Kentler; siyasetçi, plancı ve halk üçgeninde

Yayın Tarihi: 22/11/18 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Planlamanın sorunları bitmedi, bitemedi… Rant, planlamanın en ünlü aktörü olunca durumlar karışık… Rant bu ya, yalnızca toprak rantı değil… Siyasi rant da gelir akıllara… oysa planlama rant için değildir… kent içindir…

Yapılan hiçbir hareket planlamaya karşı olamaz…kent plansız gelişemez… Doğru bir planlama yaklaşımı tüm toplum menfaatinedir… Bunu da herkes bilir.

Geleceğe yönelik istemlerin plansız bir şekilde gerçekleştirilmesi, çevreyi de olumsuz etkiler… Tarihin her döneminde, kentler için düzenlemelere ihtiyaç olduğunu gördük...Planlama, bir aydınlanma dönemi ürünüdür.Toplumsal, ekonomik, teknolojik gelişmeler ve değişmeler, kentleşme ve nüfus artışı, kentlerde yeni ve planlı bir düzeni zorunlu kılar.Bunun için, ülkedeki nüfus ve konut verileri diğer veriler gibi büyük önem taşır…

Kent planlamasına, kentlerin güzelleştirilmesini sağlayan bir uğraş gözüyle bakıldığı dönemler olmuştur. Bazen de planlama bir mühendislik çabası olarak görülmüştür. Fakat günümüzde kent plancılığı yalnızca teknik bir uğraş değildir… ekonomik ve toplumsal etmenlerin de hesaba katıldığı bir çabadır. Unutulmaması gereken bir başka nokta da,kentlerin, çevrelerindeki kırsal ve kentsel yerleşmelerden bağımsız olarak düşünülemeyeceğidir. Kısaca konu bütünseldir…

"İdeal kent" planı yoktur… Her toplumun, her ülkenin, kentin yapısına göre farklılık gösterir…Fakat her yerde planlamanın siyasal bir temel üzerine oturtulmuş olduğu görülmektedir. Belki de planlamanın temel sorun noktası buradadır.

Kentteki rant, herkese dert olur…pay kapma yarışı değil ki bu… geleceğini planlıyoruz bir kentin…toplumun her kesimi için oluşturulan… Siyasi rant bu rantların başında gelir der halk…ve baskı kurar siyaset makamına… bu kavgada herkes vardır… Komşunun bir arsası vardır… üç çocuğu… üç kat çıkacam der… daha da bir şey demez… Memleket küçük ne yaparsın? …Farklı sektörler var… kent ekonomisinde…kısacası paydaşlar var…

Plancılar… En çok eleştirilenlerdir… Ama planlamada tek faktör plancı değildir…teknik olarak tüm bilgisini kağıda yansıtır plancı… mesleki gereklilikleri yerine getirir… Halka sunar… İşte halk, veya kentin temel sektörleri veya sivil toplum örgütleri…vb. guruplar ve bireyler katılımcılık haklarını kullanarak, sürece dahil olmalıdır.

Genellikle plancıların uzun vadeli, siyasetçilerin ise kısa vadeli düşünür oldukları kentsel politikalarda tartışılan bir noktadır. Halkın desteği olmadan planlama uygulamalarının bir bacağı her zaman eksik olur. Halkın şikayetleri, sektörlerdeki rahatsızlık göz ardı edilemez… Halka rağmen bir planlama… planlamaya rağmen gelişim olmaz…

Denge planlamanın başarısındaki önemli unsurlardadır… Siyasetçi halktan aldığı baskıyı, plancı üzerine yansıtmamalıdır… Halk kişisel menfaatlerden çok kamu menfaati üzerine yoğunlaşmalıdır… Planlar siyasileştirilmemelidir…Halk, plancı ve siyasetçi kavgası yalnızca kentlerin daha da gerilemesine neden olur… Olan kente olur… Bir toplumun geleceğine olur.

Tugwell'e göre, "yöneticiler, plancıların doğal düşmanlarıdır". Geleneksel veya çağdaş planlama modelleri kullanılsın hiç fark etmez… Planlamanın bir ihtiyaç olduğu kabul edilmelidir…

Halkın isteklerine cevap veren, katılımcı süreçler oluşturulmalı… mümkünse süreçten siyaset uzak tutulmalıdır… Planlamanın sonunda uygulama evresi siyasi bir iradedir… bu noktada siyasi destek gerekmektedir…

Ben bugün bunları planlama konusunda genel kültürümüz artsın diye yazmadım… Memleketimde bu konular daha çok su kaldırır… Bilimsel bir giriş yapayım dedim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları