Faaliyetli vatandaşlık

Yayın Tarihi: 16/02/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Dr. Edward Shapiro “Duracak Bir Yer Bulmak: Kendini Düşünen Kurumları, Liderleri ve Vatandaşları Geliştirmek” kitabında, “bireyin grubu, grubun da bireyi etkilediğini” büyük harflerle yazar.

Bu ifade aslında toplumsal ölçeklidir. Günümüzde "iyi vatandaşlık” tabiri yerine “faaliyetli vatandaşlık” tabirinin daha doğru olduğunu düşünebiliriz. Bir vatandaş olarak, daha aktif olma kararı, herkesin kendi ülkesinde olup bitenleri gördüğünde verdiği tepkileri ile ölçülen bir kavram. Örneğin, ülkemizde bizi harekete geçmeye zorlayan bir olay gördüğümüzde çoğumuz kendimize “Bu tepkiyi neden vermek zorundayım?" Sorusu geçebilir. Bunu bağlantısız yanıtı ise "Yapmıyorum; başkası nasıl olsa yapacak” şeklinde olabiliyor. Ancak bu soruyu sormak bile bir şeyin bizi bir topluluğun üyeleri olarak rollerimize çeker. Ailelerimizden, kuruluşlarımızdan ve vatandaş olarak rollerimizden gelen, ortak değerlerden faydalandığımız anlamına geliyor. 

Gruplar ve sosyal sistemler hakkında yazan Dr. Shapiro, “Grup İlişkileri Teorisi”ni, “bireyin grubu, grubun da bireyi etkilediği” cümlesi ile aslında politik olana da gönderme yapar. Bu çift yönlülüğü politik psikolojinin dehası olarak bildiğimiz kıymetli hocam Prof. Dr. Vamık Volkan’ın “Büyük Grup Psikolojisi”ne verdiği önemden de anlarız. Topluluklar her zaman insani bağlamlara bağlıdır. 

Bu anlamda şunu düşünmeliyiz: Anne-bebek ikilisi hepimiz için varoluşsal bir birimdir. Çoğu durumda bu ikili üçüncü bir kişi tarafından tutulur. Bu üçlü artı ek çocuklar ilk kurumumuz olan aile oluşur. Tüm kurumlar gibi elbette ailenin de bir misyonu vardır. O da; olgun yetişkinler yetiştirmektir.

Bir ailede büyüdüğümüzde kurumlar hakkında çok şey öğreniriz. Mesela, üye olmanın ne demek olduğunu öğreniyoruz. Her rolün nasıl farklı bir görev işlevi yerine getirdiğini anlamaya başlarız. Baba rolü anne rolünden farklıdır, ilk çocuğun rolü en küçüğünkinden farklıdır. Mesela okullar, komşular, arkadaşlar gibi dış dünya müdahale ettiğinde ise, ailenin başına gelenleri yaşıyoruz. Ayrıca grubun mantık dışılığını ve mantıksız rollerini öğreniriz. Mesela biri çılgın olandır, diğeri yıldız bir öbürü yüz karası olan. Ve bir grup asıl görevine olan odağını kaybettiğinde ne olacağını deneyimleyebiliriz.

Biz o aile grubundan çıkıyoruz ve başka gruplara giriyoruz. Rasyonel ilerlersek “herkes gibi” olma ihtimalimiz vardır ve bu iyi olandır. İrrasyonel ilerleyen kişiler ise, iç ve dış etkilerle toplumdan uzağa gider. Bu uzaklaşma, bir aidiyet reddi ve “mağdurluk psikolojisi”dir. İkisi bir araya geldiğinde, bilinçsiz isyankarlık doğar. 

*

Hayatımızda ve zihnimizde her zaman gruplar halindeyiz. Aslında yalnızlık hakkında düşünmenin bir yolu, bunun, içinde bulunduğumuz çeşitli grupları tanımamızı görmezden gelme veya engelleme yollarımızın bir belirtisi olduğudur. Grup ilişkileri teorisi, grupların bireyin ötesinde kendilerine ait bir dinamiğe sahip olma yollarına odaklanır. Gruplarda ve organizasyonlarda hakim olabilecek mantıksızlık hakkında düşünmenin bir yolunu sağlar. Tüm gruplar hem rasyonel hem de irrasyonel olarak çalışır. Rasyonel grup işleyişi, grubun gerçekleştirmek için bir araya geldiği göreve odaklanır. Bu görevi gözden kaçırmak, irrasyonel grup davranışıyla işaretlenir. 

Grup irrasyonelliğinin en tanıdık örneği ailededir. Bağımlılık, ailenin gelişimsel misyonunun rasyonel bir yönü olmasına rağmen, bağımlılık yaygınlaştığında, aileler olgunluğa doğru gelişim aşamalarında ustalaşmayı kolaylaştırmaya yönelik işbirlikçi çabalarını gözden kaçırabilirler.

Bu irrasyonel grup dinamikleri işe müdahale edebilse de, bazı kurumlar bunları görevin yönleri olarak da kullanabilir. Bu süreçlerin liderlerce yönetilmesi önemlidir. Çünkü, hemen her ülkede bu tür bireylerden meydana gelen kitleler artmaktadır. 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları