Allah yardımcımız olsun

Yayın Tarihi: 17/07/22 13:00
okuma süresi: 5 dak.

Bir hayli anlamsız işle uğraşıyoruz… Geçtiğimiz hafta üç tane anlamsız ölüm, dünya, Türkiye ve KKTC kamuoyunu meşgul etti…

Dünyayı meşgul edeni, Japonya’da eski başbakanın, sokaktaki bir konuşmada, evde imal edilmiş bir silahla öldürülmesi. Neymiş? Katilin annesi bir tarikate katılıp, bütün parasını batırmış. Başbakanın ilgisi ne? Efendim muhterem katil kardeşimiz, o tarikatin ülkeye yerleşmesinde, bu başbakanın kendisi de başbakan olan dedesinin, büyük desteği olduğuna “inanıyormuş”! Kanıt var mı? Hayır… Hazret “inanıyor”… Daha ne? Anası parayı batırıyor, bu da suçlu olduğuna inandığı adamın torununu vurarak, intikam alıyor…!

Kel alaka ama adam gitti… Deliye ne ceza vereceksiniz de ıslah olacak?

İkincisi Türkiye’den…

Bir hastanenin güvenlik görevlisi, kalp krizi geçirip de ölen annesini “kurtaramayan” doktoru, gidip poliklinik odasında vurup öldürüyor… Öyle ya? O da mesleğini başarı ile yapsaydı… Kalp krizinden adam mı ölür?! Nerde görülmüş kalp krizi geçirip de ölen?! Bu kendi kafasına da sıktığı için, ceza falan da almayacak… Hayıf yirmi sene okuyup da kardiolog olan hekime… Delinin biri anasını kaybetmenin acısını birilerini suçlayarak baş etme hastalığı var diye, yirmi senede yetişen adamı vurdu, geçti gitti…

Üçüncüsü, gene Türkiye’den… Üç sene orada oturduğum için çok iyi bildiğim Şişli Halaskârgazi Caddesinde, gecenin saat yarımında, scootır’ı ile gezen, “dansçı” bir “genç kadın”a (bu da ne anlatmak için böyle yazılıyor, anlamanız lâzım) magandanın biri vurduğu gibi canını almış!

Bu başka bir hastalıktır… Japonlar 19'uncu yüzyılda zeki çocuklarını batı ülkelerinde okutarak yetiştirmişler, onlar da ülkelerini bu günkü haline getirmişlerdir. Tanzimat’tan beri bizde de bu örnek gösterilir… Ama her ne hal ve hikmetse Japon örneğine hiç benzemez bir biçimde, bizimkiler bitirip geri dönünce, ölene kadar o okudukları memleketin, bizdeki temsilcisi rolünü oynar. Kendi kültürüne tepeden bakar… O kültür dolayısıyla eğitimle hayranı edildiği o ülkede kendisinin de aşağılandığını düşünerek, kendi kültürüne düşman olur… Kalabilen kalıyor orada ama kalamayanlar, gelip burada, oradaymış gibi yaşamayı bir de üstünden modernizm sanarak, hem oraya hem buraya yabancı oluverirler. Orada ırk ayırımcılığı var diye, tarihi boyunca hiç böyle bir derdi olmamış bir toplumda, “Afrikalı sever” peygamber kesilirler örneğin… Kadının üstünde ırzına geçerken suçüstü yakalanan Afrikalı ile ilgili bir satır yazsan, sana “Irkçılık etme” deyiverir… Batılıların, ataları Afrika’da, Hindistan’da vahşi hayvan bırakmadılar şimdi günah çıkarıyorlar diye bunlar da burada sokaklarında köpeklerin çocuk yediği şehirlerde hayvan sever kesilirler… Engizisyonun ateşte yakarak öldürdüğü eşcinsellerden şimdi özür dilemeye kalkan o kültüre yamalanıp, en ünlü sadrazamlarından birinin eşcinsel olduğu bu bizim kültürde “Onlar da insan” yaveleri okumaya girişir. Üç gün önceki Kandil’e eser yağar da iki gün sonraki Noel’i kutlar, meselâ…

ABD’de kalamamıştır ama burada ABD’de imiş gibi yaşayarak, modern, çağdaş, şu bu olacağını sanır ve işin gülünç tarafı, kendine bir de kitle oluşturur: Burayı ABD yapamadık ama biz ABD’yiz… Amerikan gibi yaşayacağız…

“Skuutır” da işte böyle bir şeydir ve sen istediğin kadar Amerikan ol, İstanbul sokakları, İstanbul sokaklarıdır… Gecenin bir saatinde “Amerikalı bir genç kadın” olaraktan kendini caddenin ortasına salarsan, Amerika’dan mamerikadan haberi olmayan bir maganda da sana vurduğu gibi canını alır…

Yahu ilginçtir… Geçtiğimiz hafta bir Amerikalı arkadaş edindim… Chcago’lu ve bir de üstünden Afrikan… Çukulata renkli… İngilizce’yi bizim Türkiye’deki Amerikalılar gibi değil, benim gibi konuşuyor! Hayretle sordum bu “eksınt” işini… Çok ilgimi çeken şeyler anlattı… Bir gün onları da paylaşırım.

Allah ölenlere rahmet, kalanlara akıl fikir bahşetsin…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Doç. Dr. N. BERATLI yazıları