Suyu hesaplı kullanmalıyız

Yayın Tarihi: 25/06/20 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Dünyamızın dörtte üçü sularla kaplıdır. Ancak sulamada kullanılabileceğimiz, hele içilebilecek kalitede su miktarı çok azdır. İçmeye elverişli su oranı bütün dünyada sadece %2.5dir. Bunun da %70’ine ulaşamıyoruz ve kullanamıyoruz.

Halen su bütün dünyada, özellikle de bizim yaşadığımız kurak coğrafyadaki ülkeler ve insanlar için, en öncelikli ve temel gereksinimdir.

Dünya nüfusunun sürekli artması, çevrenin kirletilmesi ve buna bağlı olarak da iklim bozulması nedeniyle, suyun her geçen gün azalacağı ve daha da değer kazanacağı aşikârdır.

2050’de dünya nüfusunun 9 milyar olacağı tahmin edilir. Bu nüfusun yaklaşık 4 milyarı su sıkıntısı içinde yaşayacaktır.

Ülkemiz ada olması ve kurak coğrafyada yer alması nedeniyle, hidrojeolojik beslenme bakımından, su kaynakları ve yağış bakımından oldukça dezavantajlıdır..

Yağışların yetersizliği; yeraltı kaynaklarımızın beslenememesine, akiferlerdeki su düzeyinin hızla düşmesine ve sonuçta deniz suyunun akiferlerimize karışmasına ve tuzlanmaya sebep oldu.

Üstüne üstlük yeraltı sularını sorumsuzca kullanmamız, yeraltı su kaynaklarımızın kurutulmasını ve deniz suyunun akiferlere girerek tuzlanmasını hızlandırmıştır.

Sorumsuzca çekim ve sondajlar sonucu, debisi 160 lt/sn olan Değirmenlik baş pınarı ve debisi 60 lt/sn olan Lapta baş pınarları kurutulmuştur.

KKTC’de 15 dolayında akifer saptanmış ve bunların en önemlisi Güzelyurt ve Beşparmak dağları ile Girne sahili şeridindeki akiferleridir.

Fakat bu yeraltı su kaynakları, büyük ölçüde tuzlanıp kurumuştur. Halen faal durumdaki kuyulardan elde edilen gerek kullanma suyu, gerekse tarımda kullanılan suların tümüne yakını, kalite bakımından dünya kriterlerine uygun değildir.

Görüldüğü gibi mevcut koşullar ve gerçekler nedeniyle, büyük fedakarlık ve maddi harcamalarla, dünyada ilk defa uygulanan bir mühendislik tekniği ile, deniz altından askılı borularla ülkemize su getirilmesi olağan üstü bir hizmet ve bizim için nimettir.

Anavatanın bize temin ettiği su sayesinde, halen tüm yerleşim yerlerine kaliteli kullanma suyu verilebilmektedir. Çeşmelerimizden 24 saat temiz su akmaktadır.

Fakat… su projesinin belirli bir ömrü vardır. Bu nedenle projenin ömrü tamamlanana kadar, isabetli bir su yönetimi ile kuruyan ve tuzlanan yeraltı sularımızı rehabilite etmemiz kaçınılmazdır.

Su projesinin ömrü tamamlandıktan sonra hüsranla karşılaşmamak için, hiç olmazsa belirli bir zaman dilimi içinde, su yönetiminin ihale ile ve yap işlet devret yöntemi ile teknik ve mali donanıma sahip, özel bir kuruluşa verilmesinin en isabetli bir seçenek olacağı görüşündeyim.

Çünkü teknik gereklilik bakımından Anavatandan getirilen su ile birlikte, atık suların ve tüm akiferlerdeki suların tek merkezden, tekniğine uygun bir şekilde yönetilmesi gerekir. Yakın geçmişte ülkemize su sağlayan denizdeki borularda meydana gelen kopmalar dikkate alınmalı ve su konusunda yerel yeraltı kaynaklarımızı zenginleştirmemiz gerekir.

KKTC’de turizmin öncü sektör olarak kabul edilmesi ve önümüzdeki yıllarda turizm kesiminin büyümesi, tatilcilerin yaz aylarında ülkemize gelmesi, yüzme havuzlarının artması, yaşam biçimimizdeki değişiklikler( çamaşır ve bulaşık makinesi kullanımının yaygınlaşması) nedeniyle su üzerindeki baskı daha da artacaktır.

Yaşanan dönemde bizden daha fazla su kaynaklarına sahip olan ülkelerde bile, çeşitli tasarruf önlemleri alınmaktadır. Örneğin bazı ülkelerde bahçelerin gündüz sulanması, bazı ülkelerde salma ve hortum ile sulama, bazı ülkelerde de çimen ekilmesi yasaktır.

Özetle belirtmek gerekirse suyu tasarruflu kullanmamız ve geleceğe dönük önlemleri mutlaka almalıyız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.