Bu dünyadan bir Süleyman Ergüçlü geçti 

Yayın Tarihi: 15/08/23 07:35
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Çok uzun zamandır gazete okumama ya, haber izleyip dinlememeye çalışıyorum ve bunda başarılı olduğumu söyleyebilirim. 

Bu kişisel bir tercih. 

Okuyan, haberi yapan, yazan, ilgilenen herhangi bir kişinin de tercihine  saygılıyım. 

Bugün sabah da habere uzak durduğum bir sabaha başladım.

Ancak bir yazışma grubunda taziye mesajı gördüm. 

Süleyman Ergüçlü’nün vefatı ile ilgili bir taziye mesajı. 

Hemen haberi açtım.

Haberde sabah saatlerinde evinde vefat ettiği ve bunu eşinin duyurdu yazıyordu. Dakikalarca fotoğrafına baktım. 

Altı gün önce, Süleyman ağabeyi Lefkoşa Büyük Han’da gördüm. 

Her karşılaştığımızdaki gibi, kocaman, sımsıcak gülümseyerek sarıldık. Ayak üzeri biraz sohbet ettik. 

Ona şaka yapmak için “çok büyüdün” dedim. “Yaşlandıkça büyüyor insan” dedi. Kendisini tanıyanlar bilir. Süleyman Ergüçlü şakayı seven, bol şaka yapan, gülen ve güldüren birisiydi. (Burada geçmiş zaman kullanmak da ayrı acı.) 

Bana ayrılırken, şimdi kalbime işleyen bir cümle kurdu. 

Bu makalenin sonunda sizinle paylaşacağım. 

Süleyman Ergüçlü eğlenceli, sabırlı, öğretmeyi seven, çocuklarını ailesini çok seven ve her konuda iyi kalpliliği ön planda olan birisiydi. Her kararına dik duruşu, dürüstlüğü, ilkeleri damgasını vurdu. 

Süleyman Ergüçlü, hayatımın yaklaşık on yılında hep yanıbaşımda oldu. Öyle ki, bu on yılda, haftanın en az 5-6 günü ve gecesi hatta bazen 7 gün birlikteydik. İyi günde, kötü günde, fakirlikte ve zenginlikte bir aradaydık.

Zor günler aştık, merhum Mehmet Ali Akpınar ile Kıbrıs Gazetesi’nde ters düşdüklerinde birlikte istifa ettik. Halkın Sesi Gazetesi’ne birlikte geçtik. 

Hatta biliyor musunuz, birlikte kazık yedik, birlikte üzüldük, birlikte güldük. 

10 yıl gibi bir zaman, her gecesi ve her günü görüşerek geçirdiğim ikinci babam dediğim kişiydi. Vefatı beni eksiltti. 

Süleyman Ergüçlü ile birlikte, 1995 yılından 2003 yılına kadar sekiz yıl boyunca diz dize ülkemizin ilk internet gazetesi ve dünyadaki ilk Türkçe internet gazetesi olan KİMGAZET’i (Kıbrıs İletişim Merkezi Gazetesi) kurduk. 8 yıl yayın yaptık. O yıllar internet hizmetinin sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde alınabildiği yılları. Necdet İcir Hocamızın da bu konuda katkıları teşekküre şayandır. Düşünün henüz Hilmi Kansu dahi internet satmaya yeni başlamaktaydı. Ama Ergüçlü’nün vizyonu bugünleri dahi görmüştü. 

Dünyanın bir çok merkezinden haberlerimizi ve haber tercümelerimizi alan onlarca ajans, elçilik ve kurum oldu. 

Süleyman Ergüçlü bu gibi konularda öylesine vizyon sahibiydi ki gerek gazetecilik gerekse hayata dair ondan çok ama çok şey öğrendim. Yusuf, Ziya ve Hazar ise, hep onun sınırsız sevgisi ve hoşgörüsü ile büyüdüler. Allah’tan onun için rahmet diliyorum. Allah’tan onun için nur diliyorum. 

Acımız büyük. 

Sadece ben, sadece ailesi değil, ülkemiz çok kıymetli bir evladını Kara Yusuf’un oğlu Süleyman Ergüçlü’yü kaybetti. 

Kendisiyle Lefkoşa Büyük Han’da vedalaşırken, gözlerime durup biraz baktı ve ağzından bana söylediği şu son cümle sarf edildikten sonra elini sallayarak uzaklaştı. Arkasından o an biraz baktım ve yaşadığımız harika ayılları düşünüp gülümsedim. 

Dedi ki: “Hayat kısa Ferhat’ım tadını çıkar.” 

Nereden bilebilirdim ki, meğer bu bir vedalaşmaydı. Her ölüm erken ölüm ancak 69 yaş çok erken ölüm. 70 doğum gününü onsuz kutlayacağız. 25 Ağustos’da. 

Hoşçakal Süleyman ağabey, hoşçakal anı koleksiyonumun en değerli parçası. Hoşçakal gençliğimin büyük kahramanı. 

Buluşmak üzere... 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları