Kırk katır mı, kırk satır mı?
Dünyanın her tarafında, siyaseti belirleyen öge, ekonomidir.
Kuzey Kıbrıs hariç!
Burada, ekonomiyi siyaset belirliyor.
Bunun tarihsel ve güncel sebepleri var ama asıl sebep, 1974 sonrasında oluşturulan yağma sisteminin, yani sistemsizliğin düzen haline gelmesidir.
Ta baştan, en aşağıya kadar
Aslında, bu bizim keşfettiğimiz bir sistem de değildir!
Yukarıda "sadece" dediysem, devlet olduğunu iddia eden bir organizasyon olarak ilktir.
Yoksa, Malinezya yerlileri üzerinde, yaptığı bir antropolojik araştırmada, Malinowski, aynı sistemi anlatır. "Ver bana, vereyim sana"!
Prof. Oğuz Adanır da Eski Dünyaya Yeni Bir Bakış isimli üç cildlik çalışmasında, Malinowski ve Fransız düşünür Bodrierre'den esinlenerek, ayni şeflik sistemini izah eder.
Şef, tebalarına çıkar sağlar ve sağladığı çıkar karşılığında, iktidarının meşruiyetini, kabul ettirir.
Farkındaysanız, antroplojiden bahsediyorum.
Kabile düzeninden yani
Kabile'de devlet, şefin kendisidir
Bodrierre buna "Potlaç" der ve kapitalizm öncesi evrensel yöneten-yönetilen ilişkisini tarif ederken, Marx'ın yanıldığını, ayırd edici özelliğin bu "ver yeyim, ört uyuyayım" veya "sen deveyi hamuduyla ye ama bana da kemiklerini ver" ilişkisi olduğunu ileri sürer
Bizim yerli bilim insanlarımızdan Dr. Salih Egemen de doktora tezinde bu konuyu işlemiş ve bu düzenin adına o, Patronaj Sistemi demiştir.
Adına ister Potlaç, ister Patronaj deyin; bu sistem kabilelerde yaşıyordu
Çünkü hem insanların ihtiyaçları çok basitti, hem söz konusu kitle çok küçüktü, hem de her bir kabile kendi kendine yaşamaktaydı.
Bundan dolayı, şef; tebasına "verecek" şeyleri bulabiliyordu.
Hiç bir şey bulamazsanız, komşu kabileyi bir gece basar, varını yoğunu yağmalar, kadınlarını alır, çocuklarını köle yapar, paylaştırırdınız.
Ama modern zamanlarda, bunu uygulamanın, bir sınırı var
Tamam, biz de "komşu kabile"yi bastık
Malını mülkünü yağmaladık
"Şef" bunu istediği gibi dağıttı değil mi?
Nakit ihtiyacımızı da Türkiye karşıladı makul bir süre için
Ama kaynak bitti!
Çünkü bugün artık her canınız çektiğinde, "komşu kabileye" saldırıp, varlığını paylaşmanıza izin vermezler!
Maddi kaynağı bile bile karşılayan Türkiye de "Yeter" dedi
"Paylaşmak üzere benden para istemeyin!
Proje getirin, yatırım yapacaksanız yardım edeyim
Benden aldığınız parayı dağıtarak, kabile zihniyeti ile devletçilik oynamanıza izin vermiyorum!"
Zurnanın, zırt dediği yer, burasıdır
Patronaj'la, potlaçla, kabile aklıyla "devlet" olmaz
Kabile olunur
"Ver bana, vereyim sana"; otuz-kırk sene içinde "sistem" zannedildiğinden, şimdi aslında bizim politikacımız da off side'a düştü; sendikalarımız da; üzgünüm ama halkımız da
Bugüne kadar, politika diye yaptığımız şey, Rumların mallarını mı dağıtmaktı?
Mal Tazmin Komisyonu ile o bitti
Yok!
Neyi dağıtacaksınız?
Devlette işe alıp, oyunu mu almaktı insanların?
Bugün siz memur maaşlarının toplamının %70'ini toparlayabilip, her ay Türkiye'nin %30 desteğine muhtaç hale geldiniz
Yok!
O da bitti
İktidar partisine yamalanıp Kalkınma Bankası'ndan para alıp geri vermemek mi idi, bizim politika sandığımız şey?
Kalkınma Bankası'nın geri dönmesi kuşkulu kredi oranı, %95
Yok!
Eneşi
Mafiş
Finish
Asıl mesele budur
Cemil Çiçek ne isterse söylesin
Cevabını veririz ama bizim asıl sorunumuz, insanlığın 2bin sene önce terk ettiği, kabile yönetme sistemi ile devlet olmaya kalkmamızdır.
Şimdi, ya devlet olacağız ya da birilerinin kulu
Kırk katır mı?
Kırk satır mı?
Karar bizimdir
Çözüm olsa da olmasa da
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.