Affedebilmek

Yayın Tarihi: 21/06/22 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Televizyondaki sunucu eskiden olan bir olayı yorumlarken kinaye yapıyor. “Avrupa Birliği’ne girebilmeleri için AB, Sırplara Radovan Karaciç koşulunu ortaya koyunca, Karaciç yakalandı” diyor. 

Bu tür konuların uluslararası düzeyde pazarlıklara neden olduğu çeşitli teorilerle yazılır. Yazılanlar teori gibi dursa da sadece Srebrenitsa’da ya da Bosna’da olanlarla sınırlı değil. Ruanda’da, Afganistan’da Irak’ta olanları da kapsıyor. Peki, batının güçleri doğuya bu acıları çektirirken nasıl oluyor da hiç suçlu ilan edilmiyor? Batılı güçlerin “operasyon” dediği ve sivillerin de yoğunlukla öldürüldüğü işgallerden dolayı, liderliklerinin neden yargılanmadığı konusu neden görmezden geliniyor? ABD, Afganistan ve Irak’ta öldürdüğü sivillerden dolayı, en üst düzeyde neden yargılanmıyor? Ruanda’da olup bitenlere, orada olmasına rağmen müdahale edemeyen Birleşmiş Milletler en üst düzeyde neden yargılanmıyor?

Bu vurgu, “bir savaş suçunu” belirleyenler olduğuna aslında. Suç olup olmadığını, suçu işleyenin belirlediği bir adaletsizlik bu.

Karaciç konusundaki gibi. O, yönettiği savaşın suçlusu olarak yakalanan 44’üncü kişiydi. Ama bir savaşla içindeki kötülüğü ortaya çıkaran, katliam yapan, tecavüz eden, kadın yaşlı ve çocuk öldüren kişi sayısı bu kadar değil.

Mahkeme ne ceza verirse versin, basit “intikam hukuku” dışında toplum vicdanı affedebilir mi? 

Savaşan ulusların, gerçek bir barışı hazmetmeleri için acıları ile yüzleşmeleri kaçınılmazdır. 

Affetmek, neyi affedeceğimizi bilmekle başlar. Bu nedenle acıların dibi kazınır, bu nedenle önce acılar gün ışığına çıkarılır. Toplum(lar) acının nereden geldiğini, nasıl geldiğini, kim tarafından geldiğini öğrenir. Sonuçta, kimi ne için affedeceğini ya da affetmeyeceğini bilir. Bu sürecin yaşanmasında gerekirse yasal süreç sürdürülür ve hukuk affedecekse affeder. Toplum(lar) da affetme konusunda kendi kararını uygulamak üzere sağduyu mekanizmasını ancak o zaman harekete geçirebilir. Acıları görmezden gelmek onları yok etmez, erteler ve biriktirir. Acı, biriktikçe tekrarlarına neden olur. 

Hiçbir mutluluğun “çözümlenmemiş” bir acı üzerine inşa edilmesi mümkün değildir. Acı ile yüzleşmek için, acının tanımı, acının nedeni, acının sahibi, acının sonucu bilinmeli. 

Toplumsal bütüne tamamlamanın başlangıç noktası budur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları