"Biraz abim, biraz babam ama daha çok ben"
Kendisiyle son yılların en keyifli yayınlarından birisini gerçekleştirdim...
Başkana yıllardır yöneltmek istediğim aklıma takılı soruların bir kaçını paylaştım...
Serdar Denktaş ile sosyal içerikli bir haber programdan çok öte, belgesel tadında 1 saati geride bıraktığımızı izninizle belirtmek isterim..
Nezire Gürkan yıllar önce Serdar Denktaş’ın siyasetle ilişkisini “Sistem O’nu, O Sistemi Sevmedi!“ kitabıyla tasvir etmişti.
Rauf Denktaş gibi bir profilin oğlu olmanın yarattığı onlarca pozitif unsur kadar, negatiflik de üzerine giyili gömlek gibi durdu...
Serdar Denktaş, sözünü esirgemeyen, sosyal ortamlardan eksik olmayan, kültürü, şarkısı, motosikleti, babalığı, dedeliği hiç eksik etmeyen kimliği ile hep siyasette farklı olmayı bildi.
Kendisine biçilen değer yargılarına fazla aldırış etmedi...
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın uğruna ölmeye hazır isimlerle, yıldızı pek barışmadı...
Türk Milliyetciliği’den daha çok Kıbrıs Türk Milliyetçiliği’ni benimsediği için olsa gerek...
Serdar Denktaş, kendisini yeterince tanımayanların yakıştırmalarına maruz kaldığı için azıcık üzgün...
Ama...
Konuya başka bir derinlik daha katıyor ve bakın kendisini nasıl anlatıyor?
Bu yıllardır benim için çok önemli ve ciddi bir konudur. Bana organik evlat diyenler bile oldu. Raif’i kaybettik. Raif'in arkadaşları ile yanaşamadık. Çoğu benden Raif gibi davranmamı istedi. Olamazdı. Yaş farkı vardı. Ayrıca ben Serdar’ım... Mücadele arkadaşlarına saygı duyarım ama onun gibi olamam. Babam Denktaş... onun gibi mücadele edeceğim bir dönem yok. Onlar geçmişte mücadele verdiler ki biz bugün rahat yaşayabilelim. Ben ne Raif’im ne de Babamın yolundan çıkmadım. Ama ben Serdarım. Raif’in ya da babamın yolundan çıkmadım ama ben Serdar Denktaş’ım... Kendi çağıma uygun yeni düşüncelerin peşinden koşuyorum. Tıpkı geçmişte kendi dönemindeki Raif gibi... Tıpkı, kendi dönemindeki Babam gibi... Babam da düşünceleri yüzünden bir dönem Türkiye Camiasında istenmedi sonunda haklı çıktı. Evet organik oğluyum. Genlerden bir şeyler geçiyor. Çoğu karşı çıksa da bir şeyin doğru olduğuna inanıyorsam, ısrar ederim, söylemekten çekinmem, dik durmaya çalışırım. Çünkü bilirim zaman beni haklı çıkaracak. Aslında tam da Babamın oğluyum... Baf inadı benzeri inat bende de var. Bu inat bizi KKTC kurma noktasına getirdi. İnandığım bir şeye sarılırım... Saldırı olursa da bazen sessiz bazen de karşı eylemle karşılarım. Suçlamaları yapanlar beni çok tanımıyor, babamı, Raif’i de çok bilmiyor. Sosyal devlet anlayışı, Raif idealizmi var bende. Raif sabırsızdı. Benim sabır tarafım babamdan gelmedir. İdealizm Raif’ten sabır babamdan geçme genetiktir bende...
Belgesel tadında kendisini betimleyen Denktaş’ın sözlerini, yazımın içerisine yerleştirmek ihtiyacı hissettim...
Yayının büyük bölümünde, Serdar Denktaş’ın halk içinde kamplaşma endişesini, sevgisizlik sitemini, ve farklı görüşlere rağmen birarada olabilme kültürünün azalması ile ilgili endişesini dinledim...
Babasının arkasına sığınma kolaycılığı, hamaset, salt vatan millet edebiyatı yerine, kendi değer yargılarıyla 32 yılını siyasete harcamış Serdar Denktaş’tan öğreneceklerimiz bu yayınla sınırlı kalmayacak gibi görünüyor...

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.