Bundan sonraki yangına hazır olabilecek miyiz?

Yayın Tarihi: 27/06/22 09:15
okuma süresi: 4 dak.

Mersinlik’teki yangın söndü; söndü sönmesine de daha Temmuz ayına bile girmedik. Yani yangın mevsiminin daha başındayız...

Ağzımdan yel alsın ancak bu kafayla gittiğimiz sürece, ellerimizi başımızın arasına alıp, bu yana güzelim yeşilliği nasıl yerine koyacağız diye daha çok düşüneceğiz.

‘Yangın helikopterimiz olsun’ ya da ‘helikopter burada olsun’ saçmalıklarının artık yersiz olduğunu hepimiz gördük.

Tek bir helikopter ile bu işlerin yerine getirilemeyeceği, sınır ötesi yardımlaşma ile ancak bu felaketlerin üstesinden gelinebileceği herhalde öğrenilmiştir. Ha sizin de bir helikopteriniz olur. Ancak, ‘Ben kimseye muhtaç değilim kendi yangınımı kendim söndürürüm dürtüsüyle değil, gün gelir bendeki tek helikopteri Marmaris’e ya da Trodos’a gönderirim, bu sınırötesi yardımlaşmanın sadece dileneni değil, vakti geldiğinde katkı koyanı olmak için alınır alınacaksa.

Peki, ya organizasyon?

Yangın çıktığında kimin nereye gideceği, ne yapacağı yangın olmadığı zamanlarla biliniyor mu?

Teçhizat sürekli kontrol edilip, tatbikatlar yapılıyor mu? Sivil Savunma haricinde hayır.

Göreve çağırılan gönüllüler ne yapacaklarını biliyorlar mı? Temel bir eğitimden geçseler, evlerinde bulundurmaları gereken teçhizat, alet-edevat anlatılıyor mu? Ya da bu teçhizat hazırda bir yerde tutuluyor mu?

Hangi bölgede kaç adet su tankeri, hangi bölgede ihtiyaç anında kullanılabilecek su kaynaklarının envanteri var mı? Varsa bile doğru kişilerin elinde hazır mı? Tankerlerin yakıt ihtiyacı nereden giderileceği, bunun için ihtiyat maksatlı bir yerde yakıt tutuluyor mu?

Ormanları sadece yandığı zaman hatırlayan ve sadece felaket anlarında orman hassasiyeti geliştiren bir yönetim ile toplum yapımız var maalesef.

Sorumlu Bakan Dursun Oğuz’un Bakanlar Kurulu’ndaki en önemli kavgası bu olmalı bu saatten sonra. Yangın sırasındaki çabalarını gördük. İçinin de en az o bir milyon ağaç kadar cayır cayır yandığını da biliyoruz. Oğuz gün itibarı ile büyük bir kavga vermeli. Siyasi cesaret göstermeli. Halkın arkasında olacağını bilerek hareket etmeli ve bu ülkenin orman teşkilatını olması gereken noktaya taşımalı. Ha eğer Dursun Oğuz’un gözü başka bakanlık, ya da başka makam ise ve bulunduğu yeri bir geçiş noktası olarak görüyorsa vebali boynuna.

Tabi her şeyi devletten beklememek lazım. Hele hele söz konusu devlet bizimkisi gibi yönetilmeyen bir devlet ise... Peki, ne yapmalı? Sivil toplum harekete geçmeli.

Türkiye’deki futbol takımları için bir araya gelinip her takım için birden fazla dernek kurulabiliyorsa, ya da hobiler etrafında örgütlenip faaliyet yapılabiliyorsa, pekala Ormanları korumak ve bir felaket anında seferber olabilmek için de bir sivil toplum kuruluşu oluşabilir, hatta oluşmalı.

Demem o ki. Yangını Allah mı söndürdü, insanlar ve komşu ülkeler mı, yoksa tabiat ana kendi kendini korudu mu gibi saçma sapan tartışmalar içinde zaman geçirileceğine, bu yangında ne oldu, nerede eksiklikler vardı, hangilerini telafi edip bir sonraki yangına hazır hale getirebiliriz ekseninde bir fikir jimnastiğini takip eden bir eylem planı ortaya çıkmış olsaydı endişelerimiz nispeten azalırdı.

Çünkü, yine yangın çıkacak. Kesinlikle çıkacak. Bundan sonra da hep çıkacak.

Soru şu: Bundan sonraki yangına hazır olabilecek miyiz?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları