Gençlerin aldatılması ve asimilasyon masalı

Yayın Tarihi: 07/08/16 10:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Bize ait değerleri korumak, gelenek ,görenek ve yerel değerlerimize sahip çıkmak, normalde takdir edilen bir tutumdur. Ancak bazı kişilerin bilerek veya bilmeyerek, sapla samanı karıştırdığını görüyoruz.

Her şeyden önce atalarımızın Anadolu'dan geldiği, orada yaşayan halkın bir parçası olduğumuz biliniyor. Bu nedenle de Türkiye tarafından asimile edilmek istenildiğimiz söylemleri, dayanaksız ve kötü niyetlidir. Bu söylemlerle gençleri aldatan ve anavatana karşı kışkırtanları tarih, hak ettiği hanesine kaydedecektir.

Ayrıca, kimliğimiz ile kültürümüz gibi değerleregerçekten duyarlı olanların, inandırıcı ve samimi davranmaları ve tutarlı olmaları gerekir.

Toplumlararası görüşmelerde egemenliğimizden vazgeçilmesi ve toprakta ilk söz hakkının eski mal sahiplerine tanınması ödünü nedeniyle, olası çözümden sonra kuzeyde Rumların etkin duruma getirilmesine tepki göstermeyenlerin, varlığımızı sürdürmemizi sağlayan anavatana karşı sözde egemenliğimize sahip çıkılması istemi ile eylem yapması çelişkili bir tutum olması yanında çok da komiktir .

Helegençlerimize hizmet etmek amacı ile Koordinasyon ofisi açılmasını, asimilasyon saçmalığı ile engellemeye çalışanların, öte yandan bize dostça davranmayan AB'nin KKTC'de koordinasyon ofisi açmasına, gençlerimizin güneydeki kamplarda ve AB tarafından düzenlenen etkinliklerde beyinlerinin yıkanmasına tepki göstermemesi, iyi niyetle bağdaştırılamaz.

Aslında atalarımız Anadolu'dan geldiğine göre, doğru olan, benliğimize ulusal kimliğimize Türklüğümüze ve dilimize sahip çıkmamızdır.

Ayrıca dünyada bir Kıbrıs milleti veya Kıbrıs Türk dili bulunmadığına göre, gerçek anlamda asimilasyon tehdidi; lisanımıza yabancı sözcüklerin bulaşması ve yabancı geleneklerin etkisi altına sokulmamız, kimliksizleştirilmemiz ve böylece kolayca Kıbrıslılık kimliği altında Rum çoğunluk içinde eritilmemizdir.

Bu nedenle kendi özüne sahip çıktığı iddiasında olan ve bu konuda duyarlılık taslayanların, öncelikle özbenliklerine yani Türklüklerine sahip çıkmaları gerekir.Aksi halde büyük bir tutarsızlık içinde olurlar.

Eğer amaç kasıtlı olarak Kıbrıs Türk halkını, tutunduğu tek dal olan Anavatandan koparmak ve Rum'un insafına kalmasını sağlamak değilse, yapılanların hiç olmazsa tehlikelivefasızlık ve ayıp olduğu bilinmeli.

Yakın geçmişte Wasington'da yapılan bir toplantıda ABD'nin Kıbrıs Rum kesimindeki elçisi Frank Urbancic'in 'Türkiye adadaki Türklerle yakın ilişki içinde, ancak Kıbrıslı Türklerin çoğu kendini Türk hissetmiyor' gibi sözler sarfetmesi,içimizdeki yolunu şaşırtmışların çatlak seslerinin dıştan nasıl değerlendirildiğini göstermesi bakımından çok önemlidir.

Geçmişteki acıları yaşamayan ve öğrenmeyenler,Kıbrıs Türk halkının nereden ve nasıl bugünlere gelindiğini bilmiyor. Bilmedikleri için de, hem içinde bulunduğumuz koşulların değerini takdir edemiyor hem de bu günlere gelmemizi sağlayan anavatana minnettar olacakları yerde,yabancıları sevindirecek şekilde hareket etmeyi marifet zannediyor.

Ancak, sırf çözüm saplantısı nedeniyle KKTC'nin yıkılması ve Rum'ların istediği şekilde bir anlaşma yapılması durumunda,esaret altına girmemiz yanında,ekonomik bakımdan da rahatlamayacağımız da bilinmelidir.1960 cumhuriyet dönemindeki ekonomik durumumuzun,ne kadar kötü olduğu ve Rumlara bağımlı olduğumuz unutulmamalı.

Bu nedenle, Türk halkının çıkarlarını önemseyen herkes artık, kötü niyetli kişilerin Kıbrıslılık kavramı arkasına saklanarak, gençleri aldatmasına izin vermemeli.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.