Bugün, tarihi bir utanç günü

70’li yılların acı bir mirası olan 12 Eylül Darbesi, etkilerini uzun yıllar sürdürdü. Ancak ona yakın tarihler, cuntanın sakat aklı ile çok daha acıydı. Türkiye’nin utanç tarihlerinden birisi olan 6 Ocak 1983 günü de bunlardan birisi.

Yani bugün.

Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, 6 Ocak 1983 günü aldığı kararla, Kürt Yönetmen Yılmaz Güney’i ve Ermeni asıllı efsane sanatçı Cem Karaca’yı vatandaşlıktan çıkarmıştı.

Günün şartları deyip geçemeyiz.

O kararlar; başta kararları alanların ve bunu yıllarca görmezden gelenlerin tarihe kayıt düşülmüş, insan hakları ihlallerine kayıt düşülmüş utançlarıdır. Bedeli ne olursa olsun ödenemeyecek bir utanç dönemi.

*

12 Eylül darbesi sonrası Türkye’de Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından Melike Demirağ, Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan, Sema Poyraz ile birlikte Cem Karaca ve Yılmaz Güney de 6 Ocak 1983'te Türk vatandaşlığından çıkarıldılar. İsimlere bakar mısınız? Bir ülke, sırf ellerinde yetki var diye, aydınlarını yok ediyor. Bu Evren Cuntası’nın marifeti.

Gelelim KKTC’ye.

*

Sene 1994.

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu bünyesinde kurulan Bayrak FM’in ilk sunucusu ve program yapımcısı olduğum yıl. Arşivde (o dönemler arşive diskotek deniyordu) yasaklar odası diye bir oda bulmuştum. Sunta bir kapısı vardı. Dönemin merhum müdür Muammer Yağcıoğlu’ndan açılmasını talep ettim. Anahtarını bulamadılar. Kapıyı kırdık. İçeride bir çok band, kaset, plak. Hepsinde  yasaklı notu vardı. Kimini parçalamışlar, kimini manikür ve benzeri maddelerle kullanılamaz hale getirmişler.

1980 ihtilalinin rüzgarı ile ülkemdeki yasaklar bunlar. Ama yıl 1994. İhtilalden 14 yıl sonra.

Olacak iş değil.

Yukarıda saydığım isimlerin her şeyi o odadaydı. Ancak aralarında bir de Nilüfer’in 45’lik plağı.  

Şaşırdım. Aradım taradım heryere, herkese nedenini sordum. Nihayet öğrendim.

14 sene yasakta kalmalarının yanında, Nilüfer’in o 45’liğinin yasaklı olmasının akıl almaz bir nedeni vardı.

Her devrin, kraldan kralları, yasakçıların yasakçıları, gölgelerin gölgeleri vardır. Bugün de öyle değil mi? Etrafınıza bakın! Kimlerinin hangi gölgelere sığınıp, sırt dayadığını göreceksiniz.

Unutmayın, sırt dayamakla ayakta kalınmaz, ileri adım atılmaz. Ancak kendi ayaklarınız üzerinde durabilirseniz ayakta kalırsınız, yürür ilerlersiniz.

Gelelim Nilüfer 45’liğinin yasaklı olmasının aptalca nedenine.

Aldığım cevap aynen şuydu:

“Nilüfer’in bu 45’liği yaptığı yıllarda sevgilisi Şanar Yurdatapan’dı ve o da 12 Eylül nedeniyle vatandaşlıktan atılmıştı.”

Varın siz düşünün.