Lazım...

Yayın Tarihi: 20/08/15 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

İstanbul – Birkaç yapılması gereken iş, katılmak zorunda olduğum bir iki toplantı, görüşmek icap eden bir kaç kişi, alınması gereken birkaç parça bir şey ve ziyaret edilmesi elzem bir kurumun varlığı nedeniyle bir kaç gün İstanbul'dayım.

Tabi trafiğin yoğunluğundan ve gidilmesi gereken yerler arasındaki mesafelerin büyüklüğü nedeniyle harcanacak önemli miktarda zamandan arta kalan vakit olursa da görülmesi gereken eski dostlar, içilmesi gereken bir miktar rakı ve tadılması gereken mevsim balıkları var elbet.

Tabi ki boş boş dolaşılması gereken önemli caddeler ve içinde bol bol zaman geçirilip, raflarının alt üst edilmesi gereken kitapçılar da var mutlaka.

Vapurda karşıdan karşıya geçerken, simitin paylaşılması gereken martıları da unutmamak lazım.

Boyatılması gereken ve bunu yaparken de memleket meselelerinin tartışılacağı ayakkabılar var.

Normalde oturamayacağım kadar küçük taburelerde oturup içilmesi gereken çay da var.

Zamanında şairlerin nasıl ilham aldığının kavranmaya çalışılmak için uzun uzun seyredilmesi gereken İstanbul Boğazı'nı da unutmamak lazım.

Tadılması elzem olan İstanbul'un arka sokak lezzetlerinden nohutlu pilav, kokoreç de var bu arada.

Mısırcılar Çarşısı'nda bir şeye ihtiyaç olmadığı halde, bir şey alırken esnafla yapılması gereken kıran kırana pazarlığı da unutmamak lazım.

Fransız Sokağı'nda oturup günlük gazeteleri okumak da lazım elbet.

Ve tabi ki eşim ve çocuklarıma, birkaç günlük yokluğumun tazminatı olarak ufak tefek hediye almak için bir AVM'ye uğramak lazım.

Gelmişken bunları hepsini yapmak lazım...

Ama ne gezer.

Rotarlı kalkan ve ne hikmetse gereğinden fazla uzun süren bir uçak yolculuğu sonrasında, taksi şoförünün hayranlık uyandıran sabrının sınandığı çıldırtan trafikte Taksim'deki otelime ancak öğle saatlerinde varabildim. Otele yerleşme ve bu yazıyı akşam toplantılarında yazamam endişesi ile kaleme alma işi de bittikten sonra zaten ilk randevu saatim gelmiş oldu.

Şimdi başlayacak koşturmaca ve Cuma akşamı dönüş uçak saatine kadar da devam edecek.

Hep olumsuz değil tabi.

Kıbrıs sorunundan uzak, sürekli cepteki parayı hayali olarak sterline çevirip ne kadar kayıpta olduğumuzu hesaplamak derdinden uzak, hükümet ile muhalefetin verimsiz açıklamalarından uzak, bazı sendikaların kısır tartışmalarında uzak, kurultaylardan uzak, Rum basınının manipülasyonlarından uzak bir kaç gün geçiriyorum fena mı?

Yukarıda saydıklarımı yapmak lazım tabi ki ancak yapacak vakit yoksa bile, her halükarda birkaç gün uzaklaşmak lazım...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları