Değişen dünya ekonomisi
İnsanoğlu, dünya üzerinde var olduğundan beri ekonomi daima hayatımızda yer almıştır. İnsanoğlunun olduğu her yerde daima tüketim vardır ve bu ekonomik aktivitelere neden olmaktadır. Asırlardır dünya tarihinde yer alan savaşların altında yatan esas sebep para ve güçtür.
İlk başlarda kendi ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yapan insanlar Neolitik Çağ’da yerleşik hayata geçmesi ile birlikte ürün üretiminde uzmanlaşıp ihtiyaçlarının üzerinde üretim gerçekleştirmeye başlamışlardır. Takas ekonomisi sonrasında paranın bulunması ile ekonomik aktiviteler hızlanmıştır.
M.S 4. ve 8. Yüzyılları arasında gerçekleşen Kavimler Göçü ve 15. Yüzyılda başlayan Sömürgecilik Dönemi dünya ekonomisinin görünümünü değiştirmiştir. Merkez Bankalarının ekonomik hayata girmesi ile para politikaları iktisat tarihinde önemli bir rol oynamasına neden olmuştur.
Sömürgecilik ve Sanayi Devrimi ile birlikte Avrupa’nın dünya ekonomisi üzerinde önemli bir ağırlığı bulunmakta idi. Merkantilist düşünce ile mevcut olan pastanın büyütülmesi yerine devletler, şirketler ve kişiler, mevcuttan daha fazla pay alma çabası içerisindeydiler bunu sonucunda bir tarafın kazancı diğer tarafın kaybı oluyordu.
20. Yüzyılın başında Rusya’da gerçekleşen 1917 Ekim Devrimi ve Birinci Dünya Savaşı dünya siyasi ve ekonomik konjektürünü tamamen değiştirdi. ABD’de 1929 yılında başlayan Büyük Buhran ve 1939’da başlayan İkinci Dünya Savaşı yakın zamanda dünya ekonomisini şekillendirmiştir.
İkinci Dünya savaşı sonrası oluşturulan Keynesçi ekonomik sistem dünyaya altın çağını yaşatırken Bretton Woods sisteminin çöküşü ve OPEC Krizi sonrasında Neoliberal politikalar dünyada etkili olmaya başlamıştır.
1980’li yılı başında Neoliberal politikalara yön veren liderler Ronald Reagan, Margaret Thatcher ve Helmut Kohl günümüzde tüketim toplumunun oluşmasına neden olmuşlardır.
1980 yılında dünyanın en önemli aktörü olan Avrupa geçen zaman diliminde göreceli olarak gücünü kaybetmiştir. Geçen 40 yıllık süreçte Asya’nın dünya ekonomisi üzerindeki etkisi artmıştır.
Aşağıdaki tabloda kıtalara göre dünya ekonomisinde aldıkları pay görülmektedir.(1980-2020)
|
1980 (%) |
2020 (%) |
Avrupa |
36.6 |
24.8 |
Kuzey Amerika |
30.9 |
28.2 |
Asya |
21.4 |
38.7 |
Güney Amerika |
5.3 |
3.4 |
Afrika |
4.1 |
2.8 |
Avusturalya |
1.7 |
2.1 |
Dünya |
100 |
100 |
Kaynak: IMF.
Milli gelir, ülkelerin ekonomik durumu hakkında bilgi veren önemli bir göstergedir fakat daha da önemli olan kişi başına düşen milli gelirdir. Kıtaların ekonomik olarak 2020 yılında aldıkları pay ve nüfus oranları aşağıdaki tabloda görülmektedir.
|
Milli Gelir 2020(%) |
Nüfus(%) |
Avrupa |
24.8 |
9.6 |
Kuzey Amerika |
28.2 |
6.4 |
Asya |
38.7 |
59.2 |
Güney Amerika |
3.4 |
6.8 |
Afrika |
2.8 |
17.4 |
Avusturalya |
2.1 |
0.6 |
Dünya |
100.0 |
100.0 |
Kaynak: IMF ve Dünya Bankası.
Tablo ayrıca dünya genelinde gelir dağılımındaki adaletsizliği de göstermektedir. Meksika gibi gelişmekte olan bir ülkenin de yer aldığı Kuzey Amerika dünya nüfusunun sadece % 6.4’nü oluştururken gelirin % 28.2’sini almaktadır. Dünyanı en kalabalık ikinci kıtası olan Afrika ise dünya gelirinin sadece % 2.8’ini almaktadır.
Başta Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya olmak üzere Asya’da bulunan ülkelerin ekonomik performansları orta vade dünya ekonomisi üzerinde yeni bir denge yaratabilir.
Siyasi konjektürden dolayı ülkemizin bu denklemde yer almasını beklemek ütopik bir düşüncedir fakat yakın ekonomik ilişkilerde bulunduğumuz ve TL kullanmamızdan dolayı Türkiye’nin bu satranç oyununda doğru hamleleri yapması bizim açımızdan da son derece önemlidir.

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.