Kimden umalım?

Yayın Tarihi: 23/10/23 05:00
okuma süresi: 4 dak.

Doğa asla torpil yapmayan bir tür denge sistemi...
Bir yaşam formu...
Sistemin temelinde öğrenme ve uyum var...
Kısacası: Evrim...

Descartes ne demişti?
"Doğayı anlamak suretiyle insanı tanımlamak mümkün ise, o zaman bunun aracı "düşüncedir" demişti...
Bu yaklaşımdan Kartezyen formülünü ortaya attı...
Ne idi kartezyen formülü?
"Düşünüyorum öyleyse varım"dır...
Çünkü,

Yeni düşünceler yeni seçimlere ve yeni davranışlara,
Yeni davranışlar
da yeni deneyimlere yol açar.
Yeni deneyimler ise yeni duygular üretir...
İşte! Bu yeni üretilen duygular da insanlara  ilham kaynağı olur...
Buna evrilmek ya da "evrim" denir...

Aynı zamanda,

Her şey titreşmektedir...


Bu nedenle her şeyin bir frekansı vardır.
Düşünce de bir frekans...
Gelişip insanlığı ileri götüren cinsten...
             

Bence İnsanlık tarihinin en önemli keşiflerinden biridir Richard Dawkins'in, memetik kavramı!
Ne diyordu Dawkins?
"Yaşam genlerle açıklanıyor ve incelenebiliyorsa, insan kültürü de memlerle incelenebilir" diyordu...

Bu kavram düşünce ve kültür alanında genetik benzeri bir yapının olduğunu öne süruyor!
Memetik replikatörler, kendini kopyalayıp çoğaltan bir yapıya sahip...
Her düşünce ve fikir beyinden beyine geçerek kopyalanıyor, gelişip insanlığı ileri götürürüyor...
Bu, daima düzensizlikten düzene doğru bir geçiş yönündeki bu süreç, hiç bitmiyor...
Her aşama bir öncekinden daha yüksek ve düzenli bir davranışı gerektiriyor...

Yani insan düşüncesinin kendini yenilemesi söz konusu...
Yeryüzündeki en onemli savaş da bu:

Tekâmül eden, "değişen", evriliyor; "Değişmeyen" devriliyor...


İnsanın kendi sınırlarını aşması ise en büyük zafer !..

Peki "hazır" fikirlerden siyasi ve anlamlı bir toplumsal hareket stratejisi için "akıl" tedarik edenler!..
Onlar, tekâmül mü ediyor?...
Yani birileri size gelerek nasıl düşünmeniz gerektiğini gösteren örnek düşünme şablonları açarak/bırakarak gittiği zaman tekamül mü ediyorsunuz?..

Jung, Rüyaların birçok fonksiyonları olduğunu savunur.
En önemli fonksiyonu ise bilinç ve bilinçdışı arasında dengeleyici olmasıdır.

O halde,

İnsanın kendi sınırlarını aşabilmesi için, asıl rüyası onemli!..


Görüyoruz ki;

Bugün KKTC'deki tüm gerçeklik, "arzunun hayal gücü" ile doyuruluyor!


Duygular, sorunlar, beklentiler arasındaki bilinc ve bilinçdışı arasında bir denge yok!
Ortaya koydukları siyasetin ne kavramlarla ne de yaşadığımız gerçeklik ile bir payı yok!..


Düşünce, insan hayatındaki en önemli güç...
Lâkin, düşünce kuramsal bir temele dayanmalıdır...
Kısacası yeni bir sistem kurmak, bilgiyi bağlaşık bir bütünlük ve tutarlı bir gerçeklik görüşü içinde birleştirmeyi gerektirir...

Buna bağlı olarak yol haritaları çizilir...
Bu dengenin toplumsal koşulları ortaya çıkar...
Bölüşüm ilkeleri örtüştürülür...
Üretim araçlarının mülkiyetini elinde tutan ötekini sömüremez...
Bunun önüne geçilir...
Kazanımlar kişisel değil, toplumsal olur.

Yani insan temelli bir siyasette, insanlar, araçlarla amaçlar etrafında eşitlik tartışması yapar...
Ortak kaygılarda birleşir ve yüzleşir...
Yaşam standartları borçlanarak sürdürülebilir değildir...
Artık siyaset sıradan ve basit bir yandaş becayişi, yani insan kaynağındaki yer değiştirme değildir!..
İdeolojik, politik ve entelektüel bir mukavemettir...

Böyle bir yapının kurulmasını umalım da' da'sı: Kimden/kimlerden umalım?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları