EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

“Faiz indirimleri aslında piyasa bindirimleri”

Yayın Tarihi: 31/10/22 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ekim ayında politika faizini 150 baz puan daha düşürerek %12'den %10,5’a indirdi. Bunun yanında ise yıllık enflasyon oranı ise %84 civarına gelmiş durumda.

Küresel çapta enflasyon sıkıntıları sürerken diğer ülke merkez bankaları  faiz artırırken, bizler faiz indirmeye devam ediyoruz. Bu da demek oluyor ki negatif reel faiz veren bir ülkeyiz. Daha önceki yazılarımda yazdığım gibi büyüme ekonomisi süreci ön planda tutuluyor ve enflasyon ikinci planda izleniyor. Bundan dolayı son karar şaşırtıcı olmadı. Diğer aydaki toplantıda ise tek haneye inecek faiz oranı açıklamaları da vurgulanmış ve yine politika faizine indirim geleceği aşikardır.

Ekonomik verilerin yönüne göre faiz ayarlamaları yapılması ekonomi ve iktisadi teorilerde anlatılmaktadır. Ancak farklı bir metot uygulanmaktadır. Ekonominin büyümesi ve canlanması, düşük faiz ile kredilendirme ve ihracatın patlaması, üretim ve istihdamlarda artış, işsizlik oranlarının düşmesi ve ülkeye giren sıcak paralar ile  cari açığın bu şekilde kapatılması  düşünülmektedir. Verilere baktığımız zaman ise cari açık artmakta ve döviz ülkede bollaşamadığından dolayı kurlarda yukarı yönlü yükselmeye devam etmektedir.

Hedef dediğim gibi faiz indirimleri ile düşük borçlanma faizi oluşturarak, harcamaları ve büyümeyi artırmak. Bu tabi ki tüm ülkelerin istediği bir şey. Dünyaya baktığımızda enflasyonu düşürmeden faizleri düşürmenin etkisinin olmayacağı tezi savunulduğundan dolayı faizleri düşürmüyorlar.

Piyasalar, enflasyondaki beklentiler ve risklere göre fiyatlanıyor. Bundan dolayı önce enflasyonun düşürülmesi için faizlerin artırılması, sonra ise enflasyon düşünce faizlerin düşürülmesi ile ancak sürdürülebilir bir ekonomik yapıyı ortaya çıkarabilecektir. Piyasalara bakacak olursanız Türkiye’de piyasalar politika faizini satın almıyor. Piyasalardaki faizler politika faizinin çok çok üzerinde %30 seviyelerinde geziyor, hatta daha üstü de var.

ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası gibi majör merkez bankalarını incelerseniz faiz artıracaklarını söyledikleri zaman piyasa hemen bunu satın alıyor ve faizleri artıyor. Zamanı gelip politika faizini düşürdükleri zaman da o güven ile yine piyasa faizlerini daha rahat ve kolay bir şekilde düşürecektir; çünkü merkez bankasının enflasyonu düşürebildiğine şahit olan piyasalar faizi indirdiği zaman da enflasyonist risklerin artmayacağına ikna olacaktır.

Enflasyon bütün ağırlığı ile devam ederken TCMB faiz indirdiğinde piyasa faizi düşmüyor. Politika faizi 4 puan düşerken senenin ilk yarısında ticari kredi faizleri Türkiye’de 8 puan yükselmişti. Bankaların fonlamasının en önemli kısmı mevduattan geliyor. Bundan dolayı düşük kredi faizinin ön şartı mevduat faizinin de düşük olması yolundan geçiyor. Şimdi olaya vatandaş açısından bakalım. Enflasyon karşısında eriyen alım gücü zaten nüfusun büyük bölümünün tasarruf edebilme lüksünü elinden alıyor.

Ayrıca tasarruf eden vatandaşlar ise enflasyonun çok çok altında reel TL faizi görünce alternatif aramaya başlarken, kurdaki artışın enflasyonun altında olması kur korumalı mevduatın da talep etkisini azaltıyor.

Vatandaşların dayanıklı tüketim mallarına olan taleplerinin artması ki bu aslında öne çekilmiş bir talep olmakla beraber, borsa ve emlak piyasası fiyatlarındaki ciddi artışlar tasarruf sahiplerinin kendilerini enflasyondan koruyacak bir getiri arayışının sonucu olaraktan ortaya çıkmıştır.

Tüm bunları düşünürsek, düşük faiz ortamında en çok kaybedenlerin mevduat sahipleri olduğunu görebiliriz; çünkü kendilerini enflasyona karşı koruyabilmeleri neredeyse imkansız.Özel sektör negatif reel faiz ortamında borç alabilecek uygun faiz bulabilirse şanslı olacaktır. Artan likidite ihtiyaçları çareleri maalesef azaltıyor. Bu sene sonuna yaklaşıyoruz. Seneye tekrar kısmetse ümitlerimize devam edeceğiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları