Cezayir'in menekşesi
O biliyor herşeyin sevmekle başladığını, dağı, taşı, insanı...
O biliyor hayatı ve acıyı!
*
Yaşamı silbaştan kurgular gibi hissedersin.
Bir romanı okurken, kendini romanın betimlediği mekanda, olayların geçtiği zamanda hissetmekten öteye geçersin. Kahramanlardan biri oluverirsin apansız. Yaşarsın. Honoré de Balzac gibi... Bazen de, habersizce bilincine yükselen, bilinçdışı edindiğin bir şiirin özgürlüğünde bulursun kalbini. Kalbini orda bulursun, sen kalbinin peşinden gidersin. Şairin sözcükleri, soluk aldığın yollar, kelimeler hayat bulduğun medeniyetler gibi olur. Hissetmezsin, doğrudan yaşarsın. Ömer Hayyam gibi... Yaşamı anlamak gibi sanatı anlamak. Hayata baktıkça onun derinliğini anlamak istersin.
Bir çiçeğin menekşenin renginde tümünü hissedersin.
Kolay değildir çoğu zaman. Gözlerini kapatır, kalbinin ritmine ayak uydurursun. Hiç aksamaz notalar çalar dansında. Ruhunla dans eder gibi bütünlüklü bir his geçer içinden. Yaşadığını anlarsın. Sana yaşadığının o zaman anlatıldığını anlarsın. Bir din gibi, sanat gibi...
Kendinden kaçabilirsin ama Cezayir acısı bir menekşeden kaçamazsın.
Kendini unutursun bir yerlerde ama bir menekşe çiçeğinde doğan aşkı unutamazsın.
*
İşte bu nedenle, herşeyin sevgiyle başladığı ve sevgiyle hiçbir şeyin bitmediği bir dünya hayali ile açan bir menekşe. Cezayir acısı yüreğinde...
O biliyor herşeyin sevmekle başladığını, dağı, taşı, insanı...
O biliyor hayatı ve acıyı!
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.