Toprak ve mülk konusundaki koşullar değişmiştir

Yayın Tarihi: 30/11/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen görüşmelerin sonuçlandırılması ve iki halkın barış anlaşması imzalayıp, dostça ilişkiler içinde yan yana yaşaması en büyük temennimizdir.

Ancak bu idealin gerçekleşebilmesi, sadece bizim isteğimizle mümkün olmayıp, Rumların da artık adanın tümüne sahip olmak isteğinden vazgeçmesine bağlıdır.

Yoksa, adanın kuzeyini de ele geçirip yarım kalan ENOSİ'i tamamlamak amacında olduğu bilinen Rumların, sırf bizimle bileşmeye razı edilmesi amacı ile, tüm taleplerini kabul etmemiz mantıklı bir seçenek olamaz.

Tüm Rum taleplerinin kabulü durumunda, içimizdeki yolunu şaşırtmış Rum işbirlikçilerinin ve ideolojik saplantıları nedeniyle gerçekleri göremeyen kişilerin 'hemen çözüm' istekleri karşılanabilecektir. Fakat 2. Girit felaketi de tekrarlanmış olacaktır.

Bu nedenle, iki bölge alanının belirlenmesi ve mülk konusunda, içinde bulunduğumuz gerçekler ve koşullar dikkate alınmalıdır.

Annan planında Türk tarafının %29 + toprak oranını kabul ettiğini ileri sürerek, ayni oranın değişen koşullara rağmen, şimdi de önerilmesi, yapılabilecek hataların en büyüğüdür.

Çünkü, kuzeydeki tarım alanlarının durumu, son yıllardaki iklim bozulması nedeniyle değiştiğinden, 12 yıl öncesinden çok farklıdır.

2000'li yıllarda sulu tarım olarak değerlendirilen araziler, son yıllarda kuyu sularının, kuruyup tuzlanması nedeniyle, şimdi kuru tarım arazisi durumundadır.

Mağusa ve cıvar köyler,2000'li yıllarda Kıbrıs'ın en önemli turunçgil bölgelerinden biri idi. Aradan geçen zaman içinde, kuyuların kuruyup tuzlanması nedeniyle şimdi orada, hemen hemen hiç turunçgil bahçesi kalmamıştır.

Yeraltı suları tuzlanıp, kuruyan Güzelyurt bölgesindeki araziler de, 2000'li yıllardaki değerinde değildir. Türkiye'den temin edilen suyun oraya verilmemesi durumunda, Güzelyurt bölgesi de, Mağusa'nın kaderini paylaşacaktır.

Mesarya'daki tahıl alanları , bilimsel kriterlere göre çöl tanımında olduğu dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Rum'un Mesarya'da kalan eski kuru ve çöl tanımına giren arazisi, güneydeki Türk arazisi ile ayni değerde görülemez.

Güneyde kalan Türk toprakları, aradan geçen zaman içinde tarım bakımından geçmişe gör, dikkati çekecek düzeyde değer kazanmıştır.

Halen Leymosun, İskele, Baf'taki Türk arazileri, sulu tarım yapılarak önemli geçim kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Kuzeyde ise tüm yeraltı suları, kuruyup tuzlanmıştır.

Harita üzerinde kuzeyde kalan eski Rum topraklarının yüzölçümlerinin, daha fazla olmasına karşın, güneyde kalan Türk mülkü, alan bakımından daha az olmasına rağmen, çok daha değerlidir.

Bu nedenle, kuzeyde kalan eski Rum mülküne karşı, güneydeki topraklarımızı bırakmamız bile çok büyük bir fedakarlık olacaktır.

Türk kesimine sadece beşparmak dağları ile Mesarya ovasının bırakılması durumunda, halen geçimini tarım kesiminden sağlayan çok sayıda Türk işsiz kalacak.

Kısaca belirtmek gerekirse iki kesimin yeniden belirlenmesi ve mülk konusunda karar verilirken: Verimlilik; Yeterlilik; Güvenlik; İnsanların yerinden göç ettirilmemesi; Anavatanla irtibatımızın kesilmemesi, dikkate alınmalıdır.

Ayrıca Türk kurucu devletine kalacak bölgenin yüz ölçümünün belirlenmesinde, geçmişte Rum saldırı ve baskıları sonucu ülkemizden göç etmek zorunda kalan 1 milyona yakın Kıbrıs'lı Türklerin, olası çözümden sonra yaşam koşullarının iyileşmesi durumunda, vatanlarına geri dönebilecekleri de dikkate alınmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.