İÇ HABERLER
okuma süresi: 8 dak.

Mamalı "ACAPULCO olayı, mülkiyet gerçeğini açıkça ortaya sermiştir"

Mamalı "ACAPULCO olayı, mülkiyet gerçeğini açıkça ortaya sermiştir"

Kıbrıs Postası'nın Çarşamba günü yapmış olduğu "Ünal Çağıner - UBP ilişkisinin diyeti halka mı kesildi? Taşınmaz Mal Komisyonu hiçe sayıldı..." başlıklı haberin yankıları ülke gündeminde ilk sıralarda yer aldı...

Yayın Tarihi: 23/11/12 09:00
okuma süresi: 8 dak.
Mamalı "ACAPULCO olayı, mülkiyet gerçeğini açıkça ortaya sermiştir"
A- A A+

Kıbrıs Postası

Öyle ki; Kıbrıs Postası'nın ele aldığı yaşanan olayla ilgili haber, haberin Kıbrıs Postası'nda yayınlanmasından bir gün sonra üç gazetenin ana sayfasında manşet oldu.

Kıbrıs Postası haberi çeşitli yorumlara neden oldu;

Haberi okuyan okurların bir kısmı bunu 'millileştirme' olarak algılarken büyük bir kısmı bunu 'KKTC'nin inkarı' olrak yorumladı.

Gazetemize ulaşan birçok siyasi ve hukukcunun ortak görüşü, olaya basitçe 'rum topraklarını türkleştirme' yada 'millileştirme' olarak bakılmaması gerektiğini, konuya yıllardır halkın devlet eliyle aldatılması boyutunda bakılması gerektiği yönünde.

KUZEY'DEKİ MÜLKİYET YALANI BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKMIŞTIR

Konu hakkında görüştüğümüz Av. Barış Mamalı habere konu olan olayın Kuzey'deki mülkiyet yalanın bir kez daha ortaya çıktığını belirterek eski iktidarlar tarafından yapılan yanlış ve uluslararası hukuku hiçe sayan mülkiyet uygulamaları bugünkü anormal ortamı doğurduğuna işaret etti.

"Bugünkü ortam "Ben yaparım olur" zihniyetinin ürünüdür. Geçmişte siyasi kaygılar ve düşünceler yerine hukuk önemsenmiş olsaydı bugün kimse tasarruf ettiği Rum malı nedeniyle endişelenmeyecekti. Yıllarca kuzeydeki Rum Mülkleri'nin artık Türk'e ait olduğunu, Rumlar'ın bu taşınmaz mallar üzerinde hakkı kalmadığını ve kanla alınan bu toprakların gerçek sahibinin artık biz olduğunu söyleyerek Kıbrıslı Türkler'i yıllarca uyuttular ve halen de fırsat buldukça uyutmaya çalışmaktadırlar" diyen mamalı uluslararası hukuk kaidelerinin hiç kaale alınmadan ve "bir usta bir devlet" anlayışıyla önce UBP İktidarınca 1985 Anayasası ile tüm Rum Malları hiçbir karşılık verilmeden devletleştirildiğine işaret etti.

Mamalı ayrıca "1995 yılında ise bu sefer DP-CTP iktidarıyla İTEM Yasası'nda yapılan değişiklikle kuzeyde terk edilmiş Rum Mülklerine (Özünde Rum mal sahipliği olan mallara) koçan verilmesine başlanmıştır. Yani bize ait olmayan mülkleri mal sahibinin izni olmadan kendi keyfi uygulamalarımızla istediğimiz kişilere dağıtmaya başladık. Bugün "Loizodu" ile "Orams" kararlarının çıkmasının esası işte yapılan bu yanlış uygulamalardan kaynaklanmıştır." yorumunu yaparak şöyle devam etti: "Türkiye, 1974 sonrası terk edilen Rum Mülkleri üzerinde hukuk dışı davrandığını ve artık bu mülk sahiplerini tazmin etmek istediğini AİHM'de beyan ettikten sonra Lefkoşa'da kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu devreye girmiş olur. Rumlar bu komisyona başvurarak tazminat almakta, durum müsait ise takas yapmakta veya taşınmazlarını geri iade alabilmektedirler. Görüleceği üzere kuzeyde 1974'te terk edilen bu mülklerin hukuken gerçek sahiplerinin Rumlar olduğu artık tartışmasız bir realite olarak ortada durmaktadır. Bunu inkar edebilecek hiçbir argüman bile kalmamıştır. Yaşanan ACAPULCO olayı, bu mülkiyet gerçekliğini en açık şekilde ortaya sermiştir."

"KANLA ALDIK KİMSEYE VERMEYİZ(?!)"

Mamalı açıklamasına devamla; Yıllarca "kanla aldık kimseye vermeyiz" diyen devlet, şimdi bu mülklerin gerçek sahiplerinden satın alınabilmesi için neredeyse simsarlık etmeye başlamıştır, şöyle ki: 1985 Anayasası'nın 159. maddesi ile tüm Rum mülkleri artık KKTC'nin malı olmuştu. Yani biz bu anayasa ile tüm Rum taşınmaz mallarını devletleştirdiğimizi deklare etmiştik. Kısaca bu tür mülkler üzerinde Rumlar'ın hiçbir mülkiyet hakkı olmadığını bunların artık Türk'ün mülkü olduğunu söylemiştik. Ve bu anlayış içerisinde KKTC, Rum Mülkleri'ni kendi malını dağıtırmış gibi dağıtmaya başlamıştır.

Bu mülklerin bir kısmı başka şahıslara koçan edilirken, bir kısmı da devletin adında tutularak başka şahıs veya şirketlere kiralanmıştır. Devlet bu kiralama yoluyla hazineye gelir elde etmekteydi.

13/2008 Sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesiyle ilginç bir şekilde KKTC Devleti, kendi üzerinden, kuzeydeki Rum mülkiyet sahipleri ile Türk kiracıların pazarlık yapmasının yolunu açmış oldu.

13/2008 Sayılı bu Yasa ile devletten orijini Rum olan bir mülkü kiralamış olan ( En az 3 yıllık kiracı olmalıdır) kişiler, gidip Rum Mal sahibi ile anlaşmaları durumunda yani bir satış sözleşmesi yapıp bedelini ödedikleri taktirde kiraladıkları devlet malının sahibi olabilmektedirler. Kısaca bu Yasa, devlet malının kiracısına bu devlet malının gerçek mal sahibi olabilme imkanı tanımaktadır. Devlet bu yasal düzenlemeyle, hem "bu mülkler benimdir" demekte hem de kiracısının kulağına eğilerek "Git gerçek sahibi ile anlaş ta bu mülkün asıl sahibi sen olasın" şeklinde mırıldanmaktadır." görüşünü ortaya koydu.

KUZEY KIBRIS'TA MÜLKİYET REJİMİ ANORMAL BİR NOKTADA

Devletin kiracısı olan kişinin, yine devletin organlarını kullanarak ( Taşınmaz Mal Komisyonu, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı ile Bakanlar Kurulu) devlete ait olan bir mülkü onun elinden almakta olduğunu belirten Mamalı, "devlet gelir getirici bir mülkünü kendi yaptığı bir yasayla elinden çıkartmakta yani devlet kendi kendini önemli bir gelirden (Kira Geliri) mahrum etmektedir. Bunu yaparken de devlet birçok kurumuyla kiracısının mülk sahibi olabilmesi için emlak simsarı gibi davranmaktadır. İşte Kuzey Kıbrıs'ta mülkiyet rejiminin geldiği anormal nokta budur. Geçmişte yapılan yanlışlar bugün doğrularla kapatılmaya çalışılsa dahi ortaya kaotik, adil olmayan ve mantıksız durumlar çıkabilmektedir." dedi.

KKTC Devleti'nin güneyden göç etmiş vatandaşlarının orada bıraktıkları mülklerin elde edilmesi ve kazanılması için hiçbir girişimde ve organizasyonda bulunmadığına değinen Mamalı, 1985 sonrası iktidarların Güneydeki Türk Mülkleri'nin kazanılması noktasında en ufak bir girişimde bulunmadığına ve Güney göçmeni insanlara bu yönde herhangi bir yardım da olmadığına keza Cumhurbaşkanlığı'nda dahi bu hususta herhangi bir organize çalışma hiç yapılmadığına vurgu yaptı.

Mamalı açıklamasına şöyle devam etti: "Şimdi bu uygulamalar ile "Zamanında biz size Rum mallarını dağıttık. Ama bilin ki bu mallar esasta sizin değildir" dercesine eşdeğerciler ve diğer tasarruf sahipleri kaderleriyle baş başa bırakılmıştır. Yine KKTC Halkı'nın paralarıyla Taşınmaz Mal Komisyonu mülkiyet mağduru Rumlar'ı tazmin etmekle meşgul olurken; KKTC'nin kiracısı olan zengin kişiler ise, 13/2008 sayılı Yasa'nın sağladığı ayrıcalıktan faydalanarak kiracısı olduğu mülklerin koçanlı hem de orjinal mal sahibi olabilmektedir. Ancak eşdeğercinin bu şekilde mülkünü Türkleştirme yani gerçek koçan sahibi olma şansı ise bu yasayla kendisine verilmemektedir. Eşdeğerciler veya Rum Mülkü'nü herhangi bir şekilde tasarruf edenlerin Güney Lefkoşa'daki mahkemelerde yargılanma, tazminat ödeme ve haklarında tutukluluk kararı çıkma durumu hala kendini muhafaza etmektedir." dedi.

İLGİLİ HABERLER

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.