Varlığımızı sürdürmemizin Temel koşulları

Yayın Tarihi: 30/11/14 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kıbrıs Türk halkı olarak, adadaki varlığımızı kendi kimliğimizle sürdürebilmemiz, iki temel koşula bağlıdır.

Bunlardan birincisi,Anavatanın fiili koruması altında olmamız, yani adada mutlaka caydırıcı bir güç olarak Türk askeri bulunmasıdır.

Bir çözüm sağlanmasından sonra bile, Türk ordusunun adadan tamamen ayrılması durumunda, Rumlar adanın tümünü egemenlikleri altına almaya teşebbüs edecekler.1963'de olduğu gibi Kıbrıs Türk halkı yeniden mağdur duruma düşecek.Üstelik müdahale hakkı olsa bile, bu kez anavatan da, Avrupa Birliği üyesi olan bir ülkeye askeri müdahale yaparak haklarımızın gasp edilmesini önleyemeyecek.Birleşmiş Milletler ile Avrupa Birliği ise, yine mağdur olmamızı dikkate almayacak ve Rumları destekleyecek.

İkinci koşul ise; kökümüzden kopmamamız, yani atalarımızın Anavatandan geldiğini unutmamamız ve ulusal kimliğimize, dinimize, dilimize sahip çıkmamız ve anavatanla ilişkilerimizi sürdürmemizdir.

İşte bu nedenle, Rum – emperyalist güçler ile onların güdümündeki içimizdeki kişiler, halen ordumuzun adadan ayrılması ve halkımızın da ulusal kimliğinden koparılarak Kıbrıslılık kimliğini benimsemesi için, çok profesyonelce ve yoğun kampanyalar yürütülmektedirler.

Bilindiği gibi, 1878'de adanın İngilizlerin eline geçmesinden sonra, anavatan çok ciddi sorunlarla uğraştığı için,buradaki Türk nüfusla ilgilenemedi.

Kıbrıs'ın İngiliz'lerin müstemlekesi olduğu dönemde de, Türklere eğitim ve din hizmetleri yeterli düzeyde verilmiyordu.

Bunun sonucunda şehir merkezlerinden uzak ve dağlık bölgelerde yaşayan Türk köylerine din adamı atanamadığı için, cenazeler papazlar tarafından kaldırılıyordu. Böylece zamanla buradaki Türkler Rumlaştırılmıştı.Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde görev yaptığım bazı köylerde çiftçilerin arazi tapularında, geçmişte soyadı yerine kullanılan baba isimlerinin Türk ismi olduğunu gördüğüm zaman hayret etmiştim.

1950'li yıllara kadar tüm adada, (Lefkoşa'da) bir Türk lisesi vardı. Bu nedenle, sadece mali durumu iyi olanlar çocuklarını Lefkoşa'daki Türk Lisesinde okutabiliyordu.Ayrıca yine zengin kişiler, çocuklarını İskeledeki Amerikan Okulu ile Lefkoşa'daki İngiliz okulunda okutuyordu.

Maddi gücü zayıf olan Türk aileler de,çocuklarını kazalarda bulunan Terra Santa ve Mağusa'da Şagalli, Leymosun'da da Madam gibi özel Rum okullarında okutuyordu.

İşte bu nedenle,1950'li yıllarda, Lise mezunları, parmakla sayılacak kadar azdı.Bütün adada sadece birkaç Türk doktor, mühendis ve lise öğretmeni vardı.

Öte yandan Yunanistan, 1800'lü yıllarda burada yaşayan Hristiyan halka sahip çıktı.Gönderdiği misyonerler ile, Yunanlılığı tartışmalı olan Rumların, Yunanlılığı kabullenmesini, Yunanistan ile birleşme idealini benimsemesini,örgütlenmesini ve milli duygularının güçlenmesini sağlamıştır.

Rumların adaya sahip çıkma mücadelesi başlatmaları karşısında, Türk halkı da örgütlenmiş, dirayetli ve basiretli liderlerinin fedakarca gayretleri sonucu, halkımızın kökünden koparılması süreci durdurulmuş ve Anavatanın bizimle ilgilenmesi, bize yardım etmesi sağlanmıştır.

1955'li yıllarda Anavatan, Kıbrıs'ın tüm kazalarında orta okul ve Lise açılmasına yardımcı olmuş ve çok değerli öğretmenler göndermişti.Bu dönemde ülkemiz okullarında görev yapan öğretmenler gerçekten çok başarılı ve kaliteli idi.Halkımız tarafından da çok sevilirdiler,onlar da ayrıldıktan sonra yaşamlarının sonuna kadar bizimle ilgilendiler.

1956 yılından sonra Anavatan, Liselerden mezun olan tüm Kıbrıs 'lı Türklere istediği Üniversitede, üstelik çoğu zaman da burslu olarak öğrenim görme olanağı sağlamıştı.

Kısaca belirtmek gerekirse, varlığımızı sürdürebilmemiz için, geçmişte yaşananları, İngiliz yönetimi ve ortaklık Cumhuriyet dönemindeki durumu ve bu günlere nasıl, ne kadar zorluklarla ve sıkıntılar çekerek geldiğimizin bilincinde hareket etmeliyiz.

Aksi halde, Türk ordusu ülkemizden ayrılırsa ve sözde Kıbrıslılık kimliği altında, birleşik yönetimde daha mutlu yaşayacağımızı düşünerek, kendi kendimizi yönetme olanağını elimizden kaçırırsak, değişmeyen hedefi, adanın tümünü ele geçirmek olan Rumların yanında ikinci sınıf ve horlanan bir azınlık durumuna düşürüleceğiz.

İşte bu nedenle silkinip kendimize gelmemiz, Rum çoğunluğun bizimle samimi olarak işbirliği içinde ve ortak yönetim kurmak niyetinde olmadığını anlamamız, onlarla birleşmek için boş yere arkalarından koşmaktan ve yalvarmaktan vazgeçmemiz ve İsle of Man adası, Korsika, Sicilya, Sardunya örneklerinde olduğu gibi, bizim de Anavatanın koruması altında ayrı otonom bir varlık olarak dünyadaki yerimizi almamızı sağlayacak çözüm modeli üzerinde durmamız gerekmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.