Güvenli bir gelecek için geçmişi unutmamalıyız

Yayın Tarihi: 24/08/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Kıbrıs Türk halı olarak anavatan sınırları dışında kaldığımız 1878'den 1974'e kadar çok büyük acılar ve sıkıntılarla karşılaştık. Ayni acı ve sıkıntılarla karşılaşmamak için, geçmişte yaşanan deneyimleri, karşı tarafın sabıkalarını dikkate almalıyız. Örneğin: 1.Kıbrıs Ortaklık yönetimi döneminde, Türklerin topraksız duruma getirilmesi için, yoğun çaba harcanırdı. Bu çerçevede Rumların Türklere taşınmaz mal satması engellenirdi. Rumların Türklerden taşınmaz mal satın alımına, çeşitli kolaylıklar sağlanırdı.

Bu gerçek, ilk tercih hakkının eski mal sahiplerine tanınması durumunda, sırf Türklerin evsiz, topraksız ve işsiz bırakılarak göç etmesini sağlanmak amacı ile Rumların, kesinlikleeski mallarından feragat etmeyeceğini gösterir.

Ayrıca saldırgan tarafın bir de kayıpları için tazminat talep etmek hakkı yoktur. Bu nedenle Türk tarafının yapabileceği en büyük fedakarlık, Rumların kuzeyde kalan mallarına karşılık olarak, güneydeki mallarından feragat etmesidir.

2.Kıbrıs Cumhuriyetinin ilanından sonra, Rum liderler anlaşmada Türklerin yararına olan şartların uygulanmasını engellemiştir. İhtilaflarda hakem rolünde olan Alman anayasa uzmanının kararları da, Rumlarca dikkate alınmıyordu. Bu deneyim dikkate alınarak anlaşmanın uygulanması için daha etkin yaptırımlar istenmeli.

3.Rum tarafı, Türk ordusunun ayrılmasını sağlayacak bir anlaşma peşinde olduğunu gizlemek gereği bile duymuyor. Çünkü her nasıl bir anlaşma yapılırsa yapılsın, adada Türk ordusu bulunmadığı takdirde, yönetime yine tek yanlı el koymak niyetindedir.

Garanti anlaşmasına rağmen Türkiye'nin adaya müdahale etmesinin engellendiği dikkate alınmalı ve olası anlaşmadan sonra, Türk ordusu ayrılmamalı.

4.1963-74 döneminde dışa açılan bir limanımız bulunmaması nedeniyle, çok büyük sıkıntılar çektiğimiz unutulmamalı. Olası anlaşmada bizim kontrol ve yönetimimizde dışa açılan bir liman bulunmasında ısrar etmeliyiz.

5.1878-74 arasındaki dönemde sürekli olarak Rumlar Türklere saldırdı, sırf Türk olduğu için birçok soydaşımız katledildi, 103 köydeki Türkler göçe zorlandı. 1974'den sonra hiçbir toplumlararası çatışma olmamıştır. Barikatlardan geçişlerin serbest bırakılmasından sonra, kuzeye gelen hiçbir Rum'a zarar verilmesine karşın, güneye giden bir çok Türk'e saldırılması, kalıcı barış bakımından şimdiki şekli ile iki bölgeliliğin bozulmaması gerektiğini gösterir. Zaten dili, dini, milleti farklı olan, asırlardan beri birbiri ile kaynaşmayan iki halkın birleştirilmek istenmesi iyi niyetli bir tutum olamaz.

6. 1960 ortaklık yönetiminde Rumlar bizi hep rakip ve düşman olarak gördükleri için işbirliği yapmadılar. Devlet olanaklarının yararlanmasında bizi mağdur ettiler. Ekonomik gelişmemizi baltaladılar.1974'den sonra, iki halkın ayrı bölgelerde, kendi kendilerini yönetmesi, her iki halkın da yaşam düzeyinin yükselmesine yardımcı olmuştur.

7. Rumların olası anlaşmayı bozmaları durumunda, 1963'te olduğu gibi devletsiz kalmamamız için, ayrılma ve devlet olarak tanınma hakkımız olacağı anlaşmada açık bir şekilde belirtilmelidir.

Kısaca, Rumların, Türk ordusunun ayrılmasını ve olası anlaşmayı da yürütülemiyor bahanesi ile bozmak ve adanın tümünde egemen olmak amacında olduğunu bilmek için kahin olmaya gerek yoktur. Batılı emperyalistler ise, Türkiye'yi adadan çıkarmak ve doğu Akdeniz'de etkisiz duruma sokmak amacı ile Rum çoğunluğun başat olacağı birleşmiş çözüm istiyor.

Geçmişte başarılı olamadığı kanıtlandığı halde, yine federasyon gibi ortaklığa dayanan birleşik bir çözüm üzerinde ısrar edilmesi durumunda, mağdur olmamak için, yukarıda ortaya konulan konularda açık, pratik ve net garantiler istemeliyiz.

Aksi halde 'çözüme mahkûmuz' safsatası, takıntılar, ideolojik saplantılar ve/veya dayanaksız iyimserlik göstererek Rumlar ile emperyalistlerin dayattığı çözümü kabul etmemiz, ilmiği kendi elimizle boynumuza koymak anlamında olacak.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.