EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

Şimdi hemen faizi artırsak enflasyon ne olur?

Yayın Tarihi: 03/04/23 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Son zamanlarda major Merkez Bankaları Amerika Merkez bankası, İngiltere Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası, faiz artırımlarına devam ediyorlar. Hatırlayacaksınız 2 çeyrek önce çok agresif bir şekilde faiz artırımlarını şahin duruş sergileyerek yapıyorlardı. Özellikle Amerika Merkez Bankası, Amerikan Bankaları’nın kriz yaşadığı bu dönemlerde bile politikalarına bire bir uyarak devam ediyorlar. Hastalık belli ve reçete de belli. Acı bir reçete ama uygulanması gerekmektedir. Enflasyon faiz sonucu ortaya çıkan bir olgu bundan dolayı faizi artırarak enflasyonu dizginlemek gerekmektedir. Mevcut taleplerin kırılması ve enflasyonun düşürülmesi esastır. Mevcut enflasyon hedefleri doğrultusunda, enflasyon dengeye gelene kadar bu para politikası faiz artırımları ile desteklenecek ve enflasyon istenilen yere geldiğinde ise artık faizlerde düşüşler başlayacaktır. O zaman faiz indirimleri ile genişleyici para politikası günleri başlayacaktır.

Asıl bakmamız gereken bu kadar faiz artışı yapıldığı halde yine de enflasyon istenilen noktada olmaması. Özellikle İngiltere’de faizler artırılıyor ama enflasyon bir türlü düşmüyor ve hatta artıyor. Enflasyon %10,4 iken Merkez Bankası politika faizi %4,25 seviyesinde seyrediyor. İlk etapta denetim altına alır gibi oldu ama sonradan yine reaksiyon göstererek yükseliş trendine girdi.

Esas yapılması gereken enflasyon ve faiz arasındaki ilişkileri sıkı takip edip gerekli zamanlarda hızlı hareket kabiliyetleri ile doğru zamanda karar alıp faizleri düzenlemek gerekir. Böylece enflasyon kontrol altında tutulabilir. Diğer taraftan enflasyon yükselirken, faizi sabit tutup ya da paralel bir şekilde yükseltmezsek ve beklersek sonrasında bu defa daha agresif faiz artışları gündeme gelir ve bu durumda da terazinin diğer tarafı bozulur ki bunlarda ekonomik büyüme ve işsizlik oranları olaraktan ortaya çıkar.

Ekonomide oranlar gelecek beklentilerine göre şekillenir. Faiz artışları orta ve uzun vadede bu beklentilerin oluşmadığı durumlarda zaten bir işe de yaramaz.

Dünyada özellikle pandemi ve sonrası dönemlerde genişletici para politikaları ile giderken sonrasında daraltıcı politikaya dönülmesi ve enflasyonist ortamlar ile savaşma süreçlerinde resesyon korkuları eğer olmasaydı ve faizleri düşük tutmasaydılar ve kısmen kademeli olarak artırsaydılar bu kadar agresif ve hızlı faiz artırımları yapmak zorunda kalınmazdı ve buna paralel olaraktan da enflasyon oranları bu kadar fırlamazdı. İngiltere’de bu hataya düştü enflasyon aşırı yükseldiği zaman ancak faiz artırımı için devreye girdiler ama bu süreçte enflasyon tavan yapmıştı.

Faizi düşük tutmak ve enflasyonun arttığı ortamlarda da sabit bırakmak ya da faizi düşürerek enflasyonu denetim altına almak hayaldir. Sonrasında ise faizi yavaş yavaş artırarak da hemen hızlı bir sonuç alamazsınız. Önemli olan nokta bu duruma gelmemek ve düşmemek. Müdahaleleri ilkten yapmanız gerekir.

Türkiye’de faiz ve enflasyon arasında 50 puan civarında fark oluşmuş durumda ve bu süreçte faizi de enflasyon oranının üzerine yükseltirseniz ekonomiyi bitirirsiniz. Düşük faiz ve enflasyonu ikinci planda tutarak tasarrufu da bitirip talebi artırmak ve aşırı stoğa kişileri yönlendirmek yüksek ekonomik büyüme sağladı doğrudur ama enflasyonu da kronikleştirdi.

Yapılması gereken ise ekonomik küçülmeye gitmeden ve işsizlik oranını da artırmadan enflasyonu düşürmek için hızlı bir şekilde yapısal reformları hemen uygulamaya sokmak ve yavaş adımlarla faizleri artırmaktır. Muhtemelen bu oranların yerine oturması bu uygulamalar ile birlikte en az 2 yıl sürdürülebilir ekonomik yapıya ulaşmak için gerekecektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları