Müzakerelerle ilgili son durum hakkında halkımız aydınlatılmalıdır
Kıbrıs sorununun çözümü amacı ile sürdürülen görüşmelerde tüm konularda uzlaşma sağlanamadıı takdirde hiçbir konuda uzlaşıldığı kabul edilmez söylemine rağmen, kayıt altına alınan yakınlaşma kayıtlarına alınan konular BM dosyalarına girer.Kıbrıs sorununun çözümi için görevlendirilenler bu yakınlaşmaları dikkate alarak işe başlar
İşte bu nedenle, yeniden müzakerelere başlanmadan önce geçmişte kabul edilen Rum talepleri hkkında halkımızı bilgilendirilmeli ve geçmişte bizi temsil edenlerin kabul ettiğimiz ödünlerin geçersiz olduğu ilan edilmeli..
Halkımızın çoğunluğu en son Montana’daki görüşmelere kadar, uzlaşılan konular zemininde yapılacak bir anlaşmadan sonra şimdiki yaşamımızın devam edeceğini sanmaktadır ..Bu verilen ödünlere tepki göstermemektedir.
Ancak olası çözüm referandumda halkın onayına sunulacağına göre, gerçekelrin slogan ve herkesin kişisel beklentisine göre yorumlayabileceği softa şaşırtması söylemlerle gizlenmesi mümkün olamayacak.
Bu nedenle müzakerelerde halkımızın gerçek tercih ve iradesinin yansıtılması bakımından müzakerelere ara verildiği zamana kadar, üzerinde uzlaşma sağlanan konular halkımızın bilgisine getirilmeli.
Üzerinde uzlaşan konular zemininde yapılacak bir anlaşmadan sonra, şimdiki yaşamımız, koşulla ve aynen devam edeceği, halkımızdan gizlenmemeli;
İki bölgeli, iki yönetimli , iki toplumlu söylemi, halkımızın anladığı manada değildir.Kabul edilen Avrupa Birliğinin 4 özgürlük ilkesi doğrultusunda Rum,Yunanlı ve tüm AB vatandaşları Türk eyaletinde serbest dolaşım, mülk edinme, çalışmak, iş yapmak hakkına sahip olacak;
Siyasi eşitlikten, aritmetik eşitlik kast edilmemekte ve karar mekanizmasında Rumların sayısı kadar temsilcimiz olmayacak.
Tüm uçak alanları, deniz limanların ve marinaları merkezi federal yönetim idare edecek; Ödün haritasına göre halen KKTC’ne ait deniz kıyılarının büyük bir kısmı ve buna bağlı denizlerdeki kaynaklar Rumun başat olacağı merkezi yönetimin sorumluluğu altında olacak;
KDV ve Gümrük vergilerini Rumların daha fazla söz sahibi olacağı merkezi federal hükümet toplayacak;
Tüm doğal varlıklarını, göletleri, akarsuları, yeraltı sularını barajları Merkezi federal yönetecek; Böylece doğal kaynak olan ormanların bulunduğu Beçparmak dağı Türk bölgesinde bulunmasına rağmen merkezi yönetim kontrolünde olması kabul edildi. Montanada verilen haritada bize kalacak toprak alanı görüldüğünden de çok az olacak ekonomik faaliyetlerimiz için yeterli miktarda toprağımız olmayacağını, Çalışma izinleri merkezi yönetim tarafından verileceği açıklandığına göre, halen çalışma izinli olarak ekonomimizi ayakta tutanların izinleri dolduğu zaman yenilenmeyecek ve ayrılmaları sağlanacak.
Büyük bir olasılıkla sırf üniversitelerimizin sıkıntıya sokulması amacı ile, merkezi yönetim, çeşitli bahaneler ileri sürerek Türkiyeli öğrencilerin ülkemize girişini zorlaştıracak.
Rum’a verilen haritaya göre Türk bölgesinin büyük bir kısmın merkezi yönetimin kontrolünde olması kabul edilen orman olduğunu, ekonomik faaliyetlerimiz için yeterli miktarda toprağımız olmayacağını,
Mülkte ilk tercih hakkının eski mal sahiplerine tanınması sonucu, on binlerce Türkün evlerinden olacağını kimse dikkate almıyor;
Nüfusumuzun ¼ oranında sabitlenmesinin kabul edilmesi nedeniyle, ilelebet azınlık kalmamızın amaçlandığının farkında değil;
Veto hakkımız olmayacağı için Rumlar Kıbrıs Türk halkı ve anavatan aleyhinde istedikleri kararı alabilecek;
Merkez bankası, Dışişleri bakanlığı, Federal Merkezi Hükümetin sorumluluğu altında olacak;
Müzakerelere kabul ettiğimiz çapraz oy kullanılması ve tek bir Türk temsilcinin olumlu oyunun yeterli sayılması ödünü sonucu, ‘İRADEMİZ’ in artık söz konusu olamayacak.
Tek vatandaşlık, tek egemenlik ve tek uluslar arası kimlik koşulunun dayatılmasının amacı , batı Trakya’daki soydaşlarımız gibi Türk kimliğimizden soyutlanmamız ve Müslüman Kıbrıslılar gösterilerek zamanla yok edilmemizdir;
Ayrıca tek egemenliköilkesi, Rum tarafının tek yanlı olarak ortaklığı bozması durumunda, aynen 1963’te olduğu gibi devletten dışlanmamıza ve azınlık olmamıza sebep olacaktır;
Guterres garanti ve güvenlik önerisine göre Türk ordusu adadan ayrılacak ve anavatanın müdahale hakkı olmayacak;
Müzakerelerin kaldığı yerden devam edilmesi durumunda olası çözümün bizi şimdikinden daha iyi duruma getirmeyeceği aksine geçmişin karanlık dönemine götürüleceğimiz aşikardır;
Annan planı, 1960 cumhuriyeti, federasyon ve benzeri çözümlerin, yine 1963’de olduğu gibi Rumlar tarafından sıçrama tahtası olarak kullanılabileceği, bozulabileceği ve dışlanabileceğimiz gerçeğini göz ardı edilmemeli;
Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan’daki soydaşlarımızın durumu Rum çoğunluğa yamalanmamız durumunda, başımıza gelecek olanları açık bir şekilde ortaya koymaktadır;
Anavatanın yanımızda olmaması durumunda, müzakerelerde halkımızın istek ve beklentilerinin elde edileceğini düşünmek sağlıklı değildir;
Sonuç olarak Montana da kabul edilen ödünler nedeniyle iki toplumlu, iki bölgeli ve eşitliğe dayalı federal çözümden uzaklaşıldı ve üniter yapıya gelindi.
Bu nedenle anavatanla işbirliğini kötülemek, biat göstermek, çatışma içinde olmak halkımıza hiçbir şey kazandırmaz, kaybettirir; Kuşkusuz anavatana rağmen, varlığımızı risk altına sokabilecek bir çözümün halkımıza dayatılması kolay olamaz. Ancak işleri oldukça zora sokulabileceği ve sıkıntılarla
Kaynak: Kıbrıs Rum yönetimi eski Başkanı George Vasiliounun hazırlattığı “TheEconomics of The Solution” “Çözümün Ekonomisi”isimli raporundan(sayfa 8,19,22,23) alıntı yapılmıştır.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.