Yeni milletvekili adaylarına acil tavsiye

Yayın Tarihi: 10/01/22 09:30
okuma süresi: 9 dak.

Öyle görünse de umursamam gerçi ama malumat-furuşluk taslamak niyetinde değilim…

Ne var ki acizane istifade etmenizi dilerim.

23 Ocak seçimlerinde KKTC’de siyasal partilerin “yeni” adayları, ilk kez meclise girecekler parlementoyu öyle böyle yarı yarıya yenileme şansına sahip görünüyorlar.

Çok yeni aday var.

Çoğunluğu yeni gibi….

Çok ilginç bir seçim süreci yaşanıyor bu anlamda…

**

Güzel, iyi ama;

Kötü niyetli bir gazeteci olsak, ya da buna imkan yaratacak manevralar yapsak çok iddialı bir şekilde ifade etmeliyim ki bu televizyon programlarına -bilhassa son iki haftadır- katılan, web tv’lerde görünen milletvekili adaylarının dörte üçünü tek başıma değil unutulmaya mahkum rezil etmek, inanın tek başıma yok ederim…

Yok ben övünmüyorum şu an…

Sebebi basit….

Takip edenlerin bileceği üzere bir çoğu saçmalıyorlar zaten…

Her partide varlar…

**

Eyvallah adaysınız da; gerçekten ipini koparanın at koşturduğu bir meydana düştük bu kez…

Bomboş lafların uçuştuğu bir dönemde medya mensupları olarak oldukça yoğun günler geçiriyoruz.

Seçimden sonra daha rahat anlatırız; Siyasete olan güvensizlik atmosferinde partilerde “bir yokluk yaşanmış anlaşılan” ama tevbe estagfirullah nelere ama nelere mâl olmuş!

Bu arkadaşlar ekranlarda, gazetecilerin not almaya çalıştığı sırada; kendimi mi anlatayım, partimi mi öveyim, manifestodan alıntılar mı yapayım, kim ve neci olduğumu diğer bölgelere mi duyurayım, karmacılara özel göz mü kırpayım falan derken -bir de sıkıntılı soru gelmezse eğer- her türlü saçmalamaya ilk 15 dakikadan sonra başlıyorlar

Çünkü “amatörler” için kural bu

Temel tespitim bu olsun.

Nasıl ki dikkati derslikte yarım saatten fazla verebilmek pedegoji kurallarına aykırı ise “konuşma becerilerinde” de tecrübesizler için bir limit var.

Bunun da sebebi var.

Bu işte profesyonel olmayan ya da gerçekten doğuştan böylesine manasız bir kabiliyetle gelmeyen ya da zaman içinde tecrübe ile ünlü “bir işte 10 bin saat kuralından” geçmedi iseniz belli bir alanda, sınırda kalmalısınız.

Taşmaya kalkmamalısınız!

**

Bir şeyi çok iyi bilen, bildiğini sanan; ya da bilmeyen, yahut bilmediğini de bilmeyen…

Bu dört  kategoriden herhangi biri fark etmez eğer “işin şerbetlisi” değilseniz 15 dakikadan sonra muhakkak falso verirsiniz konuşurken…

Konu farketmez dilerseniz dün gece yemekte ne yediğinizi anlatın.

Bu kesin bir bilgidir.

Muhakkak saçma bir şey söylersiniz 15 dakikadan sonra…

Ya da istisnası yok, “bir çelişkiye” düşersiniz.

Dikkatli gözler ve kulaklar bakımından bugün değilse yarın her türlü sıkıntı çıkar.

Adaylardan tüccarı, avukatım diyeni

Neler neler…

Pratik ve tecrübe kesinlikle önemli demek istiyorum ama üzülmeyin yine de abartıldığı kadar değil!

**

İşte diyorum ya kötü niyetli olsak…

Değiliz.

Çünkü bu adayların, özellikle yeni milletvekili adayı olanların çoğunlukla iyi niyetli olduklarını, heyecanlı olduklarını, tecrübesiz olduklarını, kendilerini anlatmak istediklerini, daha da önemlisi buna hakları olduğunu biliyoruz…

Bu nedenle de hem sabırlıyız dinlerken ve konuştuklarını yazarken; hem de neticede bir seçim atmosferidir kimseyi özel olarak destekler ya da doğrudan eleştirir görünerek “demokrat kişiliğimizi” seçime kurban etmemeye çalışıyoruz.

Meclis olsa affetmeyiz.

Vekil olduğunuz an bu filtrelerin hepsi kalkar.

Temel gazetecilik prensiplerini ihlal etmeyecek “uslupta karakterimiz” katı bir şekilde devreye Şubat ayı itibari ile girecek…

Ama doğrusu ben çok sıkıldım, adayların çoğundan…

Bu ayın 23’ü gelmeyecek gibi!

Bu denli çok yeni adayı, bunca “üfürmeyi” sanırım kaldıramadım.

**

Sizi de bizi de kurtaracak;

Sizler sağ biz selamet 23 Ocak’a kavuşturacak tavsiyem şu;

İyi konuşma, olabildiği kadar etkili, mümkün olduğu kadar kısa olandır…

Yani siz, meraklısına yazan ya da konuşan biri değilsiniz.

Bunu unutmamalı önce…

Bazı tavsiyelerde bulunacağım.

Gülümseyin az lütfen bir.

Hem “yeni” hem de “asık suratlı” olmanın kimseye faydası olmaz.

“Aman eksik kalmasın, onu da söyleyeyim rezil olurum” kaygısını unutun.

Çarpıcı bir şey söylemek adına “Eflatun ve Sokrates’in ideal devletini oluşturmak istiyorum” gibi kafa yapıcı vaadlerden uzak durun, iki.

İyi düşünülmüş bir başlangıç yapmak, ciddi bir çerçeve çizerek başlamak, bunu en başta hissettirmek önemlidir.

**

Temel bir şey daha: Şu Kıbrıs meselesine girmeyin.

O işi “abi” ve “ablalarınıza”, ya da “tecrübeli yeniden adaylara” bırakın.

Onlar her türlü gerek “federal” cephede gerekse de “iki devlet” yolunda ya da ne bileyim “bunun bir arası” varsa onlar muhakak gerektiği kadar atıp tutacaklardır.

Partilerinizin dış politikada ana duruşuna açıklık getirmek size düşmez.

Bu konuda soru kabul etmeyeceğinizi de bence önceden bildirin.

Çok az kişi, bu sınırlı vakitte sizi bu konudaki görüşleriniz nedeniyle önemser

Buna ek olarak;

Pandemi sürecinin kötü yönetildiğine ilişkin de gereksiz çıkışlar yapmayın eğer 50 Bin kilometrekare çevremizde “iyi yöneten” bir ülkeden bahsedemeyecekseniz!

O işi genel olarak kıdemli vekillere, mesela CTP’den Sıla Usar İncirli ile HP’den Jale Hanım’a bırakın…

“Bir biz böyleyiz, gerçekten…” diyerek bir dinleyenleri illa ki bulunur!

**

Medyada kısıtlı vaktiniz varken Genel başkanınıza teşekkür, övgü, luzumsuz göndermeler yapmayın.

Çeşit türlü dalkavukluk lafı edeyim diye kendinizi kasmayın.

O iş bitti.

Genel Başkan sizi dinliyor ya da dinleyecek değil…

**

15 dakika dedik, bu süreden fazla konuşulduğunda işler bozuluyor, dedik.

Sıkıntı şu tabi;

15 dakika kadar kısa herhangi bir görsel program da malesef piyasamızda bulunur bir şey değil; o da malum ama şunu yapın değerli yeni vekil adayları;

3 konu başlığı seçin kendinize…

4 yok.

Her konu hakkında sizi bölen olmasa kendi ritminizde kesintisiz 3 dakika konuşabilir misiniz tekrara düşmeden?

3 dakika çok ciddi bir süre…

Devamı var;

Bu 3 konudan ikisine “gençlik” ya da “çocukluk”, tamamen şahsi bir hatıra katabilir misiniz?

Yani duygu yerleştirebilir misiniz?

Bunu düşünün…

Duygu kattığınız şeyler hatırlanacaktır.

Bu 3 konudan biri muhakkak doğrudan sizin “yeni aday olarak” ilgilendiğiniz bir gayeyi temsil etsin…

Genel geçer tespitler yapmayın buna ek olarak…

Mesela TL’nin değeri düştü, herşey dolarla gibi…

Ya da ne bileyim “bu ülkenin ahlaka, vicdana” falan filan…

Böyle şeyler söylemeyin.

Bir fikriniz varsa ya da partinizin varsa aday olarak ona duygu katmak zorundasınız.

Mesela, “sandıkta boykot, sorunlara çare üretecek bir tercih değildir, bence yanlıştır. Herkes sandığa gitmeli” cümlesi duygusuzdur ve işe yaramaz.

Tavsiyem bu konuda şu olabilir: “Boykotçuların hükümetten şikayetlerini, günün sonunda yine sadece boykotçular dinleyecek. Bizler birbirini ağırlayan sağırlar olmak istemiyoruz”.

İkisi de doğru değil de, hangisi iyi?

İçinde 3 açık 2 gizli duygu olan ikincisi tabi ki…

Duygu katılmamış hiçbir şey yer etmez: Bu nedenle çocuklara masal okunur.

Bu nedenle içinde duygu olmayan hiçbir şey maziye ilişkin hatırlanmaz bile...

Bu nedenle eğlenirken öğrenilir ve sair biliyorsunuz bunları…

Bunu yapmaya çalışın.

Yine bir örnek;

Soru geliyor; “Neden meclise girmek istiyorsunuz? Ne fark yaratacaksınız?”

“Tecrübe ve birikimlerimi ülkem için değerlendirmek istiyorum.”

Yanlış.

Yaratacağınız farka ne oldu?

O soru hep cevapsız kalıyor…

Hep.

Şöyle söylenebilir ama: “Ben çocuklarıma sevdalıyım. Hepiniz gibi çocuklarımıza. Her şey onlar için…”

Bu, lafını ettiğiniz “birikimlerinizden” daha cazip değil mi?

**

Siyaset yolunda “milletvekili olabilmek hevesi ile” son birkaç yıldır sahada çalışmanız yoksa son 60 günde girdiğiniz bu macerada “yeni” olarak duyguyu basmaktan başka çareniz yok.

Buna odaklanın.

**

Özetle;

Yeni adaylar 15 dakikadan fazla konuşmasın!

Eskiler…

Efendime söyleyeyim onlar zaten konuşmasın…!

Ve bundan sonraki seçimde partiler, bu "aday adaylığı" meselesine de ciddi bir kriter koysun. 

Seviyede ciddi sıkıntılar var. 

 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.