda belli olur gelin görün ki bu krizi çözmekte yetersiz kaldılar.

Türkiye de haklı. Olası hastalıklı bir ürünü kendi pazarına sokmak istemiyor, istemiyor istememesine ama Türkiye’nin narenciye kapasitesi 7 milyon ton, KKTC’nin 55 bin ton. Okyanusta bir damla bile değil. Bu sıkıntılar aşılmalı ve narenciye ürünü ihraç edilmeliydi. Devlet böyle zamanlarda devletliliğini gösterir ve üreticisine sahip çıkar.

Sonrada üretmiyoruz denir. Üreticide üretecek ne motivasyon kaldı ne enerji kaldı. Hayvancı deseniz öyle narenciyesi deseniz öyle çiftçi deseniz öyle.

Umarım krizin aşılması için ve özellikle valencia da benzer sorunların yaşanmaması için gerekli tedbirler alınır. Yine Tufan Erhürman’ın açıklamasına göre söz konusu tehlike Ağustos 2023 tarihinde de biliniyordu ve hiçbir tedbir alınmadı. Tedbir alınmadığı için de bugün bu kriz yaşanıyor.

Yazık hem de çok yazık.

*****************

Günün Sözü

Kendini iyileştirmek istiyorsan, yaralarının sahibini yok et, unut…

Charles Bukowski

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları