Yazılı haberin gücü…

Yayın Tarihi: 16/03/21 10:00
okuma süresi: 5 dak.

Yeni medya “görsel geçinse” de ne faide…

Haber “yazılmadığı” sürece, “mütevatirin” yani kitlelerden kitlelere sözel naklinin kaynağı olmadığı müddetçe ses getirmiyor.

Yazılı olan “haber” tedavüle giriyor çünkü...

Sonra tevatürleşiyor…

İlla onu yazmak, hatta -yeni matbu dijital dönemde- daha da çok “yorumlamak” gerekiyor.

İster kil tabletinde yazsın, diler teksir kağıdı ile matbu olsun dilerse de bir internet sitesinde sosyal medya yoluyla yayılsın, velev ki bir akıllı robot size okusun. 

Farketmez: "Yazılmış" olacak. 

Tepkiyi de etkiyi de oradan alıyor.

Hem başlıkta, hem içerikte…

Tüm dünyada böyle;

Televizyon programları ya da pandemi döneminin “kalıcı” olacak modası olarak türlü türlü canlı yayınların gücü, onu o sırada ya da daha sonra yeniden paylaşıldıkça üşenmeden “oturup” izleyenlerin sayısı kadar…

Bunun “etki katsayısı” da o kadar.

Önemli kısımları kesilse de esasen çok değişmiyor.

Zaten yarım saat konuşan biri aslında 300 kelimelik önemli laf etmiş bile olmuyor

Gerçek hayatta da böyledir.

45 dakikalık lafazanlıktan kalan 3 dakikadır…

Ayrıca yazılmayan bir şey “arama, tarama”, “otomatik kayda girme” ya da “alarm verme”, “bilgilendirme-raporlama” gibi konuyu asıl yayan kritik virajlarda da var olan bir şey değil…

Bir meselenin, mesela ekonomik protokollere ilişkin haberleri, yorumları bunun “taramasını” bu konuda konuşanların videoları üzerinden yapamayacağınız gibi bu bilgiye erişemezsiniz de…

Yani dijital medyanın merkezinde yer alan videoculuk, “tik tok’tan” farksız!

Büyük bir çıkmaz bu şimdilik.

Özel bir ajans tutmanız lazım: Ajans Press gibi…

Konuştuklarınız eğer “yazılırsa” işin resmi değişir ama…

En alttan en üste çıkıverirsiniz.

Canlı ya da interaktif yayınlar, yazılı olarak çözüldüğünde ancak girdiği tedavülde etki bırakıyor.

Şimdilik kimse fark etmiyor ama yeni medya döneminde yorumsuz her haber de “artık daha da hızlı” çöp olacak.

Üstelik yeni medya demek zaten “haber yapmak” değil maalesef ‘oluğa malzeme uzatıvermek’ demek

Artık herkes her şeyi çok farklı mecralar üzerinden zaten biliyor.

“Bilmekten” başka bir şey “bilmeyen” ahmaklarla dolu her yer…

Ama “bilgi yorumlanmadıkça”, bir perspektif katılmadıkça artık hiç ilgi çekmeyecek bir noktaya gelecek…

Tabiatı gereği “yazılı” olan her şey, bir pencereden baktığı için ontolojik olarak “yorumlu” olsa da piyasada haber çok, ama yorum yok…

En çok okunmuş haberlerin çoğu kez “yorumlanmış metinler” olduğu ortada…

Haberde de “yorum”, habersiz de “yorum” her şeyin ve hepsinin üstündedir.  

**

Son dönemden örnek çok.

Kim takar mesela Nur Nadir’in instagram paylaşımını

Kim görür, kim kızardı oturup bunu biri haberleştirip yazılı olarak tedavüle sokmadıkça

Hele de yorumlamadıkça…

Görüntü kurtarır ve insanları yönlendirir miydi yorumsuz?

Üstelik insanlar “yorumlanmasa” Nur Nadir’in şaka yaptığını bile sanabilirdi…

Ya Kıbrıs Genç TV’ye Başbakan Yardımcısı Erhan Arıklı, işi gücü bırakıp nereden bağlanacaktı Kıbrıs Postası’ndan okumasaydı…

Gündüz vakti televizyon mu izleyecekti, bakan acaba hakkında Kubilay Özkıraç ne diyecek diye?

Ya Muazzez Gazihan’ın zaten yayında birkaç kez dile getirdiği üzüntüsünü, sitemini kim takacaktı oturup anında yazmasaydık?

Kaç kişi izliyor yayınlarınızı?

Meclis kürsüsünde yapılan tüm konuşmalar, birinin oturup “özünü” yazması için…

Yeni medya “görsel geçinse” de ne faide…

Haber yazılmadığı sürece ses getirmiyor.

Mütevatir olmuyor.

Hiçbir haber videosu, o sırada “kusan” ya da “yumruk” atan biri yoksa viral olmamıştır.  

Yorumlanmadığı sürece de ne “kişilikli” ne de “kaliteli” görülmeyecek artık…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.