BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

KKTC'de Tayvan-Kosova modeli: Yeni bir çözüm arayışı mı?

Yayın Tarihi: 22/03/24 07:00
okuma süresi: 13 dak.

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Ülke içerisinde bir taraftan hiçbir şey olmamış gibi pembe tablolar çizilmeye devam ediyor, diğer taraftan "batıyoruz!" vurgusu ile ekonomik çöküş gazetelerde manşet yapılıyor, vatandaşın borç yükü artıyor, uyuşturucu çeşitliliği ve kullanımı yaygınlaşıyor, polisiye olayları ile siyasetin içerisindeki sahtekarlıklar ve rüşvetler derinleşiyor...

İç sorunlar, ihmal edildikçe büyümeye ve toplumun temelini zayıflatmaya devam ediyor...

Ülkesel olumsuzluklar, toplumun güvenliğini ve istikrarını tehdit eder noktaya geliyor...

KKTC'ye öğrenci gönderen Afrika ülkeleri dahi, KKTC'deki üniversiteleri akredite listesinden çıkarmaya başladığı iddiaları, ortada dolaşıyor...

Bir diğer taraftan da ülke dışında, KKTC'yi ilgilendiren önemli yabancı siyasi gelişmeler yaşanıyor, yeni yabancı siyasi gündemler oluşturulmaya çalışılıyor...

Peki Kıbrıs müzakereleri, yeniden başlayabilecek mi?

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in kişisel temsilcisi, 1963 doğumlu ve bir dönem de dışişleri bakanlığı da yapmış olan Kolombiyalı siyasetçi María Ángela Holguín Cuéllar, müzakereleri başlatma konusunda, başarılı olabilecek mi?

Aslında bir gerçek var ki, tarafların müzakere masasına dönmeleri için, çok boyutlu çalışmalara her yönden devam ediliyor...

Çözümden önce yakınlaşma modelleri revize edilmeye, günün şartlarına uyarlanmaya çalışılıyor...

Bunların içerisinde en fazla öne çıkarılan konulardan biri de yeni revize edilen, çözüm öncesi "Tayvan-Kosova Modeli"nin adaya uyarlanması konusudur ki, yabancı kaynaklara göre üzerinde en fazla çalışılan konu olduğu da iddia ediliyor...

Tayvan veya Kosova tipi bir model ile, uluslararası ilişkilerde KKTC'nin bir açılım sağlayabileceği de önemli bir gerçekliktir aslında...

Şimdi sorulması gereken, içte yaşanan sorunlar kontrolden çıkmışken, KKTC tarafı bu dış konulara yeterince odaklanarak, çalışma ve hazırlıklar yapabiliyor mu sizce?

KKTC'de Tayvan-Kosova modeli; yeni bir çözüm arayışı olabilir mi?

Taraf olarak, bu konulara yeterince kafa yoruluyor mu? 

Türk tarafının iki devletlik talebi, egemen eşitliğe Tayvan-Kosova modeli ile dönüşebilir mi? Veya dönüştürülebilir mi?

KKTC kanadındaki bu yöndeki irade ne durumda?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bu konulara nasıl bakıyor?

Aslında biliyor musunuz, siyasetteki gerçek başarı, farklılıkları bir kenara bırakarak, ortak noktalarda buluşabilme yeteneğinden geçiyor...

Ortak noktalar bulunmadan önce, farklılıkları anlamak ve kabul etmek de açılım sağlayacaktır...

Siyasette ilerlemek için farklılıkları değil, ortak noktaları vurgulamak artık, daha önemli olduğunun farkındalıkları, ortaya şimdi daha fazla çıkmaya ve/veya çıkarılmaya başlıyor.

Kıbrıs sorununda yaratıcı fikirlere ve denenmesi gereken tezlere şimdi, çok daha fazla ihtiyaç vardır...

İki devletlilikten, egemen eşitliğe farklı modeller altında rıza göstermek gibi...

Peki buna Güney Kıbrıs Rum Yönetimi rıza gösteriyor mu?

Bu konunun altı yeterince dolduruluyor mu?

Ortak noktalar, çatışmanın değil, çözümün anahtarı haline getirilmesi gerekiyor...

Hatırlanmalıdır ki, siyasette ortak noktalar, farklı seslerin harmonisiyle yaratılır...

Aslında harmoniler de ortaya, yavaş yavaş çıkmaya başlıyor...

Peki KKTC buna, ne kadar hazır sizce?

Biz halen daha bu ülkede, sahte diplomalarla, yolsuzluklarla ve sahtekarlıklarla meşgulüz...

Peki ya Kıbrıs sorunu, dondurucudan çıkarılabilecek mi?

Ülke yöneticileri, bu konulara yeterince odaklanıyorlar mı?

Kıbrıs sorununda gerçekten taraf olarak, biz ne istiyoruz?

Bir gerçeklik daha vardır ki o da, taraf olmadan önce ne olduğunuzu bilmeniz; sonra da ne olduğunuza bakmanızdır...

Taraf olmak, bazen kolay olmayabilir, ancak doğru olanı yapmak için de cesaret gereklidir...

Başarının anahtarı, ne istediğini bilmekte yatar...

Peki gerçekten biz birey olarak, toplum olarak, ülke olarak ne istiyoruz?

Hayatta başarılı olmanın sırrı, ne istediğini bilip, ona odaklanmaktır...

Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs sorununa, yeterince odaklanabiliyor mudur sizce?

KKTC'de, Tayvan-Kosova modeli: yeni bir çözüm arayışı gerçekten olabilir mi?

Uluslararası ilişkilerde, çatışma bölgelerinde, barış ve istikrarın sağlanması için farklı yaklaşımların gündeme gelmesi oldukça yaygındır... Son günlerde, KKTC için, Tayvan-Kosova modelinin tartışıldığına, yabancı kaynaklardan sıkça tanık oluyoruz. Bu model, uzun süredir tanınmamış veya kısmen tanınmış devletlerin, uluslararası arenada daha fazla bağımsızlık ve tanınma arayışlarına da işaret ediyor. Ancak, KKTC'nin bu modele yönelmesi, bölgede yeni bir çözüm arayışını mı temsil ediyor, yoksa daha karmaşık bir durumu mu öngörüyor, bu sorunun cevabını aramak, buna kafa yormak şimdi, çok daha fazla önemli hale geliyor...

Arka plandan dışarıdan baktığımızda KKTC, Kıbrıs adasının kuzeyinde bulunan ve sadece Türkiye tarafından tanınan bir devlettir. Uluslararası alanda tanınmamıştır ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenliğini kabul etmeyen bir konumdadır. KKTC'nin statüsü, Kıbrıs sorununun karmaşıklığını yansıtan bir konudur ve uluslararası toplumların, uzun süredir çözüm arayışı içinde olduğu bir meseledir.

Ancak yabancı kaynaklarda, Tayvan ve Kosova, KKTC için bir kılavuz olabileceği iddiaları şimdi daha yüksek sesle konuşulmaya başlanmıştır. Tayvan, Çin Halk Cumhuriyeti tarafından tanınmayan ve bağımsız bir devlet olarak görünmeyen bir bölgedir. Ancak, Tayvan, kendi uluslararası ilişkilerini yürüten, ekonomik ve siyasi açıdan gelişmiş bir mevcudiyet olarak, varlığını sürdürmektedir. Kosova ise Sırbistan'dan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiş, ancak halen Sırbistan'ın ve birçok ülkenin tanımadığı bir devlettir. Her iki durum da KKTC için bir ilham kaynağı olarak görülebileceği, şimdi daha fazla dile getiriliyor...

Peki bu konu, yeni bir çözüm arayışı mı?

KKTC'nin Tayvan-Kosova modeline yönelmesi, bazıları için revize edilen yeni bir çözüm arayışını temsil ediyor... Bu model, KKTC'nin uluslararası alanda daha aktif bir rol almasını, ekonomik ilişkilerini güçlendirmesini ve kendi kaderini daha fazla kontrol etmesini sağlayabilir. Ayrıca, bu model KKTC'nin tanınma ve uluslararası alandaki meşruiyetini de artırabilir...

Ancak, bu modelin KKTC için yeni bir çözüm getirip getirmeyeceği de iyice değerlendirilip, tartışılmalıdır.

Hatırlanmalıdır ki bir sorun, onun çözümüne odaklandığınız kadar önemlidir...

Bilinmelidir ki, tekrardan revize edilerek gündeme gelen Tayvan-Kosova modeli, uluslararası alanda izole edilmiş bir durumu kabul etmeyi de gerektirebilir ve KKTC'nin mevcut durumunu daha da zorlaştırabilir. Ayrıca, Kıbrıs sorunu oldukça karmaşık ve duygusal bir geçmişe sahiptir ve herhangi bir çözümün taraflar arasında geniş çapta kabul görmesi de gerekmektedir...

Anlayacağınız, iddia edildiği gibi KKTC'de Tayvan-Kosova modeli revize edilerek gündeme getirilmişse, sorulması gereken; bu durum yeni bir çözüm arayışını mı temsil ediyor, yoksa mevcut durumu daha da karmaşık hale mi getiriyor? Bu model, KKTC'nin uluslararası alanda daha etkili bir rol almasını sağlayabilirken, aynı zamanda KKTC'nin mevcut durumunu daha da belirsiz hale getirebilir... Bu nedenle, KKTC'nin bu modele yönelmesi dikkatlice değerlendirilmeli ve Kıbrıs sorununun karmaşıklığı da dikkate alınarak ilerleme sağlanmalıdır...

Hatırlanmalıdır ki, bir sorunu çözmek için, ona var gücünüzle odaklanmanız gerekiyor...

Sorunlar, onları çözmek için bakıldığında fırsatlara dönüşebilirler...

Çözüm, sorunun içindedir. Odaklanmadan bulunamaz...

Her sorun, içinde bir çözümü barındırır; önemli olan doğru bakış açısını bulmaktır...

Ülke olarak sorunlara gömülmek yerine, onları çözmek için kazmayı artık, tercih etmeliyiz...

Peki ülke olarak Kıbrıs sorununa yeterince odaklanılıyor mu sizce?

Ülke liderleri ve ülke yöneticileri bu konulara yeterince odaklanıyorlar mı sizce?

Odaklanma sorunu, dikkat dağınıklığına neden olmuyor mu sizce?

Anlayacağınız taraflar arasında Kıbrıs sorununda çok ciddi odaklanma zorluğu ve dikkat dağınıklıklarının olduğudur...

Kıbrıs meselesinde, taraflar arasında odaklanma ve dikkat eksikliği sorunu giderilmeden, ilerleme elde etmek oldukça güç görünüyor...

Kıbrıs meselesi aslında, odaklanma ve dikkat eksikliği sorunudur...

Taraflar, Kıbrıs sorununda, sürekli olarak odaklanma ve dikkat eksikliği yaşıyor...

Bu konu, taraflar arasında en büyük engellerden biridir...

Uluslararası toplumların, ilerleme adına, çok boyutlu çabalarından önce adada tarafların, Kıbrıs sorununa yeterince odaklanmaları sağlanmalıydı...

Kıbrıs meselesindeki odaklanma ve dikkat eksikliği sorunu, sadece tarafların siyasi liderleri arasında değil, aynı zamanda adadaki toplumların geniş kesimlerinde de görülmektedir... Toplumun farklı kesimlerinin çıkarları, beklentileri ve endişeleri, çözüm sürecinin odaklanmasını zorlaştırmaktadır. Bu durum, müzakere sürecinin tükenmesine ve çözüme yönelik umutların azalmasına neden olmaktadır.

Kıbrıs meselesinde ilerleme sağlamak için, tarafların odaklanma ve dikkat eksikliği sorununu acilen çözmeleri gerekiyor... Bunlar, tarafların müzakerelerdeki önceliklerini belirlemelerini, önemli konulara odaklanmalarını ve çözüm için somut adımlar atmalarını sağlayacaktır... Uluslararası toplumların, taraflara destek olması ve çözüm sürecinin ilerlemesini yardımcı olmaları için, öncelikle bu yönde çabalar ortaya konmalıdır...

Kıbrıs meselesi, çok uzun yıllardır devam eden bir sorundur ve çözümü için tarafların kararlılıkla çalışması gerekmektedir. Ancak, bu süreçte odaklanma ve dikkat eksikliği sorununun öncelikle çözülmesi, diğer atılacak adımların, yaklaşımların ve modellerin başarı şansını artıracaktır.

Çözüm aramak için önce, Kıbrıs meselesine odaklanmanın önemini kavramak gerekiyor...

Sorunlarla dolu bir yolda ilerlerken, odaklanmak pusulanız olmalıdır...

Başarı, odaklanma ve kararlılıkla doğar; dikkat dağınıklığı ise başarının en büyük düşmanıdır...

Sorunlar, varoluşumuzun bir parçasıdır, ama onları aşmak için odaklanmak gerekiyor...

Kıbrıs meselesi: Odaklanma ve dikkat eksikliği sorunudur...

Bunlar aşılmadan, KKTC'de herhangi bir model, yeni bir çözüm arayışı asla olmayacaktır...

Taraflar sorunlar arasında kaybolmaya hep devam ediyor...

Yönünü kaybedenler, çözümsüzlükte kaybolanlar gibi sürekli, dönüp dönüp ayni noktaya geliyor, kısır döngüler yaşanmaya hep devam ediyor...

Dağınık düşünceler, çözümsüzlüğü büyütüyor...

Sorunlar kaotik bir karmaşaya dönüşüyor...

Dikkat eksikliği, kapıları kilitleyen zincirler haline dönüşüyor ve/veya dönüştürülüyor...

Çözümleri bulmak için sorunlara değil, çözüme odaklanmayı da öğrenmeliyiz...

Kıbrıs sorununda ilerleme için, sabit fikirlilikten kurtulup, tarafların istek göstermesi de gerekiyor... İstek, değişim ve ilerleme için güçlü bir itici güç olduğu artık daha fazla farkına varılmalıdır...

Anlayacağınız bu aşamadan sonra, sabit fikirlilikle sınırları belirlenmiş zihinlerle Kıbrıs sorununda ilerleme asla mümkün değildir... İstekli ve esnek olunmalı, çünkü sorunlara yeni açılım yolları bulmak için, daha açık zihinlere günümüzde çok daha fazla ihtiyaç vardır...

 Hatırlanmalı ve hatırlatılmalıdır ki Kıbrıs meselesi: Odaklanma ve dikkat eksikliği sorunudur... Taraflar bu gerçeği hatırlayıp üzerinde çalışmadıkları sürece, ilerleme sağlanamayacaktır...

 Odaklanmak, sabit fikirlerden kurtulmanın anahtarıdır; çünkü istek, engelleri aşmanın en güçlü motivasyonudur...

 Peki sizce bu istek ve odaklanma, Kıbrıs meselesinde, herhangi bir modeli yaratacak kadar güçlü müdür?

 Mert MAPOLAR, C.Ht.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.