Rum'a yamalanmakile anavatanın ili olmak ayni değildir

Müzakerelerin çıkmaza girmesi nedeniyle, Rum ile bileşmeyeceğimizi düşünerek endişeye kapılan bazı kişiler, panik içinde her ne pahasına olursa olsun görüşmelere katılmamız gerektiğini, hatta Rum liderin son teslim koşullarını kabul etmemizi, aksi halde yok olacağımızı ileri sürmektedir.

Bu sözde barış(!) ve çözüm (!) yanlıları Rum tarafının garanti de dahil tüm isteklerinin kabul edilerek birleşmeye razı edilmemesi durumunda, Türkiye'nin ili olacağımızı ,asimile(!) olacağımızı, Kıbrıslılık kimliğimizi kaybedeceğimizi ileri sürerek halkımızı korkutmaya çalışıyor.

Halen çözüm seçeneği olarak, anavatanın ili olmamız konusunda herhangi bir niyet ve girişim bulunmamaktadır.Anavatanın da il olmamızı kabul edip etmeyeceği bilinmiyor.

Fakat içimizde ulusalcı geçin bazı kişilerin bile Rum'a yamalanmak ile, anavatan Türkiye'nin ili olmamızı ayni kefeye koyması,üzücü ve düşündürücüdür.

Çünkü var olmamızı sağlayan ve varlığımızı sürdürmemiz için bize fedakarca yardım eden dünyadaki tek dayanağımız anavatana karşı vefasızlık olup kırıcı bir tutumdur.

Rumların, ulusal kimlik bakımından Yunanistan'daki halk ile ayni olduğu tartışmalı olup, bazı tarihçiler Levantin olduklarını ileri sürmektedir.

Ayrıca geçmişten günümüze Yunanistan, Kıbrıs Rumlarına maddi yardımdan çok askeri lider ve silah yardımı yapmıştır.Buna rağmen Yunanistan'a toz kondurmuyorlar, güneye yerleşen yerli nüfustan fazla Yunanistanlı için de ekonomik krizde oldukları halde şikayet etmiyorlar. Nihai hedeflerinin de Yunanistan'a bağlanmak olduğunu gizlemiyorlar.

Tüm bu gerçeklere rağmen Rum ve içimizdeki işbirlikçilerin yoğun beyin yıkama kampanyaları sonucu, anavatan yabancı gösterilmekte ve ili olmamız, dayanaksızca ve gerçek dışı söylemler ile kötülenmektedir.

Ancak anavatanın İli olmamız onurlu, yararımıza, en ideal ve en güvenli bir çözüm seçeneğidir.İl olmamız durumunda bundan sadece makamlarda olan ve makam beklentisi içinde olanların kaybı olacak.Öte yandan:

Maliyeti olağanüstü yüksek olan yönetici makamlarından kurtulacağız;

İlelebet can ve mal korkusu içinde olmadan barış ve huzur içinde yaşayacağız;

Günlük yaşamımız istikrara ve düzene sokulacak;

Ekonomik durumumuz daha iyi olacak;

Ufkumuz kıyaslanmayacak derecede geniş olacak,Tüm meslekte olanların önü açılacak;

Büyük bir ülkenin Meclisinde temsil edilme hakkına sahip olacağız;

Dünya ile bütünleşeceğizve ambargolardan kurtulacağız;

80 milyonluk ülkenin istihdam olanaklarından yararlanabileceğiz;

Üstelik ilelebet Türk ve Müslüman kimliğimizle varlığımızı sürdürme olanağına sahip olacağız;

Ödediğimiz vergilerin karşılığı olarak, kaliteli hizmet alacağız.

Ayrıca, atalarımızın Anadolu'dan geldiği ve orada yaşayan Türk toplumunun bir parçası olduğumuz gerçeğine rağmen,il olduğumu takdirde Türkleştirilip asimile edileceğimiz söylemi, halkımızın abdal yerine konulmasıdır. Kötü niyetli ve komik bir yalandır.

Çünkü dünyada örneğin Adanalı milleti olmadığı gibi, Kıbrıslı milleti de yoktur. Yaşadığımız coğrafi yer nedeniyle Kıbrıs'lıyız; Kıbrıs'ta yaşayan Türkleriz.

Asimilasyon ise, bir toplumun içinde yaşayan başka toplumun dil, din, ve kültürünü değiştirmek suretiyle benliklerini kaybetmesini sağlama ve yerine kendi benliklerini zorla kabul ettirmek eylemidir.İşte bu nedenle, Türk olduğumuza göre, Türkleştirilip asimile edileceğimiz söylemi komiktir.

Gerçekte asimile olanlar da, Rum ulusal davasına hizmet etmeyi ilericilik ve solculuk zanneden, Türk olmadıklarını ve Türkçe konuşan Kıbrıslı olduklarını ileri süren kişilerdir.

Öte yandan ulusalcı geçinen bazı kişilerin de,Rum'a yamalanmak ile İl olmamızı ayni kefeye koymaları, Kıbrıslılık kimliğini kaybetmememiz gerektiğini savunmaları , Rum ve içimizdeki işbirlikçilerin, bizi kökümüzden kopararak Rumlaştırma faaliyetlerinin ne denli etkili olduğunu ve tezgahlanan oyunun farkına varmadıklarını gösterir.

Uyanmadığımız takdirde, aynen Girit Türkleri gibi bizimde Anavatanda Kıbrıslılar derneği kurup bugünkü anılarımızı paylaşacağımızı bilmemiz gerekir.