EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

Nerden geldi bu enflasyon?

Yayın Tarihi: 21/08/23 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Amerika Birleşik Devletleri 2008 krizi süresinde uzun süre bastığı paraların 3,5 katı kadar para basmıştı. Diğer taraftan 2020 yılında pandemi sürecinde ise 4,5 katı para basımı yapmak zorunda kaldı. Buradaki önemli nokta 2008 yılındaki aşırı para, batan şirket ve bankaları fonladığı için herhangi bir enflasyona sebebiyet vermemişti. 2020 yılında ise bu paralar halka verildiği için enflasyon patlamıştı ve tüm dünya benzeri bir süreçten geçti.

Merkez Bankaları para basma süreçlerini kriz durumlarında kullanıyorlar ama bazen bu aşırıya kaçabiliyor ama ne yapsınlar? Başka çareleri de yok aslında. Para arzı ve enflasyon ilişkilerini dengede tutmak gerekmektedir. Genişletici para arzı süreçlerinde ekonomik büyüme sağlanırken enflasyon da ayni yolda giderek şişer. Para basma ve devlet harcamaları ve şişen talepler enflasyonu üst seviyelere taşıdı. Bu süreci yönetebilir ve kısa sürede çözebilir diye düşünen Amerika Merkez Bankası bile yanıldığını anlayınca hemenden daraltıcı para politikaları ve faiz artırımları ile dünyaya şahin duruşunu ilan etti. Tabi bu süreç öyle kısa vadede yönetilemedi ve para arzını kısarak talepleri de azalttılar.

Diğer taraftan İngiltere’de bu konuda ayni kaderi paylaştı. 2023 yılı Nisan ayında 895 milyar GBP yani karşılığı 1,14 trilyon Dolar para basarak son 41 yılın en yüksek enflasyonuna merhaba dedi. Onlarda Amerika’nın dediği gibi pandemi süreci ve Rus- Ukrayna savaşının fiyat artışları üzerindeki etkilerinden bahsederek enflasyonu para basmaya bağlamadılar. Enflasyonun geçici olacağı mesajı da İngiltere’de de tutmayınca onlarda agresif faiz artışlarının yolunu tuttular.

Genellikle para basma süreci ekonomik büyümeyi sağlamak ve ekonomik canlılığı ortaya koymakta birebirdir. Hatta inşaat sektörünü de canlı tutarsanız bunun paralelinde istihdam da artar ve inşaatı etkileyen kalemler de lokomotif olarak çalışır ve ekonomik görüntü de bunun yanında güzel olur. Sonrasında ise enflasyonun para basma ile ne alakası var? Derler.

Genellikle süreçler böyle çünkü para basmadan hiçbir ülke merkez bankası vazgeçemez. Her türlü durumda bu silah kullanılır. Enflasyon faizden kaynaklanır. Faiz enflasyonu dengeleme aracıdır. Faiz tek başına ekonomiyi bozarken, enflasyonu toparlamak için tek başına faiz maalesef yeterli olmaz. Tasarruf tedbirleri, kamu maliyesi, reformlar ve sıcak para girişleri ile bollaşan döviz bile etkilidir. Bollaşan döviz ile döviz kurları düşer girdi maliyetleri azalır fiyatlar düşer. Ekonomi canlanır ve istihdam da artar enflasyonda yavaş yavaş düşer. Önemli olan bu dengeyi sağlamaktır. Faiz enflasyonun altında olduğu sürece negatif reel faiz söz konusu olur ve bu da paranızın aldığı faizin bile yetersiz olduğunu gösterir.

Küresel finans oyuncuları ve oyun kuralları bellidir. Bu oyunun içinde kalmak ve oynamak için oyun kurucular ne derse onu yapmak zorundasınız. Yapılacaklar bellidir aksi davranışlar çok farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Majör ülke merkez bankaları bu acı faiz artırım reçetelerini uygulamak zorunda kaldılar; tarihlerinde gördükleri en yüksek enflasyon oranları ile mücadele ettiler. Faiz ve enflasyon dengesi gelince faizler düşürülecektir ve denge sağlanacaktır. Bunu tüm halk bildiği için ve o güven sağlandığı için bu süreçleri atlatarak enflasyonun dengeye geleceği günleri beklemektedirler. Az kaldı biraz daha sabır. En karanlık günde bile, güneş yeniden doğacaktır ve bulutlar dağılacaktır.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları