İÇ HABERLER
okuma süresi: 11 dak.

Kıbrıs Postası'nın gündeme taşıdığı mülkiyet yasasının yankıları devam ediyor

Mülkiyet yasasının yankıları devam ediyor...

Kıbrıs Vakıflar İdaresi Eski Genel Müdürü Taner Derviş, Mal Tazmin Komisyonunun eşitlik ilkesiyle kurulmadığını ifade ederek, "Ada genelinde 1958 tarihinden itibaren işgal edilmiş veya zarara uğratılmış özel mülkiyet haklarımız ve 1878 tarihinden itibaren Kıbrıslı Rumlar tarafından işgal edilmiş vakıf mülkiyetimizin hesabı sorulmamaktadır. Bizim uğradığımız kayıplar hiç dile getirilmemektedir" dedi.

Yayın Tarihi: 24/11/12 11:18
okuma süresi: 11 dak.
Mülkiyet yasasının yankıları devam ediyor...
A- A A+

Arestis Davası sonrasında AİHM'nin Mal Tazmin Komisyonunun oluşturulması yönünde aldığı kararda "KKTC diye bir yer yoktur, Kuzey Kıbrıs Türkiye'nin kontrolünde olan bir bölgedir" dendiğine dikkat çeken Derviş, bu noktanın Kıbrıs Türk Halkının aleyhine olduğunu, Mal Tazmin Komisyonunun lağvedilerek, karşılıklılık ve eşitlik ilkesi temelinde , iki tarafın iç hukuku çerçevesinde ve ayni statüde iki ayrı komisyonun kurulması gereğine işaret etti.

Acapulco tatil köyünün 3 milyon 400 bin sterline resmen Türk malı olmasının yankıları sürüyor. Ercan Devlet Havalimanı ve Golden Tulip Otel'den sonra üçüncü büyük anlaşma olması sebebiyle dikkat çeken anlaşma farklı görüşleri de beraberinde getirdi. Kimileri Acapulco'nun resmen Türk Malı olmasının taksimi kalıcılaştırdığı görüşünü savunurken, Vakıflar İdaresi eski Genel Müdürü Taner Derviş, Tazmin Komisyonu'nun Rumlara hizmet ettiğini, Kıbrıslı Türklerin 1958'den bu yana olan haklarının gündeme dahi getirilmediğini ifade etti.

"YENİ BİR OLAY DEĞİL"

Eşdeğer Mal Sahipleri Derneği Başkanı ve Vakıflar İdaresi Eski Genel Müdürü Taner Derviş, Acapulco tatil köyünün mal sahibiyle yapılan anlaşma çerçevesinde resmen Türk malı olmasını Star Kıbrıs'a değerlendirdi. Acapulco ile ilgili pazarlık ve görüşmelerin uzun zamandan beri sürdüğünü ifade eden Derviş, bunun yeni bir olay olmadığını söyledi. Öncelikle Mal Tazmin Komisyonu'nun kuruluş gayesine bakmak gerektiğini kaydeden Derviş Arestis davasıyla birlikte iki önemli adım atıldığını belirtti. Bunlardan birinin Mal Tazmin Komisyonu'nun oluşturulması olduğunu kaydeden Derviş şöyle konuştu: "Arestis Davasında göçmen olarak Güney'e göç edenlerin tazminat hakları karar altına alındı ve Mal Tazmin mekanizması oluşturulması öngörüldü. Yasa çıktı, 1974'de göç eden Rumlara tazminat ve takas hakkı tanındı. Böylece iç hukuk tüketilecekti. Bunun üzerine komisyona müracaatlar başladı. Herkes talebini ortaya koydu.

KIBRIS TÜRK VE RUM TARAFININ MÜLKİYET PLANLARI

Öncelikle konunun kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi için tarafların mülkiyet politikalarına özetle bakmakta yarar var. Toprak ve mülkiyet Kıbrıs sorunun en önemli konusunu oluşturmaktadır. Bu süreçte, Mal Tazmin Yasası ile KKTC'de bir iç hukuk sistemi oluşturulduğu iddia edilmekte, Türkiye aleyhinde AİHM'in aldığı kararlar zafer nitelemeleriyle kamuoyuna duyurulmakta, Kıbrıs Türk Halkının uğradığı münferit ve toplumsal zararlar göz ardı edilmektedir."

KIBRIS RUM YÖNETİMİNİN MÜLKİYET PLANI

Kıbrıs Rum Yönetimi'nin geliştirdiği eylem planı çerçevesinde, bir taraftan Kıbrıslı Türklere ait malların yönetimini Rum İçişleri Bakanlığı bünyesine alarak Kıbrıslı Türklerin mülkiyet haklarını çözüm sonrasına ertelediğini, diğer taraftan AİHM üzerinden hukuk sürecini, tek taraflı bir şekilde yürüttüğünü dile getiren Derviş, "bu plan başarılı bir şekilde yürütülerek, AİHM'de alınan kararlar ile Kıbrıslı Rumlara eski mülklerinin abartılı tazminat ödemeleri ile iadesi öngörülmekte, ilaveten KKTC'nin Türkiye'nin askeri kontrolü ve hükümranlığı altında olduğuna vurgu yapılmaktadır. Diğer taraftan AİHM, Kıbrıs Türk Halkının ada üzerindeki mülkiyet ve siyasi haklarını yok saymaktadır. Özetle AİHM, Kıbrıs Rum Halkının tezlerine uluslararası hukuk platformunda meşruluk kazandırmaktadır" dedi.

KIBRIS TÜRK YÖNETİMİNİN MÜLKİYET PLANI

KKTC Yönetiminin herhangi bir mülkiyet planı olmadığını ve Kıbrıs Rum Yönetiminin geliştirdiği plan çerçevesinde hareket ederek bu plana uyum sağladığını savunan Derviş sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu edilgen uygulama çerçevesinde, Kıbrıs Türk Halkının 1958 yılından bu yana uğradığı kayıplar ile 132 yıllık Vakıf emlak yağması kapsamlı şekilde ortaya konmamakta, sonuçta Kıbrıs Türk halkının mülkiyet ve tazminat hakları yitirilmektedir. Ayrıca, AİHM'in aldığı tek taraflı karar ile KKTC'de münhasıran Kıbrıslı Rumlara hizmet eden Mal Tazmin Yasası çıkarılmış ve bu yasa çerçevesinde Mal Tazmin Komisyonu oluşturulmuştur.

KONUNUN ÖZÜ ARESTİS DAVASINDA ALINAN KARARDADIR

22 Aralık 2005 ve 7 Aralık 2006 tarihli AİHM kararları, 1974 tarihinden itibaren, Kıbrıslı Rumların Kuzey Kıbrıs'tan ayrılmak zorunda bırakıldıklarını belirterek, bu hususun önemli bir hak ihlali olduğunu vurgulamaktadır. AİHM, bu tespitten hareketle, 1974 tarihinden sonra Kuzey Kıbrıs'tan ayrılan Kıbrıslı Rumlara kullanım kaybından kaynaklanan tazminat ödemeleri ile birlikte eski taşınmaz mallarının iadesini öngörmektedir. AİHM bu tespit ve öngörü çerçevesinde, Türkiye hükümetinin bir tazmin ve iade mekanizması oluşturmasını karara bağlamış; bu karar çerçevesinde KKTC'de Taşınmaz Mal Komisyonu oluşturulmuş ve Mal Tazmin yasası çıkarılmıştır. Diğer taraftan,1958 tarihinden bu yana Kıbrıs Türklerine ait gasp edilmiş haklar ile 1878 tarihinden bu yana gasp edilmiş Vakıf emlakından kaynaklanan toplumsal haklar yok sayılmıştır.

AİHM VE MAL TAZMİN KOMİSYONU KIBRISLI RUMLARA HIZMET ETMEKTEDİR

AİHM kararı çerçevesinde oluşturulan mekanizma sadece Kıbrıslı Rumlara hizmet etmektedir. Bu bağlamda 1974 itibarı ile göçmen durumuna düşmüş olan Kıbrıslı Rumlar hem AİHM ve hem de KKTC'de oluşturulan Mal Tazmin Komisyonu vasıtası ile eski mülkleri için takas, tazminat ve iade hakkını diledikleri şekilde kullanmaktadırlar. Başka bir deyişle imtiyaz ve insiyatif sadece Kıbrıslı Rumlara tanınmış haklardır. Kıbrıslı Türkler ise işin pasif tarafındadır. 1958 yılından bu yana göçmen durumuna düşürülmüş ve mal kayıplarına uğramış Kıbrıs Türkleri yok sayılmaktadır.

"ACAPULCO, GOLDEN TULIP VE TİMVİOS DAVASI RUMLARIN İSTEDİĞİ GİBİ ŞEKİLLENDİ"

Özetle son zamanlarda gerçekleştirilen ve üzerinde yanlış değerlendirme yapılan Golden Tulip,Tymvios ve Acapulko kararları Kıbrıslı Rumların insiyatifi ve istekleri çerçevesinde şekillenmiştir. Ayrıca AİHM ve Mal Tazmin Komisyonu kararları ile gerçekleştirilen iade, tazmin ve takas bilgilerine bakıldığı takdirde konunun ölçeği hakkında bir karar verilebilir.

"TAŞINMAZ MAL YASASI İLE SİYASİ HAK VE TEZLERİMİZ ZAYIFLATILMAKTADIR"

Resmi Makamlar, Taşınmaz Mal Yasası ile KKTC'de iç hukuk oluşturulduğu iddiasında bulunmaktadır. Bu iddia yanlıştır çünkü AİHM, KKTC'yi Türkiye'nin askeri kontrolü ve hükümranlığı altında bir bölge olarak tanımlamaktadır. Kontrol altında tutulan bir bölgenin egemenliği ise yok sayılmaktadır. Bu bağlamda, AİHM'in öngördüğü şekilde Mal Tazmin Yasasının çıkarılması ve buna paralel olarak Mal Tazmin Komisyonunun oluşturulması egemen ülke yasalarına ve KKTC Anayasasına aykırıdır. Söz konusu yasanın çıkarılması ile Kıbrıs Türk halkının egemenlik, devlet, siyasi eşitlik ve mülkiyet hakları zayıflatılmıştır.

KIBRIS TÜRK HALKININ MÜLKİYET VE TAZMİNAT HAKLARI 1878 VE 1958 YILLARINDAN BAŞLAR

Kıbrıs Türk halkının mülkiyet ve tazminat hakları iki ana başlık altında özetlenebilir. 1878 yılından itibaren Kıbrıs Rumları tarafından işgal edilmiş vakıf emlak Kıbrıs Türkleri adına kolektif mülkiyet ve tazminat hakkı doğurmaktadır. Buna ilaveten 1958 yılından itibaren Kıbrıs Türk halkı Rum saldırıları sonucunda önemli mülkiyet ve gelir kayıplarına uğratılmıştır. Çarpıcı bir örnek BM yetkililerinin hazırladığı Ortega Raporunda yer almaktadır. 1964 olaylarını Devlete karşı bir Türk ayaklanması olarak gösterilmek istenilmesi üzerine adaya gönderilen Birleşmiş Milletler Heyeti saldırıya uğrayan yerleşim bölgelerinin ve göçmen durumuna düşürülen tarafın Kıbrıs Türk tarafı olduğunu tespit etmiştir. Birleşmiş Milletler kaynaklarına dayanan söz konusu belgeler Dünya Kıbrıs Türkleri Vakfı tarafından bir kitapta toplanmıştır. Özetle, mülkiyet ve tazminat hakları eşitlik temelinde konuşulacaksa 1958-1974 döneminde Kıbrıs Türklerinin terk etmek zorunda bırakıldığı 103 köy de unutulmamalıdır.

ÇIKIŞ YOLU VARDIR

Kıbrıs Türk Tarafı, tek taraflı olarak karar veren AİHM ile tek taraflı olarak KKTC'de oluşturulmuş Mal Tazmin Komisyonu kararlarını onaylamakta ve siyasi kazanım nitelemeleri ile kamuoyunu yanıltmaktadır. 1958 yılından itibaren Kıbrıslı Türklerin

uğradığı kayıplar ve 1878 yılından itibaren Kıbrıslı Rumlar tarafından işgal edilmiş Vakıflar göz önünde bulundurulmadığı takdirde Kıbrıs Türk Halkının mülkiyet ve tazminat temelinde uğrayacağı kayıplar dolayısıyla KKTC olarak veya mutasavver eşit ortak olarak statüsünü ve yaşamını devam ettirmesi mümkün görülmemektedir. Gündeme damgasını vuran Mal Tazmin mekanizması ile ilgili çözüm yolu aşağıda belirlenmiştir.

"MAL TAZMİN KOMİSYONU LAĞVEDİLEREK STATÜSÜ YENİDEN DÜZENLENMELİDİR"

KKTC'de tek taraflı bir şekilde oluşturulan Mal Tazmin Komisyonu lağvedilmelidir. Mülkiyet ile ilgili iki Komisyon, eşitlik ve karşılıklılık ilkeleri temelinde, eşzamanlı olarak her iki tarafın iç hukukları çerçevesinde oluşturulmalıdır."

StarKıbrıs

İLGİLİ HABERLER

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.