Ortak kaderimiz için sorumlu davranmalıyız

Yayın Tarihi: 26/10/20 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Rum’la bileşmeyi tek çözüm seçeneği olarak dayatanların, kimsenin karşı çıkamayacağı kulağa hoş gelen sloganlarla, halkımızı kışkırtmaya çalışması, üzücü ve ibret vericidir.

Son seçimde toplam 199,029 olan oyların 67,385’ini Tatar, 62,858’ini Akıncı aldı. 65,276 kişi de oyunu kullanmadı. Bu durumda, oy kullanma hakkına sahip olan 132,661 kişinin (%33) Akıncıya oy vermediği  ona oy verenlerin oranının sadece %31.58 olduğu görülür.

Bu sonuç, Rum’un değişmeyen ENOSİS idealini bilenlerin, içi boş ve dayanaksız sloganlarla yönlendirmenin mümkün olamayacağını gösterdi.

Ancak geçmişte yaşana olayları öğretmediğimiz ve Rum’un gerçek niyetlerinin bilincinde olmayanların bu sloganla aldatılabileceği anlaşılmaktadır.

İşte bu nedenle Kıbrıs Türk halkını geleceğinin risk altına sokulmaması için, gerçekleri hatırlatmamızın vatani görev olduğu görüşündeyim.

Anavatandan koparıldığımız 1878’den sonra Rumların devamlı bize saldırmasına karşın 1974’den sonra barış ve güven içinde yaşadığımız inkar edilebilir mi?

Bizi katledilmekten kurtaran, bize ait ayrı bir bölgede yaşama olanağına kavuşturan, varlığımızı sürdürmemizi sağlayan anavatanı işgalcilikle suçlamak  dayanaksızca, haksızca, art niyetli ve vefasızlık değil mi?

Anavatanın adadan ayrılması durumunda, Rum şimdiki koşullarda yaşamamıza izin verecek mi?  İrademize saygı gösterecek mi?

Dili ,dini milleti farklı olan Rum’la birleşmek mi?  yoksa parçası olduğumuz anavatanla kader birliği yapmamız mı kimliğimizi kaybetmemize sebep olacak?

Anavatan dışında 1950’li yıllardan günümüze bize yardım eden herhangi bir devlet oldu mu?

Anavatanın 1950 li yıllardan günümüze bize, fedakarca her türlü yardımı yapmasına karşılık, bizden elde ettiği herhangi bir kazancı oldu mu?

Anavatanın mali yardımları proje ve protokollere bağlı kullanmamızı şart koşmasından, partizanca harcama alışkanlığını sürdürmek isteyen siyasilerin hoşuna gitmemesine karşı, halkımızın yararına değil mi?

Biat etmek AB, BM ve Rumun kabul etmeyeceğini ileri sürerek devletimizin tanıtılmasına karşı çıkmak mı? Yoksa ortak geleceğimiz için anavatanla işbirliği içinde tanıtmayı savunmak mı?

Halkımızın sıkıntılardan kurtulması ve refahı için  Anavatanın teknik, idari ekonomik ve tüm deneyimlerinden bizi yararlandırmak istemesi ve bizim de işbirliği yapmamız biat mı?

Peyak ve  KTHY’nın batırılması, Geçitkale uçak alanının kullanılamayacak duruma sokulması, anavatanın yaptığı göletlerin kaderine terk edilmesi, Türkiye’den getirilen suyun yarısının denize akıtılması ve yeraltına sızdırılmaması, bizi yöneten siyasilerin yanlışı değil mi?

Halen ülkemizde devlet kuruluşlarımızın yönetilmesinde anavatan müdahale ediyor mu? bozuk düzenin sorumlusu popülist siyasiler değil mi?

Müzakerelerde Rumun en büyük dayanağı olan nüfus üstünlüğünün etkisiz duruma getirilmesini engelleyen bizim siyasiler değil mi?

Demokrasi sınırlarını aşan basın yayın kuruluşlarına anavatanın yaptırımı ve müdahalesi oldu mu?

Milliyetçiliği en büyük tehdit gösteren bazı kişilerin, ilklerinden biri milliyetçilik olan Atatürkçü olduklarını ileri sürmeleri komik değil mi?

İnsanların, ayni milletten olan kişileri, doğum yerlerine göre ötekileştirilmesi uygarlıkla, solculukla, barışla bağdaştırılabilir mi?

Rum’un başat olacağı birleşik yönetimde mi? Yoksa yan yana iki yönetimli konfederasyon ve iki devletli çözümde mi özgür olacağız?

Olası birleşik çözümde Rum 1960-63 deneyiminde olduğu şekilde ekonomik faaliyetlerimizi özgürce devam ettirmemizi çeşitli baskı ve yöntemlerle engellemeyecek mi?

Rum’u birleşmeye razı etmek için tüm taleplerini kabul etmek, , AB’nin BM’in halkımıza ayırımcılık yapmasına tepki göstermemek, Haksızca ambargolarla cezalandırılmamıza son verilmesi için mücadele etmemek, Rum yanlısı kararlar alan AB ve BM’re etkili tepki sergilememek, Rum’u destekleyen ülkelere gereken yanıtı vermemek dik duruş mu? yoksa teslimiyetçilik mi?

 Gerçekleri yansıtmayan sloganlarla yeni nesli yanıltmak, anavatana karşı haksızca  kışkırtma, bindiğimiz dalı kesmek ve düşmanın ekmeğine bal sürmektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.