Çevre kirliliği kaderimiz olmamalı

Yayın Tarihi: 12/10/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Toplumlar arası müzakerelerde yoğun meşguliyet içinde olduğu bir dönemde, Cumhurbaşkanımızın, çevreci Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) ile toplantı yapması ve görüşlerini öğrenmek istemesi, memnuniyet vericidir.

Yalnız, Sivil Toplum Örgütlerinin (STÖ'nin) yaptırım yetkisi ve sorunları çözebilecek gücü yoktur. Bu nedenle cumhurbaşkanı STÖ ile yapacağı toplantıda, daha çok çevre kirliliği sorunlarının neler olduğu ve nasıl çözümlenebileceği hususunda bilgi alacaktır.

Uzun süre bir çevre kuruluşunda görev yapmam ve gözlemlerime göre, ülkemizde çevre sorunlarının iki yanlıştan dolayı ortadan kaldırılamadığı görüşündeyim:

Bunlardan birincisi, çevre sorunlarının bilinçsizliğe bağlanması ve vatandaşların bilinçlendirilerek sorunun çözümünün zamana bırakılması;

İkinci hata ise , ilgililerin sorunu daha çok şovlarla, gösterilerle ve kampanyalarla geçiştirmeye çalışmasıdır.

Oysa, çevre kirliliği sorunundan kurtulabilmemiz, kirletilen yerlerin temizlenmesi yerine, kirletilmemesinin sağlanması ile mümkündür.

Şimdiye dek yolların, kırsal alanların, piknik alanlarının sahillerin, bir çok kez temizlenmesine rağmen, yeniden kirletilmesi bu görüşü doğrulamaktadır.

Zaten tüm uygar ülkelerde de, 'çevreyi kirleten yapığı kirliliğin bedelini öder' ilkesi ile hareket edilerek, çevrenin kirletilmesi caydırılmakta ve önlenmektedir.

KKTC'de tüm yerleşim alanları belediyelerin sorumluluğu altında bulunmaktadır. Ayrıca belediyeler sırf temizlik gerekçesi ile halktan vergi alır.

Ayrıca sırf çevre konularında hizmet etmek amacı ile, ülkemizde çevre bakanlığı ve Çevre Koruma Dairesi de vardır.

Bu durumda Belediyeler ve Çevre Dairesi, sürekli denetimlerle çevrenin kirletilmesini caydırmalıdır.

Örneğin Girne Boğazı piknik alanı sürekli olarak kirletildiğine göre, buranın kirletilmesini beklemek ve ondan sonra da temizlemek yerine, hiç olmazsa hafta sonları, burası ilgili kuruluşlar tarafından gözetim altında tutulmalı ve sorumsuzca davranarak atıklarını çöp bidonuna atmayıp etrafa atanlar rapor edilerek cezalandırılmalıdır.

Ayni şekilde yollarda da sıkı denetimler yapılmalı, araçlardan çöp atanlar rapor edilerek ve cezalandırılarak eğitilmelidir.

Ayrıca yargıya havale edilecek suçların sürüncemede kalmaması ve suçluların erken cezalandırılması gerekir.

Kırsal alanların kirletilmesinin caydırılması için de, eskiden olduğu gibi tüm köylerde Desteban (köy koruyucu) hizmeti yeniden canlandırılmalı.

Hükümet ise yasal düzenlemeler ile çevre suçları cezalarının caydırıcı olmasını sağlamalıdır.

Yürürlükteki mevzuata göre, Karayolları dairesi her yıl yol kenarları ve refüjlerdeki ot kirliliğini temizlemelidir.

Taş ocakları, enerji santrallerinin bacalarından atmosfere verilen zararlı gaz sorunlarının çözümünde ise, hükümet gerekli adımları atmalıdır.

Kısaca belirtmek gerekirse, çevre kirliliğinden kurtulabilmemiz için yasalar caydırıcı duruma getirilmeli, ilgili ve yetkili kuruluşlar sürekli denetimlerle yasaların çiğnenmesini caydırmalı, suç işleyenlerin de yakalanıp canları yanacak derecede cezalandırılmalı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.