Doğayı kirletenlere bedeli ödettirilmeli

Bütün dünyayı tehdit etmeye başlayan, doğal sorunlar, artık hemen hemen her yerde ciddiyetle ele alınmağa ve geleceğin kurtarılması için önlemler alınmağa başlanmıştır.Özellikle kalkınmış ülkelerde, çevreyi kirleten, doğada tahribata sebep olan kişilere mutlaka yaptıkları zararın bedeli ödettirilmektedir.

Özellikle son yıllarda, küresel ısınmanın olumsuzluklarının somut bir şekilde görülmesinden sonra, artık uluslar arası, ulusal ve yerel düzeyde ciddi önlemler alınmağa başlanmıştır.Halen bir çok ülkede,doğal varlıkların korunması için alınan ciddi önlemler ve yapılan yasal düzenlemeler yanında, sanayi kuruluşlarının havaya verebileceği azami karbon dioksit miktarları belirlenmekte ve bir sonraki yılda bu miktarın aşağılara çekilmesi programlanmaktadır.Bunun yanında, arabalardan kaynaklanan karbondioksit salınımının azaltılması için de, araç sahiplerinden karbon dioksit vergisi alınmağa başlanmıştır.Bu çerçevede, motor gücü büyüdükçe daha fazla karbon dioksit çıkaran araçlar için daha fazla vergi alınmaktadır.

Ülkemizde doğa duyarlılığının geçmişe göre oldukça artması nedeni ile, bir çok vatandaşımız; doğa katliamı, doğal varlıklara saldırılması ve çevrenin kirletilmesine karşı, hissedilir düzeyde tepki göstermektedir. Ancak devlet konuya gereken önemi bir türlü vermediğinden, zarar yapanlara hiçbir bedel ödettirilmemekte ve daima zarar ,yapan yanına kar kalmaktadır.

Resmi kayıtlara göre bugüne dek yarım milyona yakın zeytin ve harup ağacının katledilmesine karşın, şimdiye kadar sadece birkaç kişi hakkında yasal işlem yapılmıştır. Derelerin korunması yasasına karşın, bir çok dere yatağına müdahale edilmiş ve edilmektedir. Kırsal alanlara, boş arsalara, makiliklere, ormanlara ve tarım arazilerine büyük bir pervasızlıkla moloz, çöp veya beton artığı dökülmektedir.Yürürlükteki yasalara rağmen yollarda,arızalı olduğu için aşırı miktarda eksoz gazı veren arabalar seyretmektedir. Yapılaşma uğruna makiliklerin katledilmesine, denize sıfır arsalara konut yapılmasına göz yumulmakta.

Bir yandan AB'li olduğumuzu ve hedefimizin AB normlarına ulaşmak olduğunu ileri sürerken, öte yandan şark tipi yönetim anlayışını ısrarla sürdürmekte hiçbir sakınca görülmemektedir. Yasal düzenlemeler de hiçbir şeyi değiştirmiyor.Çünkü yasalar, genellikle kağıt üzerinde kalıyor.En basit bir sigara yasağına devlet dairelerinde, hatta mahkeme ve hastanelerde bile uyulması sağlanmamaktadır.

Küçük ülkemizin doğa ve çevre ile ilgili tüm sorunlarının sürekli olarak ortaya konulmasına karşın, çözüm için devlet düzeyinde ve ciddi çalışma yapıldığı görülmemekte, populizm, haksızların korunması,yasaları çiğneyenlere göz yumulması alışkanlığı maalesef terk edilmemekte.

Oysa doğa ile ilgili sorunların çözümlenebilmesi öncelikle,yürürlükteki yasaların ciddiyetle uygulanması, zarar yapana, yaptığı tahribatın ödettirilmesi gerekir.Ayrıca, doğanın korunması ve kirletilmemesi için, herkesin yaptığı iş veya faaliyetler sonucu veya özel ihtiyaçlarında kullandığı araç gereçlerden, çevreye verdiği kirlilik oranında bir bedel ödemesinin yolu bulunmalı.

Aksi halde daha uzun yıllar hep çevre sorunlarının sarmalında perişan olmağa devam edeceğiz