KKTC’deki ‘su krizinin’ asıl perde arkası

Yayın Tarihi: 28/09/20 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Bilindiği gibi asrın projesinde gerçekleşen arıza nedeniyle KKTC’de susuzluk yaşanıyor.

Sanki Ekim 2015’ten önce, yani düne kadar Türkiye’den gelen su ile yaşarmışız gibi…

O denli bir felaket var ki aslında bazı yoğun nüfuslu bölgelerde, bize bu durumda su bile vermeyen Rum yönetimi ile randevulaşmaya kalkan sivil toplum örgütlerimiz bile var.

Ayın son gününe kadar resim bu denli berbat.

***

Ülkemizde çok taraflı ihmal ve suçlar kaydı olan su krizi, çoğu siyasi pek çok ibret içeriyor.

Türkiye’den gelen suyun gerek ‘gelişi’ gerekse de ‘makbul yönetilişi’ çerçevesinde ortaya çıkan dönemin çalkantılarına ilişkin pek çok ses getiren haberde bizzat imzası olan, hatta bu müktesebatın oluşumunda başı çeken biri olarak bir şeyi özellikle hatırlatmayı vazife bilirim.

KKTC’de yılların hayali, 'Narenciye diye diye' neden olduğumuz çevre felaketleri bir yana "tarım politikalarını da" dönüştürecek diye anlattığımız suyu Türkiye’den “bir protokol çerçevesinde” aldık.

Aylarca da tartıştık.

O denli ki sadece komşumuz Rumlara değil, dünyaya rezil olduk.

***

Protokolde yazan en önemli şey, ‘gelen su ile yerel su kaynaklarının birlikte, bir bütün olarak’ yönetilmesi idi.

Evet, protokolü aylarca tartıştık ama okumadık.

Her anlaşmada olduğu gibi de yine ‘imzamıza’ yan çizdik.

Ama ‘fasulyeler pişmemeye’ başlayınca şimdi en üst düzey isimler “yerel su kaynaklarının önemine” dikkat çeken ‘aymaz’ açıklamalar döşüyor.

***

Ama öyle konuşmuyorduk zamanında değil mi!

Ne diyorduk ya?

Türkiye, diyorduk köylerdeki, beldelerdeki su kuyularına ne karışır ki! Kuyular KKTC toprağıdır!

Sanki petrol varmış gibi yerel su kaynakları ile bütünlüklü yönetim kapsamında konuşulan kuyulara sahip çıkan biz değil miydik?

***

Bu su hikâyesi, ülkemizde üç Başbakan, dört ilgili Bakan tüketti.

Başbakanlar sırası ile;

Protokolü imzalayan Ömer Kalyoncu.

Hüseyin Özgürgün.

Tufan Erhürman.

Ersin Tatar

***

İlgili Tarım Bakanları sırası ile;

Erkut Şahali.

Nazım Çavuşoğlu.

(sonra yine) Şahali.

Dursun Oğuz.

Su gelir gelmez bir yıl içinde yatırım yapacaktık yerel kaynaklara…

Öyle dediniz hepiniz.

Ne oldu o işler beyler!  

***

Su hikâyesi literatürüne, geçmişte yoğun menfi katkılar yapmış ‘büyük’ belediye başkanlarına gelelim.

Şimdi Türkiye’den gelen su hattında çıkan arıza nedeniyle en esaslı su krizini bölgesinde yaşayan Gönyeli Belediyesi Başkanı Ahmet Benli mesela…

Ne diyordu partisi CTP ile suyun yönetimi nedeniyle girdiği tokuşma sonrası?

Benim yerel su kaynaklarım yeterli, diyordu Benli. Şirket kurup yatırım falan yapacaktı.

Ne oldu o iş?

Türkiye’den gelen suyu aldığı fiyatın 2-3 katına satan Benli’ye soran var mı, bahsettiği yatırım nerededir ya da ne işe yaramaktadır?

***

Suyun başkent Lefkoşa’nın bazı bölgelerinde yüzde 75’ini sokağa ‘kaçaklar’ nedeniyle saçan Mehmet Harmancı’ya ne demeli?

Su yönetimi için vakti zamanında referandum önerdiğini unuttuk mu?

Yerel Yönetimler için Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletlerden proje imzaları arayan Harmancı da Türkiye’den gelen suyu aldığı 2,30 fiyatın 2-3 katına, 7 liraya satarak yeniden seçilmeyi başardı.

Onunda derdi tıpkı ‘ustası’ Mustafa Akıncı gibi vana!

Ekim 2015’ten beri değişen bir şey yok. Taş üstüne taş konmuş değil.

Değişen tek şey fiyat ve vana!

Ahvalimiz ortada: Kanalizasyon durumumuz Afrika ülkeleri kalitesi seviyesinde.

***

Türkiye’ye gelince…  

Dokuz aydır boruyu tamir edemeyip, bir de ‘Görevimiz Tehlike’ efektleriyle gemiye çıkarma yapıp, 25 Eylül tarihini müjdeledikten sonra suyun hala gelememesi, Fuat Oktay imzalı Türkiye-KKTC ilişkilerindeki acemiliklere bir örnek daha…

Bari su gibi teknik bir konuda bu acemilikleri yapmasanız olmaz mı?

***

Suya ‘su katan’ belediyelerin -bu kafayla- bir daha arıza çıkana kadar bir şey yapmayacağı ortada…

Bende aynı yazıyı aynı şekilde tekrar tedavüle sokarım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.