BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Üstat'dan Torun'a "Biraz Aydınlık"

Yayın Tarihi: 22/05/20 07:00
okuma süresi: 10 dak.

Düşüncelerimi, görüşlerimi, gözlemlerimi, tecrübelerimi, almış olduğum uluslararası eğitimlerimi düşünürken, sürekli kendime sorduğum, bilinçaltı davranış bilimci-hipnoterapist olarak mesleğimin dışında daha fazla, bu ülkeye nasıl ve ne şekilde katkıda bulunabilirim? Toplum ve insanlık için daha fazla ne yapabilirim? Sorularıydı... Ve bunun için adımlar atmaya başladım.

Bu adımlardan bir tanesi de, her konuda toplumsal uyanış ve farkındalık için "köşe yazarlığı" ın gerçek anlamda ne olduğunu inceleyerek, bunu kendime göre tanımlamak oldu. Bu konuyu şu şekilde tanımlıyorum; Çok süratle değişmekte olan dünyayı yorumlayarak, yaşadığımız dünyayı ve ülkeyi anlamdırarak, bulanık hususları, düşüncelerimizde netleştirmeye yardımcı olmak, yol gösteren, gerekirse motive eden, yani bilinçsizliği uyanışa çevirip, bilinç ve farkındalığı uyandırmaya, almış olduğum uzmanlık eğitim bilgilerini de ekleyerek, katkıda bulunmak olarak değerlendiriyorum. Bunun için çok iyi bir gözlem yeteneği, dikkat, farkındalık, sorumluluk, dünyayı, kendi toplumunu ve insanını çok iyi tanımak, geçmişi, bugünü çok iyi analiz etmek ve geleceğe köprü kurmak gerekir.

Şimdi gelelim Üstat'dan Torun'a "BİRAZ AYDINLIK" konusuna.

Kıbrıs’ta çok yönlü gazetecilik olayını yaşayanlar çok değildir. Hele Kıbrıs Türk politik hayatını hem yaşamak, hem yazmak kolay kolay başarılamaz. Birazdan bahsedeceğim kişi, olayları hem yaşadı, hem yazabildi. Bununla da yetinmedi, Kıbrıs Türk Edebiyatı’ndaki yerini en tepelerde aldı. “KATAK” dönemini, Dr. Küçük’ün Milli Birlik Partisi’ni, İstiklâl Partisi’ni, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun oluşum ve gelişimini, Con Rifat’ı, Fadıl Korkut’u, Necat’i Özkan’ı, Dr. Küçük’ü, Faiz Kaymak’ı, Rauf Denktaş’ı ve daha adını yazamayacağımız pek çok kişiyi tanıdı, izledi ve yazdı. 1974 öncesinin, 1974 sonrasının fotoğrafını halka sundu. Günlük yazılarını seve seve yazdı. Konu sıkıntısı asla çekmezdi. Bir oturuşta üç, dört ve belki de beş günlük yazısını tamamlardı. Yazdığı her yeni yazıda, öncekinin tekrarı olmazdı... Bir dönemin üzerindeki perdeyi kaldıran kişi, o olmuştu...

Kıbrıs Türk Edebiyatı tarihinin ve yazım hayatının Latin alfabesiyle basılmış ilk üç kitabı olan “Kahraman Kaplan”, “Son Damla” ve “Diken Çiçeği” romanlarını yazan yazarımız sizce kimdir? Harf devrimi sonrası yeni harfler ile ilk latin harflerini kullanan Kıbrıslı Türk yazarımız? Kıbrıs Türk Basınının vazgeçilmez isimlerinden biri olduğu kadar, Kıbrıs Türklerin varoluş kavgasında da kalemi ve düşünceleri ile adını basın tarihine kazımış olan bu Kıbrıslı Türk gazeteci-yazar kimdir? Türkçe yayınlanan gazetelerin hemen hemen hepsinde on sekiz gazetede, muhabir, köşe yazarı, fıkra yazarı ve başyazar olarak yaşamının sonuna kadar çalışmıştı. Sırasıyla bu gazeteler; Masum Millet, Söz, Haber, Vakit, Halkın Sesi, Hür Söz, İnkilâp, Kurun, Emekçi, Memleket, İstiklâl, Milliyet, Bozkurt, Milli Birlik, Devrim, Yeni Devir, Öncü ve Kıbrıs Postası. (Memleket ve Devrim Gazetelerini bizzat kendisi çıkarmıştı).

Ona göre Akdeniz, bir coğrafya değil, kendi varlığını tamamlayan ve kimliğini oluşturan bir parçaydı. Akdeniz, kimliği etkileyen bir faktör değil, kimliğin kendisiydi. Akdeniz olmadan, “Akdeniz’li insanın” varolması mümkün değildi. Bu şekilde düşünüldüğü takdirde onun eserlerini anlamak mümkün olmaktadır...

Yayımladığı dergi, gazetelerde ya da çalışmakta olduğu yayın organlarında, genç kalemlere olanaklar sağlamakta, onların yazdıklarının yayımlanmasına ön ayak olarak, teşvik ederek bu kişileri topluma tanıştırarak, Kıbrıs Türk Kültür ve Sanatına, Kıbrıs Türk Edebiyatı’nın gelişmesine çok önemli katkılarda bulunmuştu. Kimlere olanaklar yaratmadı ki!.. Kimler hakkında yazmadı ki!.. O, basında ve edebiyatta genç kuşaklara her zaman örnek olmuş, onları teşvik etmesini bilmişti.

19 Eylül 1919’da Girne’nin Templos köyünde dünyaya geldi. 5 Mart 1989 tarihinde 70 yaşında Lefkoşa’da hayata gözlerini yumdu.

Yetmiş yıllık ömrünün, yaklaşık altmış yılını basın ve yazınla geçirmiş, geniş bir yelpaze içinde eserler vermiştir. Yirmiye yakın gazete ve onlarca dergide yayınlanmış binlerce makalesi, henüz toplam sayısı bilinmeyen serbest ölçüde yazılmış şiirleri, bilinen 2 öykü kitabı, 4 sahne oyunu, yalnızca 14’üne ulaşılabilen ve üçü yarım kalan, toplam 21 romanı ile, bilinmeyen ve ulaşılamayan birçok eseriyle Kıbrıs Türk Edebiyatı ve Basınında henüz erişilmemiş bir rekorun sahibidir.

Kim olduğu ile ilgili olarak bu sorulara kaçınız cevap verebiliyor? "Bu kişiyi bilmek bana ne kazandırır..." diyeceksiniz! "Bu kişi beni ilgilendirmez..." diyeceksiniz!.. Bunu deme bilincine sahipsiniz ama, toplumsal hafızanın o derinliklerine gömülmüş, unutulmuş olmasına müsaade edilmiş, toplumca sahip çıkılmamış, yeterince hatırlatılmamış ve öğretilmemiş çok değerli Kıbrıslı Türk üstatların bir gün tekrardan "küllerinden doğan Zümrüdü Anka Kuşu" oldukları unutulmamalıdır...

Kimden mi bahsediyorum? Tabii ki, Kıbrıs Türk Edebiyatı ve Basın Tarihinin Duayenlerinden Merhum Gazeteci-Yazar Üstat Hikmet Afif Mapolar'dan. Büyükbabamdan.

1982 yılından, 1989 yılında ölümüne kadar, O dönemde İsmet Kotak Bey'in sahibi olduğu ve gazetenin isimi yine aynı olan “Kıbrıs Postası” gazetesinde “Biraz Aydınlık” adlı köşesinde köşe yazarlığı yaptı. Günlük yayınlanan gazetede son yazdığı romanları tefrika edildi. 1985 yılında "Kıbrıs Postası" gazetesi tarafından kendisine, yazın yaşamının “50. Yılı plaketi” verilmiştir.

Esasında ünlü bir yazarın torunu olmak, çok büyük sorumluluk isteyen bir şeydir. Önce o sizi hayata taşır, sonra da siz onu, sanatçı kimliği ile tarihin sayfalarına taşırsınız. Biz onu yeterince taşıyabildik mi veya taşıyabiliyor muyuz toplum olarak?.. Geçmişin yoklukları ve Hikmet Afif Mapolar’ın kendi dünyası ile özdeşleşen sanatsal üretimleri, bize bıraktıkları ve bulabildiklerimizle, ama hiç durmaksızın araştırarak, onu yeniden var etmeye çalışmanın da, sanatçı bir ataya olan vefa borcudur. Üstat'dan Torun'a "BİRAZ AYDINLIK"... “Kıbrıs Postası” gazetesi “BİRAZ AYDINLIK” köşesi tekrardan işte böyle yaşam buldu...

Onun dönemindeki yazarların çalışmalarını incelediğimizde, karşımıza çok önemli bir sonuç çıkıyor; Ülkemizde çok uzun süre önce o dönemde yaşanılan bireysel ve toplumsal sorunların yıllar geçmiş olmasına rağmen, günümüzde benzer şekilde devam ettiği, aynı sorunlara hala çözüm bulunamadığı ve bu sorunların nesilden nesile devam ettiğidir. Bu sorunlara önem vermez, çözüm üretmez ve oy artırmak için günübirlik politika oyunlarına devam edilirse, geçmişten gelen tüm bu sorunların geleceğe doğru çok yönlü ezici bir şekilde büyüyerek devam edeceğidir!..

"Kişiler ve toplum olarak nerede hata yapıyoruz?" sorusunu kendimize, kalbimize, çocuklarımızın ve torunlarımızın gözlerinin içine bakarak sormalıyız! "Kişiler ve toplum olarak acaba biz nerede hata yapıyoruz? Nereden geldik ve nereye gidiyoruz?..

“Sorunları, onu ortaya çıkaran bilinç düzeyi ile çözemezsiniz, ilerleyemezsiniz ve toplumu geleceğe taşıyamazsınız!” çocuklarımızın, torunlarımızın gelecekte yanımızda olmasını, bu ülkede yaşamalarını istiyorsak, toplum bireyleri olarak bunun farkında olmalı ve buna odaklanmalıyız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.