"İç çağ" metaforu ve "geçiş kültürü"

Yayın Tarihi: 04/02/19 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Nasıl ki artık derebeylik yok, kasaba politikacılığı yok, medyada da ilkel unsurlar yok olmak yarışında. Neydi tanımlamalarımız hatırlayalım. Derebeylik derken ki vurgumuz genellikle merkezden yönetimi, tek adam iktidarını ya da ben yaptım oldu tarzını benimseyen yönetim düşüncesiydi.

Kasaba politikacılığı neydi peki?

O da delege sisteminden geçerek, meyhanelerde yemek ikram etmek, oğlanı kızı işe almak, burs verdirmek istihdam yapmak, arsa dağıtmak v.b. devlet kaynakları üzerinden politika gücü elde etme yaklaşımıydı.

"Geçmiş zaman" vurgusu yaptığıma şaşıranlarınız olduğunu düşünüyorum. Haklısınız. Şu anda bile bu kavramlar ülkemizde geçerliliğini yitirmiş görünmüyor. Ancak tüm umudumla söylüyorum ki artık bu yapının sonu gelmiş durumda. Bunca yıldır süregelen sistemin kendini yeniden üretimi, artık son demlerini yaşıyor.

Seçilecek olanın yanısıra seçmenin kriteri de yükselmek zorunda. He ikisi de önemli.

Gündelik küçük hesapların, kimseyi mutlu etmediği, daha toplumsal başarılara imza atmamız gereken bir iç çağ değişimi yaşıyoruz.

Her bir birey bilmeli ki, kitlesel mutluluğu elde etmeyen toplumlar, sadece geçici mutluluklarla avunurlar. Oysa hayat bizim yaşadığımızla sınırlı değildir. Kendi yaşantılarımız sonrasında bıraktığımız her şey kendi dönemimizi temsil eder. Toplumsal sorumluluk böyle bir şeydir.

Medyaya gelince…

Elbette her şeyin önünde değişime uğruyor medya. Göre göre, göstere göstere. Öyle ki, filancanın yakını olmanın reklam toplama kriteri olduğu günleri artık geride bırakarak, yayın kurumunun başarısına yönelik reklam vermeler ekseninde yeni bir dünyaya erişme zorunluluğu kapıda. Yok kendi kendine yok olacak.

Sahibi olmayan medyaya doğru ilerliyor insanlık. Global sosyal medya kurumlarında, yerel olan her şeyin konuşulduğu bir yapıya dönüşüyor. Sosyal medyada herkes, konuşabiliyor, yazabiliyor, derdini haykırabiliyor!

Bundan çekinen her türden yapı da buna artık karşı koyamıyor. Geç değil, kısa bir süre içinde, ülkemizdeki dünyadan kopuk "iç çağı"mızı, gerek çağa uyumlu kılmak için geliştirecek zihniyete sahip olmayanlar, aramızdan demokratik yollarla ayrılacaklar.

Hiç merak etmeyin.

Yaşananların hepsi bir "geçiş kültürü"dür. Hepsi geride kalacak.

Peki neye mi dönüşecek?

Birlikte yaşayıp göreceğiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları