Bir filmi kaç kere izlersiniz?

Film izlemeyi ne kadar çok severseniz sevin ya da sinemaya gitmek sizde ne kadar tutku olursa olsun, herşeyin bir doyum noktası vardır.

Sanırım bir baş yapıt bile olsa, aynı filmi en çok birkaç defa izler insan. Ya da daha çok izlediğiniz film varsa bile en azından, bir sanat eseri olarak bunu yapmaktasınız.

Peki Birleşmiş Milletler'in yalanlarını kaç defa izleyeceğiz?

Ya NATO'nunkileri? İngilizlerinkileri? Fransızlarınkileri?

Her biri, Arakan Müslümanlarının yaşadığı kabul edilemez katliamlara, yerlerinden edilmelerine, uğradıkları zalimliklere, etnik soykırıma karşı sadece laf üretiyorlar. O da "sözde karşı".

Genelde böyle bir ayrım yapmayı sevmem. Ama Müslümanlık konu olduğunda, bunu söylemeden susmak, daha yazmadan akılsan silmek, mümkün değil.

Batının bitiremediği haçlı seferleri, değişiyor, dönüşüyor ama gizli ajandalarına hep kalıyor.

Müslümanların başına her nerede ne gelirse gelsin, artık içtenliklerine hiç inanmadığım konuşmalar dışında adım atmıyorlar. Bunların en başında ise Birleşmiş Milletler organizasyonunun söylemleri geliyor. Biz bu teşkilatı, Bosna'da, Ruanda'da, Kıbrıs'ta ve saysak listeler sığmaz yerlere de gördük. Katliamlara tanık oluyorlar sadece. Ama lafa ve mazerete gelince, hep üretiyorlar.

Konuşmaları da samimi değil, dilekleri de.

Bu süreçte "inanan inanandan anlar" gibi düşünerek en değerli ve içten yakarışı Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan duyuyorum. Kaldı ki, Türkiye ve hatta KKTC elinden gelenin fazlasını yapmakta ve dahası için de adım atmaktadır.

Ama batı dünyası, işin içine Müslümanlar girdiğinde, yüzlerce yıldır ya seyirci kalıp için için memnun olmakta ya da yapabilecekleri müdahaleyi, alabilecekleri önlemleri erteleyerek zamana oynamaktadırlar.

Biz bu filmi Müslümanlığın varoluşundan bu yana yüzlerce yıllık dünya tarihinde defalarca, üzülerek gördük.

*

Peki ne yapmalı?

Bu sitemlerime rağmen umutla birlik olmalı diyemeyeceğim. Müslümanların durumu ortada. Onların da bir arada hareket edip ortak akıl üretecek alt yapıları ne yazık ki yok.

Üzücü olan da şu ki; İslâm, tüm güzellikleri ile insanlığın mutluluğu ve her iki cihanda huzurunu hedeflerken tüm bunların olması, birlik ve beraberliğin bozulması.

Yazık ki biz bu gidişle, Birleşmiş Milletler ve batılı ülkelerin, Müslümanların acımasızca katledilişlari ile ilgili filmlerini daha çok izleriz.