BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Geçmişe takılıp kalmayınız!

Yayın Tarihi: 29/07/22 07:00
okuma süresi: 11 dak.

Geçmişe takılmak aslında, geçmişten alınması gereken dersi alıp, geriye kalanını geride bırakamamak, zamanın arasında bir yerde sıkışıp kalmak, bedenen şimdiki zamanda olunsa bile, ruhen ve zihnen hep geçmişte yaşama döngüsünün içinde olmak olarak değerlendirilebiliriz...

İnsan doğasında, yaşamlar ve dünya, durağan değildir, sürekli değişir... Siz istemeseniz de zaman akar gider ve beraberinde insanlıklar da değişmek zorunda kalır... Buna direnç uyguladıkça ve bunu engellemeye çalıştıkça, mutsuzluk döngüsü daha fazla artar, geçmişin acıları ve pişmanlıkları gün yüzüne daha fazla çıkar ve onları bırakmakta güçlük çekersiniz...

Geçmişe takılmakla, insan kendini kapana kısılmış hissedebilir ve hayatlarda istenilen ilerlemeler ve gelişmeler gerçekleşemez... Sıkışmışlık hissi daha fazla artar ve duygusal, düşüncesel, davranışsal sorunlar artmaya, büyümeye ve derinleşmeye başlar... Salgın olan bir şey gibi, bireylerden topluma ve tüm ülkeye yayılır... Geleceğe odaklanamama sorunu yaşanır... Gelecek, gitgide daha fazla belirsizleşmeye başlar... Bugün ve geçmiş arasında sürekli gider gelirsiniz...

Siz, siz olun;

Geçmişte yaşamayı saplantı haline getirmeyiniz!

Geçmişe takılıp kalmayınız!

Geçmişin sizi sıkıştırmasına asla müsaade etmeyiniz!

Geriye dönük, geriye bakarak ilerleme sağlayamayacağınızı hep hatırlayınız...

İleriye dönük ivmenizi kazanmak için tüm stratejilerinizi değiştirip, geliştirmek zorunda olduğunuzu bilmelisiniz...

Yaşadıklarınızın çoğu küresel travmalar değil, ülkesel travmalardır... Bilinçli olarak travmalar size hatırlatıldıkça, ileriye bakmaya yönelik odaklanma ve konsantrasyonunuz da engelleniyor... Böylece bilinçsizce kendinizi sınırlayarak, sabote etmeniz siz farkına varmadan bilinçaltınıza öğretiliyor... Bunlar resimlerle, sembollerle, sürekli tekrarlanan belirli kelimelerle zihninizde bir yer edinmesi sağlanıyor ve otomatik davranışlar ve düşünce kalıpları ortaya çıkmaya başlıyor...

Yönetemediğiniz benliğiniz daha fazla otomatikleşmeye başlar ve artık çoğu şeyi otomatik olarak düşünmeye ve yapmaya başlarsınız...

Ancak bu koşulları yönetmeye başladığınızda, farkındalığınızı artırdığınızda, yaşam motivasyonunuzu ve amaç duygunuzu yeniden kazanıyorsunuz, hedeflerinize ve hayallerinize doğru ilerlemeye başlıyorsunuz...

Geçmişte yaşamak, size sınırlı görüş sunar, bakış açınızı geliştiremez ve fırsatları göremezsiniz...

Kendi yolunuzu çizmeden, "onların" çizdiği yoldan, hayat akışına gitmeye razı olursunuz...

Kürekleri elinize alabilmek, en büyük yolunuzu haritalamak için kendinizi güçlendirmeniz ve çaba sarfetmeniz gerekiyor...

Unutmayınız, neye direnirseniz o devam eder... Başka bir deyişle, değişimi benimsememek sizi zihinsel olarak da duygusal olarak da ruhsal olarak da zamanın içerisinde sıkışmış hissetmenize neden olur...

Bu bireysel olarak da böyledir, toplumsal olarak da böyledir, ülkesel olarak da böyledir...

Daha derin amaç ve anlam, yaşam için bir pusula görevi görür... Bu amaç için sahip olacağınız tutku, sizi tıkanıklardan kurtaracaktır...

Peki, Kıbrıs Türk insanı bu konuda hangi noktadadır?

Geçenlerde KKTC'de tarihi bir hata yapıldı ve Devlet Piyangosu biletlerine "Erenköy mücahitleri" diye yanlışlıkla "EOKA"cıların fotoğrafı basıldı... Ve bu tarihi büyük hata ülkeyi yönetenlerce çeşitli kılıflarla ve söylemlerle ortadan kaldırılmaya çalışıldı... Bu tarihi hata ne yapılırsa yapılsın tarihin sayfalarına kara bir leke olarak düşmüştür... Burada, milli arşivimizi ve/veya yapılan bu büyük hatayı kimlerin nasıl yaptığını sorgulamaktan ziyade, cevap bulunması ve sorulması gereken bazı başka önemli sorular daha vardır...

Farkındalığa sahip vatandaşlar da aydın kesim de sürekli bu ve buna benzer soruları soruyor, cevaplar bulmaya çalışıyor...

Sorulması gereken en önemli soruların başında;

Neden halen daha bu tür fotoğraflar Devlet Piyangolarına basılarak, Kıbrıs Türk halkı geçmişte yaşatılmaya, geçmişte tutulmaya çalışılıyor?

Neden Devlet Piyangolarına örneğin yurt dışında şampiyonluk kazanmış, adını duyurmuş Kıbrıs Türk sporcularımızın fotoğrafları basılmıyor? Ve bu başarılı gençlerimiz en azından bu yollarla onurlandırılmıyor? Motive edilmiyor? Ve diğer gençlere ilham kaynağı olunmuyor?

Neden Devlet Piyangolarına örneğin çevresel iklim değişiklikleri kullanılmıyor? Ve geleceğe yönelik mesajları ve farkındalıkları içeren tüm insanlığı ilgilendiren fotoğraflar kullanılmıyor?

Neden halen daha geçmişe takılıp kalıyoruz?

Kıbrıs Türk insanı neden, zamanın arasına sürekli sıkıştırılmaya çalışılıyor? Küreselleşmeye, ileriye yönelik adımları içeren semboller ve ifadeler niye hiç kullanılamıyor?

Artık geçmişten alınması gereken dersler alınarak, genç nesillere bunlar anlatılarak, geriye kalanın geçmişte kalmasına izin verilmelidir... Yeni dünya düzeninde sürekli geçmişe anlam yüklemenin bir mantığı yoktur artık... Yapılması gereken geçmişten ders alınması ve ileriye bakılmasıdır... İleriye yönelik adımların atılmasıdır... Odaklanma ve konsantrasyonun, geleceğe yönelik olmasıdır... Geçmişe değil!

Bunu, bireysel olarak da toplumsal olarak da ülkesel olarak da bu şekilde değerlendirmemiz gerekiyor artık... Yaşanılan acılarla, yaşanılan olumsuzluklarla, sabote edilen her şeyi kabullenip artık serbest bırakmamız gereken yeni bir dönemdeyiz... Yaşandı ve bitti! Ancak bu şekilde hareket edersek, kendimizi özgürleştirmiş olacağız... Aksi taktirde acıların kısır döngüsü içerisinde gidip gelen yaşamları gelecek, nesillere aktarmanın ötesine geçemeyecek ve sürekli kaybeden tarafta dönüp, duracağız...

Devlet piyangolarına basılmaya çalışılan trajikomik fotoğraf zihniyeti aslında tam da budur...

Geçmişin kölesi olmaktan halen daha kendimizi kurtaramamak, kendimizi özgürleştirememek...

Geçmiş, Kıbrıs Türk insanının kaderi haline getirilmemelidir...

Bunu, Kıbrıs Türk tolumu olarak artık doğru okumak zorundasınız ve dünyaya kendinizi doğru ifade etmelisiniz... Güney Kıbrıs Rum Kesiminin yaptığı hataları yapmamanız ve tekrarlamamanız gerekiyor... Hedeflerinize ve hayallerinize yönelmeye başlamalısınız... KKTC Devlet piyangosu örneğinde olduğu gibi, neden ve nasıl bu fotoğraf basıldı konusundan ziyade, zihniyetin neden hale daha geçmişe takılı kalan bir zihniyet olduğunun ve neden Kıbrıs Türk insanının ısrarla geçmişe takılı yaşatılmaya çalışıldığı, yaşanmışlıklardan dersler alınıp, geriye kalanın neden serbest bırakılmadığının, sorgulanması gerekmektedir...

Bireysel olarak da toplumsal olarak da ülkesel olarak da ilerleme ve gelişme istiyorsanız;

Özgür iradenizi tekrardan elinize almalısınız...

Öz farkındalığınızı artırmalısınız...

Sorumluluk almalısınız...

Varlığınızı ve mevcudiyetinizi geliştirmelisiniz...

Gerçekçi olmayan beklentilerden uzak durmalısınız...

Yaşamınıza anlam katmalısınız...

Kendinizi sevmeyi bilmelisiniz...

Bir vizyon oluşturup, geliştirmelisiniz...

Fırsatları çok iyi değerlendirmelisiniz...

Dünyanın nereye doğru gittiğini çok iyi görmelisiniz...

Fikirleriniz ve düşünceleriniz "insanlıkla" ilgili olsun... "geçmişle" değil!

Kısaca kendinizi aşmalısınız, bu da geçmişe değil, ileriye bakmakla doğru orantılı olduğunu bilmelisiniz...

Geçmişe takılıp kalmayınız, ileriye doğru hareket ediniz, ettiriniz...

Bu, hepimizin elinde...

Geçmişten ders alın ama, asla orada yaşamayın... Kendinizi ifade etmeyi sürdürün, susturulmayı asla kabul etmeyin... Kişiler üzerinden, yaşanmışlıklar üzerinden, acılar üzerinden beslenmeyin... Şimdi ile gelecek arasına köprüler inşa etmeye çalışın... Geçmişle bağlantıyı kesin... Kendinizi düşündüğünüz kadar etrafınızdaki insanları da düşünün... Yeni anılar, yeni mutluluklar, yeni başarılar ve yeni başlangıçlar yaratın... Hayat acısıyla, tatlısıyla devam ediyor... Hayat devam etmek zorunda!

Geçmişin ağır yükünden kurtulma zamanı gelmiştir artık...

Geçmiş geçmişte kaldı... Bunu böyle hatırlayın...

Geçmiş bir atlama taşıdır, bir değirmen taşı asla değildir...

Sürekli geçmişe bakarak, geleceğinizi kaçırmamalısınız...

Bireysel olarak da toplumsal olarak da ülkesel olarak da geçmişinizin tutsağı olmayı bırakmanız ve geleceğin mimarları olmaya başlamanız gerekiyor...

Geçmişte bizleri üzen her ne yaşanmışsa, onları kabullenip, gerekli dersleri alıp, bugün artık onları serbest bırakmamız gerekiyor... Serbest bırakmak geçmişi değiştirmez ama geleceğin önünü açar! Bizleri özgürleştirir... Bastırılan duyguların tümünü artık serbest bırakmanız gerekiyor... Tüm şartlanmaları, sabote edilen her şeyi, tamamen özgür bırakmalısınız... Olumsuzlukların geçmesine izin vermelisiniz, onlara takılıp kalmamalısınız...

Geçmişin ve bugünün ağır yükünden şimdi kurtulma ve hafifleme zamanı...

Artık, doğru düşünce ve duygularla besleyeceğiniz, kendi hayallerinize ve hedeflerinize yönelme zamanı...

Şimdi tekrardan tüm gücünüzle var olma ve var etme zamanı...

Kendiniz için, bir şeyler yapma zamanı...

Kendiniz olma zamanı...

Bireysel olarak da toplumsal olarak da ülkesel olarak da geçmişimizi değiştiremeyiz ama, gelecek her birimizin kendi elinde...

Unutmayınız!

Geleceğe odaklanmak insanları şimdiki zamanda değişiklik yapmaya motive eder...

Bugün yaptığımız seçimler, hayalini kurduğumuz geleceği yaratır...

Geleceğinize odaklanmak, her zamankinden daha fazla fırsatı fark etmenizi sağlar...

Geçmişe takılıp kalmayınız!

Geleceği inşa etmeye başlayınız!

Hemen şimdi!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.