Kıbrıs Postası mı propaganda yapıyor yoksa Afrika mı?

Meslek büyüğümüz Şener Levent’e kişisel sevgim baki kalmak kaydıyla dünkü yazısıyla ilgili birkaç şey karalamak zaruri oldu sanırım.

Şener Levent’in, Mustafa Akıncı’yı, Recep Tayyip Erdoğan ile denk hale getirip onu aynı ringde dövüşen bir boksör statüsüne getirmek konusundaki çabasını ve algı yönetimini fark edemeyecek kadar toy bir gazeteci olmadığımı kendisi de takdir eder sanırım.

Üstüne üstlük Tufan Erhürman’ı Türkiye’nin adamı yaftası ile tanımlama çabasını da empati yapmaya çalışırsam anlarım.

Maksat deniz ötesi bir kutup siyaseti yaratmak ve onun üzerinden Mustafa Akıncı’ya oy devşirmek. Eskiden sağ partiler Rum liderler üzerinden bu oyunu oynarlarken, Şener abim şimdi Akıncı ile birlikte Türkiye lideri üzerinden bunu oynuyor.

Bunda anlamayacak bir şey yok.

Şener Levent ve gazetesi Afrika, tavrını belirlemiş ve Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması için elinden geleni yapmak konusunda karar vermiş bulunuyor.

Land Rover’in yerini 5 yılın sonunda Caddilac aldıktan ve Akıncı, yine beş yılın sonuna doğru Erdoğan ile ilişkisini kardeşlikten düşmanlığa evirdikten sonra Akıncı’nın Levent için doğru aday olması son derece doğal.

Saygı da duyarım elbette.

Bunda rahatsız olacak ya da Afrika’yı eleştirecek bir nokta da yok bence.

İngiliz Mesleki Etik Kuralları çok net bir şekilde gazetelerin ve gazetecilerin partizan ya da siyasi konularda taraf olmasını kısıtlamıyor. Sadece haber ile yorum arasında net bir çizgi olması gerektiğini söylüyor.

Şener Levent yazısında ilginç bir yorum yapıyor. Ancak yorum yaparken birtakım maddi verileri öyle bir yorumluyor ki, Kıbrıs Postası Gazetesi’nin yapmış olduğu anketi bir propaganda aracı olarak niteledi.

Orada kendisine “Dur” derim.

Eleştiri anlamında söylemiyorum ama Şener Levent yaşı ve tarzı gereği teknoloji ile ilişkisini bir temele oturtamamış bir büyüğümüz…

“Böylesi görülmedi” diye nitelendirdiği çevrimiçi anket ile ilgili teknik detayları bilmeden ve öğrenmeye de çalışmadan birtakım karalamalar içerisine girdi.

Anlıyorum, internet anketinde, arzu ettiği adayın istediği noktada olmaması onu kızdırmış olabilir ama meslektaşlarını bu şekilde yermesi de biraz ayıp kaçtı.

İnternet çağında yaşarken, bu nimetlerden faydalanmamayı ayıp sayan bizim nesli anlamasını beklemem, ancak “Yahu Rasıh. Bu anketin nedir? Neyin nesidir?” diye bir telefon da beklerdim doğrusu.

Ona bunun online bir anket olduğunu, bunu uzmanlarımızın anlık takip ettiğini, aynı IP adresinden tek bir yolun verilebileceğini, KKTC sınırları dışından verilen oyların değerlendirmeye tabi olmadığını, dünyanın birçok yerinde artık “opinion poll” dediğimiz şeylerin internet ortamında yapıldığını ve anketörlerin kapı kapı dolaşmadığını anlatırdım.

Yine de yüzde yüz bilimsel bir çalışma olmadığını açık yüreklilikle söyler, bu verilerin analizi ile ilgili gerçeğe çok yakın bir tablo ortaya çıkardığını ifade ederdim.

Gelelim sadece onu değil, haliyle Akıncı çevresini rahatsız eden “Asla oy vermeyeceğiniz” aday sorusuna.

Bundan neden alınırlar bilemedim.  

Demek ki Akıncı’ya tapanlar olduğu kadar, ondan nefret edenler de varmış. 

Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Şener Levent ve başka kişilerin de desteği ile yaratmaya çalıştığı ortam konusunda başarılı olmuş demektir. Sevinmeleri lazım.

Akıncı’ya asla oy vermeyecek olanlar, Akıncı’nın konsolide etmeye çalıştığı Türkiye karşıtlığı havuzunun dışında kalanlar. Akıncı Türkiye karşıtlarını örgütlerken, bu ülkede Türkiye sevdalıları ya da Türkiyesiz bu işlerin olmayacağını düşünenlerin de var olduğunu bilmiyor muydu?

O bilmiyorsa, bu kesime karşı mücadelede bir ömür tüketen ve hiçbir zaman Erdoğan’a kardeş demeyen Şener Levent biliyordur.

Ankete dönecek olursak, anket insanların kendi rızaları ile girip bir dizi soruya yanıt verdiği ve ben bu yazıyı kaleme alırken 5 bin civarında kişinin oy kullandığı bir internet anketidir. Hangi bölgeden oyların kullanıldığının belli olduğu ve hiçbir şekilde hiçbir oynamanın yapılmadığı bir veri bütünüdür.

Burada çıkan sonuçları beğenmediği için bu anketi ve bu anketi uzmanlarla hazırlayan gazeteyi Erdoğan havuz gazetelerinden biri olarak nitelemek, bunu yaparken de bir başka adayları da Türkiye’nin adamı yapmak propagandanın en karası değil de nedir, sorarım.

Şener Levent, büyük bir yalan ortaya atarak bizi Türkiye adına propaganda yapmakla suçluyor. Hâlbuki net bir şekilde kendisi Mustafa Akıncı için propaganda yapıyor, hem de Kıbrıs Türk halkının ne istediğini aklının köşesinden geçirmeden, kendince Erdoğan’ın ne istemediğini düşünerek yapıyor bu propaganda faaliyetini…

Akıncı haricinde verilecek oyların ayaklara kurşun sıkmak olduğunu söylüyor.

Soruyorum şimdi Kıbrıs Postası mı propaganda yapıyor yoksa Afrika mı?