Ben söyleyim kadınım sen işit gelinim !
Anayasa diye bir hukuki metin var. Bizim çok demokrat ve hukukun üstünlüğü söylemi modamıza rağmen, genlerimizde yer bulamamış bir hukuki temenni değil yani anayasa.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, özgürlükler insanoğlunun varlık ve yer edinme adına kanıyla, canıyla yüzlerce hatta binlerce yıl vermiş olduğu kıyasıya mücadele neticesinde insanlık tarihinde kavram haline gelmiş vazgeçilmez, paha biçilmez değerler. Kişisel değer yargıları değil yani. Tepeden inmekle benimsemiyor bazı halklar ya da topluluklar ya da insanlar.
Kıbrıs Türkü, çok uzun yıllar varlık ve özgürlük mücadelesi verdi. Sonunda devlet kurma mertebesine erişti. Ne var ki, sahip olduğunun kıymetini hiç anlamadı. Kan ve irinle kazandığı devleti sahiplenmek, geliştirmek, yüceltmek söylemlerin ötesine geçmedi hiç.
Hepimiz, sözüm ona demokratız, özgürlükçüyüz. Sözüm ona hepimiz hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusunda mangalda kül bırakmayız. Gel gör ki, hepsini sadece kendimiz için istiyoruz. Başkasının bunlara sahip olması yok kitabımızda...
Hayatımız, federasyon mu, iki devlet mi kısır döngüsü içinde süslü püslü lafların sarfıyla geçiyor. Zamanın heba edilmesiyle. Geleceğimizin köreltilmesiyle. Biz hala devlet olmayı öğrenemedik ki !
Devlet olmayı bilmeyen, federe olmayı öğrenemez ki ! Zaten kimse de devlet olmayı bilmeyen bir toplulukla devlet yönetme yetkisini paylaşma riskini göze almaz.
Biz kendi sığ kişisel menfaatlerimizin kavgasından başka kavga yapmayı öğrenmedikçe, buna uygun yöneticiler seçemedikçe, bindiğimiz dal kesilmesin diye sin de gulle geçsin alışkanlığımızdan vazgeçmedikçe devlet olmayı da başaramayacağız. Çünkü, derdimiz ulusal kurtuluş ve gelecek değil, kişisel kurtuluş ve gelecek. Demokrasi anlayışımız da, hukukun üstünlüğü, anayasanın üstünlüğü, yargının bağımsızlığı geleneklerimiz hep bu sığ çerçevede...
Olmaz be gardaş ! Olmaz !
***
Benim de mensubu olduğum Ulusal Birlik Partisi, olağanüstü bir kurultay yaparak Sayın Başbakan'ı Genel Başkan olarak "seçti". Bu kısım için söylenecek şeyler var mı ? Var elbet. Ama, bu konunun konuşulması, milli hedef ve beklentileri yeteri kadar gölgelediğinden konuşmaya değmez.
Bu kurultaya Sayın Cumhurbaşkanı da katıldı. Katılabilir mi ? Eğer davet aldıysa ve başka partilerden de davet aldıysa hepsine aynı muameleyi yapmak şartıyla katılabilir. Aksi halde, katılması, tarafsızlık pozisyonunu sekteye uğratır.
Sayın Cumhurbaşkanı, UBP Kurultayı'na katılmakla kalmamış adeta UBP Genel Başkanı gibi bir konuşma yapmıştır. OLMAZ ! OLAMAZ !!!
KKTC Anayasası, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Anayasa gibi partili bir cumhurbaşkanına izin ve imkan vermez. Hadi katılımı anladım. Hadi diyelim ki, sınırlı bir çerçevede konuşma yapmış olsun, onu da anlayım. Ama, bizim Cumhurbaşkanımız, adeta ülke sadece UBP'den ibaretmiş gibi bir konuşma yaptı ve bu surette anayasanın tarafsız kalmak yükümlülüğünü ihlal etti. Hem de çatır çatır.
Dost acı söyler ! Sayın Cumhurbaşkanı yanlış yaptı. Bu hatayı telafi etmesinin yolu var mı ? Zaman gösterecek. Bir tek gerçek var ! Ülkenin bu kadar sorunu varken, kim anayasayı nasıl ihlal eder tartışmasını bu halka yaptırmak günah. Zaman ve gelecek hırsızlığı...
***
Kendimize gelmek zorundayız. Bu ülkede olası bir seçimin iki tane büyük galibi olur. Biri UBP, biri de CTP. Biri gider biri gelir. Artık halkı, ülkeyi kimin yönettiği ya da yöneteceği ilgilendirmiyor. Politikacıların birbirini nasıl yediği bitirdiği de halkı ilgilendirmez.
Bu halkı işsizlik, ekonomi, parasızlık, mutfak yangını, okul paraları, market ve akaryakıt yangınları ve bunların nasıl çözüleceği ilgilendiriyor. Bu halk, devlet kapısından üç kuruşluk hizmet almak için müdür, müsteşar ya da bakan hatta cumhurbaşkanı aramak zorunda kalmadan yaşayabilmekle ilgileniyor.
Gazetelerde, ardı arkası kesilmeyen skandallar, ihale sorunları, grevler, kısır siyasi laf atışmaları yer bulmamalıdır artık. Ülkede var olan kaynakları doğru tespit ve teşhis edebilecek ve doğru yönlendirebilecek beyin fırtınalarını örgütleyip yönetecek yöneticiler lazım artık.
***
Devlet olmak, zor bir iştir. Yarınını planlama kabiliyeti olmayan, siyasi duruşlara göre hizmet kalitesi ve verimliliğinin değişmeyeceği bir yapı kuramayanlar devlet olamaz.
İşte bu nedenle, icraat hedefiyle kotuklarde yer tutan cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, bürokratlar siyasi renk ve kimliklerinden sıyrılıp hizmete odaklanmalıdır.
***
Cumhurbaşkanı, yanlış yaptı. Cumhurbaşkanı artık UBP'li değil. Öğrenmeli, kabullenmeli.
Hükümet de yanlış yaptı. Anayasa şiar edilmediği için. Anayasaya uygun icraat yapamadığı için.
Daha fazla kaybetmeden herkes bir silkinip kendine gelmelidir...
Anayasaya bağlılık olmadan, kimse hukukun üstünlüğünden, demokrasiden, yargı bağımsızlığından bahsedemez.
Anayasaya bağlılık olmadan devlete, devlete bağlılık olmadan da anayasaya bağlılık olmaz...

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.