Rahmi Turan ayıp etmiş!

Hakaret ve nefret söylemi içeren, Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı ile ilgili yazmış olduğu köşe yazısı, büyük ayıp.

Fikrileri ne olursa olsun, katılın veya katılmayın, bir toplumu temsil eden, halkın seçtiği bir cumhurbaşkanına karşı bu şekilde bir yazı yazmak, en basit tanımla "ayıptır". Ayrıca hakaret ve nefret söylemi suçtur.

Gerçi Rahmi Bey'in, ne yazık ki kendi cumhurbaşkanına da saygısı olmadığını biliriz!
*
Zaman geçer ama sırf yıllar geçti diye meslekteki bir kişiye "duayen" denmez. Mesele geçen bu zamanda, hatalardan ders almak, olgunlaşmak ve erdem sahibi olmaktır. Böylece saygı kazanılır, o mesleğin değerli isimlerinden olursunuz. Ya da, "d" harfi düşer.
Gazetecilikte saygı kazanmanın bir çok kriteri vardır ama bu örnek üzerinden verilebilecek kriter; kaleme aldığın metnin kendi onuru, ahlakı ve etiği olduğunun ayrıca bir gazete köşesinin, kişiye ait olmadığının ve bir kamusal alan olduğunun bilincinde olmaktır. Rahmi Turan'ın bu yazısında bunların hiçbiri yok. Yazık, sadece yıllar akıp geçmiş.
*
Yaş olarak kendisinden hayli küçük olmama rağmen, dikkatini çekmek isterim: Biz Kıbrıs'taki şu kısa ve kendimizin yaratmadığı sıkıntılı yaşamlarımızda, hamaset ve sözde milliyetçilik dolu çok cümle duyduk, tekrar tekrar üstelik. Her önüne gelen "bizi sattı" veya "kurtardı". Rahmi Turan gibi köşe yazarları ise, kullandıkları bu ifadelerin bir toplumu nasın rencide ettiğini hiç düşünmediler. Onlar, aldıkları maaşları, makam araçları, sekreterleri, ofisleri ile Kaf Dağı'nın tepesinden bakarak bizi dillerine doladılar.
*
Rahmi Bey'deki nasıl bir birikimmiş ki bu derece saldırganlaşan bir biçem kullanmış, o da ayrı konu. Ofislerde oturma ile, mevcut Türk Politikası ve politikacılarına sataşılacak diye, bizi kullanmayın. Akdeniz, hoşgörü ve misafirperverlikler merkezidir. BuyurunRahmi Bey gelin. Biz sizi de ağırlar, gerçekleri anlatırız.