BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Tarihin “en sıcak” yazına hazır olun!

Yayın Tarihi: 24/07/20 07:00
okuma süresi: 10 dak.

Adamızda, yaşamın her alanında, ciddi kararlar almamızı gerektirecek, küresel ısınmadan ada iklimine, ada ikliminden çevresel konulardaki iklim değişikliklerine, çevresel konulardaki iklim değişikliklerinden siyaset iklimine, siyaset ikliminden ekonomik iklime, ekonomik iklimden sağlık iklimine, sağlık ikliminden de eğitim iklimine kadar birçok alanda radikal değişim kararlarının alınacağı, ucundaki ışığın net görülmediği bir tünelin içine girmiş bulunuyoruz. Bireysel ve toplumsal olarak, bu tüneldeki kalış süremizi, çıkış gücümüzü ve sorunları çözme kabiliyetimizi, "irade, cesaret ve kararlılığımız" belirleyecektir.

Bir taraftan önümüzdeki günlerde başlayacak küresel ısınmadan kaynaklanan adadaki "en sıcak" yaza hazır olunacak, bir taraftan da ülkemizde bireysel ve/veya toplumsal yaşanılanlar ve yaşanılacaklar için "en sıcak" yaza hazır olunacak!

Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), dünyada tarihin "en sıcak" yazına "hazır olun!" uyarısında bulunarak, bu koşulların insanlar üzerinde yapacağı olumsuz etkileri ile ilgili çok uluslu eylem planları hazırlamaya başladı. Yapılan çalışmalarda, elde edilen tespitlere göre, önümüzde günlerde 2020'de sıcaklık rekorunun kırılabileceği yönündedir. Bu nedenle, insanların korunması için, yerleşim bölgelerinde ve şehirlerde, aşırı sıcaklara karşı uluslararası çok yönlü hazırlıklar yapılmakta, stratejiler geliştirilmektedir. Küresel iklim değişiminin, sıcak hava dalgalarını artırabileceğinden, insan sağlığı ve sağlık sistemleri üzerinde de olumsuz sonuçlar doğuracağına kesin gözle bakılıyor!  

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), küresel ısınmaya bağlı yüksek nem ve sıcaklığın, stres ve sağlık riski yaratıp, çalışanların verimliğinin düşüreceğinden, iş gücü kayıpları yaşanacağı ve bununla birlikte ekonomik zararların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olacağı yönünde önemli uyarılarda bulunuyor. Uluslararası örgütler bu doğrultuda çok uluslu çalışmalar yapmakta, stratejiler geliştirmektedir. Açıklanan raporlar, bu konularda iş birliği yapmayan, bu konuları takip etmeyen, dünyaya açılmayan, kendi iç dünyası içerisinde iç meseleler ile yaşamaya devam eden ve dönüp dolaşıp yine aynı yere gelen "az gelişmiş" ülkelerin, bu olumsuz durumlardan en çok etkilenecek ülkeler olacağını göstermektedir. İstihdam verilerine, fizyoloji ve iklim değişikliklerine dayandırılarak yapılan uyarılarda, bölgesel, ulusal ve küresel düzeyde mevcut ve gelecekteki verimlilik kayıpları üzerinde çok ciddi çalışmalar yapılıyor, sosyal etkileri çok uluslu araştırılıyor. Çalışanları korumak ve neden olacak stres risklerini çözümlemek için, ulusal ve uluslararası politikalar ve bunların ülkelere finanse edilmesi ve uygulanması için durmaksızın projeler geliştiriliyor. Bu önlemler arasında ısı olaylarına karşı yeterli altyapı ve iyileştirilmiş erken uyarı sistemleri ile iş sağlığı ve güvenliği alanında uluslararası çalışma standartlarının daha iyi uygulanması gibi hususlar da bulunmaktadır. İklim değişikliği ve küresel ısınma etkisinin küresel düzeyde eşit olmayacak şekilde yayılacağını söylemek mümkündür. Bu bakımdan, yüksek gelirli ülkeler ile düşük gelirli ülkeler arasında eşitsizliğin daha da artması, en kırılgan durumda bulunanların, çalışma koşullarının daha da kötüleşmesi ile birlikte büyük ekonomik kayıpların da yaşanması beklenmektedir.

Bir taraftan da küresel iklim değişiklikleri ile birlikte, Kıbrıs için "tsunami" uyarıları da yapılmaktadır! Sözcük anlamı "liman dalgası" olan "tsunami", deprem sonrasında meydana geliyor. Son zamanlarda Akdeniz'de Girit Adası bölgelerde depremlerin artmasıyla, bu bölgedeki depremlerin 7.5'i bulması durumunda, Akdeniz kıyılarına "tsunami" tehlikesinin oluşmasının kaçınılmaz olacağı yönünde çok ciddi uyarılar yapılmaktadır! Geçmişte dünyada büyüklüğü 8'e varan depremlerin neden olduğu faylardan kaynaklanan çok fazla “tsunami” olayı ve insan faciası yaşanmıştır. Güney Kıbrıs, bu konular ile ilgili olarak birçok ülke ile birlikte ortak projeler yürütmektedir. Peki, bizde bu konular ile ilgili çalışmalar, önlemler, erken uyarı sistemleri ve izleme mekanizmaları nelerdir? Bu konularda ne tür projeler geliştiriliyor? Belediyeler buna nasıl hazırlanıyor? Sınırları içerisinde deniz bulunan kıyı bölgelerindeki belediyeler, özellikle "Girne Belediyesi", rant uğruna betona boğulan Girne'de, deprem ve "tsunami" ile müdahale mekanizmaları, altyapı ve vatandaşların olası felaketlere hazırlanması konularında yaptığınız çalışmalar nelerdir? Dünyanın bu konuda, bu bölgede çok ciddi uyarıları var ve bu bölgeye özellikle dikkat çekiliyor! Bölgedeki tehlikenin çok büyük olduğunun altı defalarca çiziliyor! Bunları takip ediyor musunuz? Belediye olarak, bu konuda aldığınız acil önlemler nelerdir?.. Bu bölgedeki diğer ülkelerin, çok sayıda kent ve kasabalarında, acil durum bilgilerini duyurmak için kurulmuş hoparlör sistemleri, altı bölgesel merkezde, karada ve denizde gerçekleşen sismik hareketleri inceleyen bölgesel uyarı sistemleri vardır. Bizde durum nedir?.. Küresel iklim değişiklikleri ile ortaya çıkan bölgedeki büyük tehlikenin ne kadar farkınasınız?..

İnsan, tanıdığı bir krize daha rahat ve kolay cevap verirken, tanımadığı bir kriz karşısında cevap verme kabiliyeti azalmaktadır. Çevresel olarak bulunduğumuz ülke konumu nedeniyle, doğanın ve doğal kaynaklarımızın rasyonel, sürdürülebilir yönetiminin, istikrarlı seyri için, bu konulardaki temellerin zaman kaybetmeden atılması gereken çok ciddi bir dönemdeyiz. Bunun için Doğu Akdeniz ve Orta Doğu ülkeleriyle iş birliği içinde "iklim değişikliği" ile mücadele girişiminde bulunmanın tam zamanı!

"İnsanı, iklim ve çevresel" konularda kendimizi dünyaya her zaman daha kolay tanıtmış olur ve çeşitli alanlarda daha fazla ilerleme sağlamış oluruz.

Avrupa, "Yeşil" anlaşma olarak isimlendirdiği, Avrupa ikliminin 2050'de nötr hale getirme amaçlı kapsamlı uluslararası çalışmalar yapmaktadır. Bizler de ülke olarak en azından gözlemci olarak bu çalışmalara katılabilecek durumdayız. Bu tür, "insani, iklim ve çevresel" uluslararası çalışmalara katılmak bize katkı ve güç sağlayacaktır. Ülke olarak neden uluslararası lobicilikte bu kadar geri kalıyor ve kendimizi dünyaya en azından bu konularda kabul ettiremiyoruz? Dünyaya kendimizi anlatmak için bu ve buna benzer fırsatları neden değerlendirmiyoruz? Neden bu konularda daha fazla çalışmıyoruz? KKTC'de bu kadar üniversite var, neden akademisyenlere örtülü ödeneklerden kaynak aktararak devlet desteği de verilerek, daha çok uluslararası konferanslara katılıp, KKTC dünyaya daha fazla anlatılmıyor? Neden "insani, iklim ve çevresel" konularda dünya ile iyi ilişkiler kurmanın yollarını araştırıp bulmuyoruz? Neden hâlâ zihniyet olarak, dünyayı çok geriden takip ediyoruz? Neyi bekliyoruz? KKTC olarak ilerlemek ve gelişmek istiyorsak, tüm bu dünyasal çalışmalara daha fazla konsantre olmalı ve bunlarla ilgili stratejik planlamalar yapma bilincine varmalıyız. "Yaratıcı fikirler" üretmek zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz ve zaman ilerliyor... Toplumsal yeniden doğuş dediğimiz, özgürlük ve direniş destanından bu yana "46" yıl geçti, geldiğimiz nokta ortada! Fırsatları çok iyi ve çok boyutlu değerlendirmek zorundayız.

"İnsani, iklim ve çevresel" konularda uluslararası lobiciliğin önemine ve KKTC'nin gelişmesindeki rolüne daha fazla odaklanalım!

Tarihin "en sıcak" yazını, fırsata çevirelim! Hemen şimdi!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.