Sabun virüsü öldürür mü?

Yayın Tarihi: 15/02/21 11:40
okuma süresi: 5 dak.

Hem elli defa televizyonlarda söyledik hem de yazılarımızda defalarca belirttik ki el yıkamak ve kolonya dökünmek sizi kurtarmaz! Trump ayvazı da kurtarır sandığından sabun suyu için, dediydi.

Ama herhalde herkesin de bizi okuyup dinlemek gibi bir zorunluluğu yok! Demek ki Gobbels’in teorisindeki gibi, ne kadar çok söylerseniz, o kadar iyi olacak! Sosyal medyadan bir arkadaş bana gene bunu sordu:

“Madem bir elimizi yıkamakla bu def oluyor, bunca tedavi neden bu virüsü öldüremiyor? Mutasyondan mı?”

Tek tek ele almak lâzım:

Önce enfeksiyon nasıl bulaşır?

Bu virüs asıl olarak Damlacık Enfeksiyonu dediğimiz yoldan bulaşır. %90... %10 da (daha da azdır ama) hasta birinin damlacıklarıyla bulaşmış yüzeylerden temas yoluyla bulaşabilir. Normalde virüs, damlacığın içinde 10-15 dakika yaşar ve ölür. Ama eğer sporları da varsa, birkaç saat yaşar... Bu esnada o damlacık, havada asılı durduğu yerde kalmaz, çöker ve bir yüzeyi kirletirse (cam, çelik v.b.) o yüzeye dokunan biri daha sonra kendi vücut mukozalarına dokununca, oradan da geçebilir. Elinizi yıkayarak ya da kolonya dökünerek, sadece bu ihtimalin önüne geçebilirsiniz. Zaten canlı hücre içinde olmadığından, ölmeye bahane arayan virüs, akar su, sabun ve hele alkole dayanamaz. Kirli bir ortama dokunmuşsanız, bu önlem sizi korur.

Asıl bulaşma yolu, solunum yoludur. Onun için, maske ve mesafe önemlidir. Çünkü konuşurken çıkan damlacıklar, 1.5-2 metre öteye giderler. Hapşırmak öksürmekle daha da öteye…  Maskenizi takıp, en az 1.5 de ötede duracaksınız, herkesten... İki taraf da maskeli olduğu halde, kapalı ortamda 4 saat temas şartlarında da bunun bulaştığı, görüldü.Yani, temasın süresi de önemlidir! Onun için “okulları açmayın” diye ortalığı sallayıp, Gönyelili bakanımızı üzdük. Bir çocuk, bütün sınıfı hasta eder.Onlar da evlerini…

Gelelim “sabunun öldürdüğü beytambalı ilaç neden zor öldürür?” sorusuna... Virüs bir canlı hücrenin içinde olmazsa zaten yaşayamaz. Sabuna da ihtiyaç yok o anlamda... (Bu ellerinizi yıkamayın demek değildir ha!) İnsana bulaşınca da hücrelerin içine girer... Bakteri öyle değildir. Hücrelerarası boşluktadır. Onun için antibiotik onu öldürür ama buna etki edemez. Onun için hem mRNA aşısının esası hücreye girişini önlemektir ve hem de üzerinde çalışılan virüs ilaçları onu amaçlamaktadırlar. O bakımdan sabun suyu, koku, alkol ya da kolonya, hücrenin içine girmiyor ki bunu öldürsün! Zaten girse, hücreyi yani sizi de öldürür.

Ve mutasyon! Mutasyon her virüsün her salgında gösterdiği bir kendini savunma mekanizmasıdır. Yani bu virüse ait bir özellik değildir. Yaşayabilmek için sürekli kendini değiştirir ki vücutta üretilen antikorlardan korunur. Şu anda biliniyor ki inaktive parçacık aşıları, mutantlara karşı da etkilidir. (sinovac) mRNA aşıları henüz çalışılıyor, belli değil. Fakat, bu demek değildir ki ya biri ya da öteki  %100 korur... O da henüz çalışılıyor. Oxford Üniversitesi, kendi geliştirdiği aşının 15-17 yaş grubundaki etkilerini, daha yeni araştırmaya başladı! Çocukları da aşılayalım mı, aşılamayalım mı? Henüz bilinmiyor… Tıbbın ulaştığı sonuçlara varıldıkça yayınlanıyor. Biz de öğrendiğimizi, paylaşıyoruz.

Çünkü bu zaten kendisi yeni mutant bir virüs... Başlangıçta hiç bilinmiyordu. 1 yıl içinde üretilen bilgi, henüz yeterli değil. O bakımdan, kurallara uyup, izole yaşayıp, aşı da olarak, bilimi dinleyerek, bekleyeceğiz…

Efendim, “ekonomi ne olacak”? Bu soruyu sağlığın önüne koyan İtalya’ya bakın, Birleşik Krallık, ABD ve Brezilya’ya bakın… Ölülerini koyacak mezar bulamıyorlar ama ekonomi asıl şimdi battı… Yirmi gün izolasyon ve aşıyla kontrol altına alabileceğiniz bir salgını, felâket haline getirirseniz, yüz binlerce ölü arasında, turizm, bankacılık, ticaret, eğlence, eğitim sektörü kalır mı sanıyorsunuz? Asıl o zaman batar…

“Hastane kapasitemiz doldu! Yeni hasta sayısı artarsa yatıracak yatağımız da yoktur, bakacak personelimiz de!” diye tespit yapan bilimsel kurulda değil suç! Yarın size “yatağımız yok, git evde öl” derse biri İngiltere’de, İsveç’te Hollanda’da denildiği gibi, Salgın Hastalıklar üst Kurulu’na teşekkür mü edeceksiniz?


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Doç. Dr. N. BERATLI yazıları