Liberalizm faşizm midir?
Ben hayatımın hiçbir döneminde, UK ya da "States"de yaşamadım Bildiğim İngilizce'yi de New York ya da Londra sokaklarında değil, okulda öğrendim. Hep bilinir ki bir yabancı lisanı mektepte öğrenme, bir avantaj değildir. Bir sürü ayrıntıyı, nüansları, deyimleri, terimleri ve atasözlerini, ancak o ülkenin sokaklarını arşınlayarak öğrenebilirsiniz. Dolayısıyla, sadece okulda öğrenilen ana diliniz olmayan bir dile bütünüyle hakim olmanız, mümkün değildir. Rudyard Kipling gibi Osman Türkây gibi İngilizce yazan Hintli ya da Türk; veya Mevlâna Celalettin gibi Farsça yazan bir Türk veya Amin Malouf gibi Fransızca yazan bir Arap olabilirsiniz Ben onlardan değilim Keşke Shekspear düzeyinde İngilizce yazabilsem Ama dedik ya? Bu iş ne sadece mekteple olur; ne de sadece sokakla Ve bazısında her ikisi de işe yaramayabilir.
Bütün bu anlattıklarımdan ve belki de daha fazlasından dolayı, benim İngilizcem de bazen sadece okuduğumu anlamaya; kendi dilimde anlattıklarımı, o dilde de söyleyebilmeye yeter; ama meselâ felsefi metinlerde anlamakta değil, yazmakta, çok zorlanırım.
Ve bundan sebep, kırmızı biber kurusu dizmekten, lahana turşusu yapmaya; gömlekten zerdali lekesini temizlemekten, lagos balığını yağda kavurmaya kadar her açılan konuda, " İngiltere'de" ya da "Bizim ondaaa" diye başlayan tiradlar söyleyemem Bilmem Bulunmadım
Ama okurum Bazan doymam, Türkçe tercümesini zaten okuduğum kitabın İngilizcesi'ni de getirtir, onu da okurum Bu konudaki en son örneğim, Niyazi Berkes hoca'nın The Development of the Secularizm in Turkey'sidir Türkiye'de Çağdalaşmanın Tarihi isimli Türkçe nüshayı bin defa okuduktan sonra, doymadım; İngilizce orjinaline de bakmak istedim Bunun bir de tersi örnekler vardır Örnek vermek gerekirse, Jonah Goldberg'in "Liberal Fascism- From Mussolini to Hillary Clinton"u aklıma geldi son günlerde Önce internetten e book'unu indirip, İngilizce okumuştum; yetmedi Türkçe çeviriyi de İstanbul'dan getirtip, ona da daldıydım ki kalbim vurdu, tercümeyi okumayı bitiremedim. Yalnız daha başlıkta çarpıtma yapıldığı için, (Hillary'den hiç bahsolunmayıp, " solun" deniyor, "gizli tarihi!" Bu konuda beş ayrı yazı yazılabilir Şimdilik kalsın.) baştan itibaren çok değer vermediğim Türkçe tercümeyi daha bitirmedim, kalbim izin vermedi İngilizce orjinali bildiğim için, büyük bir kayıp olarak ele almadım, henüz Jonah Goldberg, New York Times gazetesi yazarlarından Liberal Faşizm de Amerika'da best seller olmuş İngiltere'de ne kadar okunduğunu bilmem Ama "states"de okunma durumu muhteşem Diyor ki (mealen tabii):
" Bu liberalizm denilen düşünce, 1930'larda ABD'de çok güncel olduğu zaman; en meşhur liberal yazarların hepsi de Mussolini hayranı idiler. Japonlar gelip Pearl Harbour'u bombalamasa idi, bizim Demokratlar, belki de İtalya'yı desteklemeye devam edeceklerdi. O günden bugüne gelip geçen bütün liberal başkanlarımızda da ayni faşist davranış biçimini buluruz. En son örneği de daha başkan olmamış ama olması kuvvetle muhtemel, Hillary Clinton'dur Bunların özelliği, kendi kendilerini en ileri düşüncelerin merkezi ve sözcüsü ilan etmeleri ve her yargılamaya kalkanı da gerici, ot kafalı, 'egg head' ilan ederek, kendi düşünceleri etrafında entelektüel bir terör alanı yaratıp; her bir düşüncelerini, eleştirisiz bütün topluma dayatmaya kalkmalarıdır." Eleştirilemezler, çünkü kendileri en ileri ve en değerli düşüncelerin cisimleşmiş,tanrısal temsilcileridir
Vallahi bunu ne Hitler yapabildiydi bu ustalıkta, ne Mussolini ne de Stalin Onlar da aynı tanrısal gücün sözcüsü olduklarını ileri sürer, ama hiç değilse karşı çıkanı vururlardı Ölmüş babasına sövmeden önce
"Liberaliz ile çıplak faşizm arasındaki fark, eleştiri karşısındaki tavırda ortaya çıkar" diyor, günahı boynuna
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.