BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

"Cennette Mutlu Yıllar!" 19 Eylül 1919, Gazeteci-Yazar Hikmet Afif Mapolar anısına...

Yayın Tarihi: 16/09/22 07:00
okuma süresi: 12 dak.

ÜSTAT MAPOLAR, ST. HILARION’DAN, PÜSKÜLLÜ’DEN, KARA KIZ’DAN

RÜZGARDI. ÜSTAT MAPOLAR, İKSİRDİ, MIZRAPTI, SAZDI. - Oğuz Kusetoğlu

Unutturulan gözyaşları, yazılması gereken kelimelerdir...

6 Mart 1989, Pazartesi KKTC'deki Gazete Manşetleri:

“50 Yılı Aşkın Basın Tarihimize Adını Kazıyan Değerli Gazeteci-Yazar Hikmet Afif Mapolar Dün (5 Mart 1989, Pazar) Hayata Gözlerini Yumdu.”

“Basın Babasını Kaybetti... Kıbrıs Türk Basının Babasıydı...”

“O, Genç Kuşaklara Her Zaman Örnek Olmuştur...”

“Kıbrıs Türk Basının Değerli ve En Kıdemli İsmi Hikmet Afif Mapolar’ı Kaybetmenin Derin Üzüntüsü İçerisindeyiz...”

“Hikmet Afif Mapolar, Kıbrıs Türk Basının Vazgeçilmez İsimlerden olduğu kadar, Kıbrıs Türklerinin Varoluş Kavgasında da Kalemi ve Düşünceleri İle Adını Basın Tarihine, Altın Harflerle Kazımış Bir Gazeteci Yazardır..."

“Yazar Mapolar, Gazeteci Mapolar, Sanatçı Mapolar, Sanatçı ve Sanatçıyı Koruyan Mapolar, Toplumunu Seven Mapolar, İnsan Mapolar...”

19 Eylül 1919’da Girne’nin Templos köyünde dünyaya geldi.

Gerçek ismi; “Muzaffer Halil Hacı Kasap”tı.

1940’lı yıllarda ismini “Muzaffer Gökmen” olarak değiştirip resmileştirdi.

1950 yılında “Hikmet Afif Mapolar” ismini aldı ve bu isimle ünlendi...

Lefkoşa’nın merkezinde açılan "Kitap Sarayı", Kıbrıs Türk kitapçılık tarihinin en büyük dönüm noktasıydı... O dönemde Türkiye'de bile bu boyutta kitapçı dükkanı yoktu... "Kitap Sarayı"ndan kimler gelip geçmedi ki... Bu mekan, çok büyük bir kitapçı dükkanın olmasının ötesinde, Kıbrıs Türk aydınlarının toplanıp Mapolar ile sohbet ettikleri önemli bir kültür merkezi haline dönüşmüştü... 

Hikmet Afif Mapolar'ı yani büyükbabamın "Kitap Sarayı" adındaki adanın en büyük kitapçı dükkanında, yaz tatillerinde çalıştığım çocukluk yıllarımdaki orada gördüklerim, duyduklarım ve yaşadıklarım, yıllar sonra büyüdüğümde bana hayatta önemli bir şeyi daha hatırlattı...

Profesyonel meslek hayatımın yanında, siyasal toplumsal konularda da farkındalık geliştirmek ve sessiz kalmamak gibi bir sorumluluğumun da olduğunu fark ettim...

Değişimin, gelişimin, ilerlemenin, bireysel ve toplumsal farkındalığına rehber olma katkısıydı bu...

Sesimi yükseltmekten, haksızlığa karşı kalemimi en iyi şekilde kullanmaktan, dürüstlükten ve gerçekleri söylemekten asla korkmakyacaktım...

"Kıbrıs Postası" internet gazetesinde şu an kullandığım "Biraz Aydınlık" köşesinin adı, büyükbabamdan bana miras kaldı ve kendisinin de son zamanlarda o dönemde mevcut olan ve aynı ismi taşıyan "Kıbrıs Postası" gazetesinde, "Biraz Aydınlık" köşesinde ölümünün son gününe kadar toplumsal yazılarını yazmaya devam etmişti...

Kıbrıslı Türk Gazeteci-Yazar Hikmet Afif Mapolar, Kıbrıs Türk Basınının vazgeçilmez isimlerinden biri olduğu kadar, Kıbrıs Türklerinin varoluş kavgasında da kalemi ve düşünceleri ile adını basın tarihine kazımış bir gazeteci-yazardı...

Kıbrıs sevdalısı, Girne sevdalısı bir yazardı. Girne’ye aşıktı. Öykü, roman ve şiirlerinde, büyük ölçüdeki ana teması; Girne ve tüm yöresi, doğası, efsaneler, aşklar, yaşanmış gerçek olaylar, deniz, balıkçılar, Afrodit kültürü ve tüm insanlar üzerineydi. Eserlerinde “mitoloji ve gerçek”, “deniz ve insan” ile özdeşleşmişti...

Konularını halktan seçen ve halk için yazan bir yazardı. "Ocak" dergisindeki yazarları incelediğimiz zaman henüz “halk için” yazma anlayışının gelişmediğini görüyoruz. Mapolar ise bu dönemde “halk için” yazan, bir ilk yazar olma şerefini eline almıştır. Onu gören diğer yazarlar, ister şiirde, ister öyküde, temiz Türkçeyi kullanmaya başlamışlardır. Edebiyatımıza yol gösteren lider bir yazardı Hikmet Afif Mapolar...

Mapolar’a göre Akdeniz, bir coğrafya değil kendi varlığını tamamlayan ve kimliğini oluşturan bir parçaydı. Akdeniz kimliği etkileyen bir faktör değil, kimliğin kendisiydi… Akdeniz olmadan “Akdenizli insanın” var olması mümkün değildi. Bu şekilde düşünüldüğü takdirde Mapolar’ı ve eserlerini anlamak mümkün olmaktadır...

Yayımladığı dergi, gazetelerde ya da çalışmakta olduğu yayın organlarında, genç kalemlere olanaklar sağlamakta, onların yazdıklarının yayımlanmasına ön ayak olarak, teşvik ederek bu kişileri topluma tanıştırarak, Kıbrıs Türk Kültür ve Sanatına, Kıbrıs Türk Edebiyatı’nın gelişmesine çok önemli katkılarda bulunmuştur... Mapolar, kimlere olanaklar yaratmadı ki! Kimler hakkında yazmadı ki! Mapolar, basında ve edebiyatta genç kuşaklara her zaman örnek olmuş, onları teşvik etmesini bilmişti...

Bu aşamada sormamız gereken ilk önemli soru, tüm bunların karşısında yarım yüzyılı aşkın bir sürenin kalem emeğinin, sanatçılığının karşılığında ona, ülkemizde hangi değer yada değerler yüklendi?

Mapolar, Kıbrıs’ta, benliğinde sanatçı ruhu gizli olan, belki de kendileri de farkında olmayan gençlerin, yani bugünün çoğu kıdemli sanatçının, yazarın, gazetecinin o dönemde su yüzüne çıkmasına yardımcı oldu. Hayatta olan eski nesil sanatçılar, yazarlar, gazeteciler bu değeri, yani Mapolar’ı, yeni nesil sanatçılara, yazarlara, gazetecilere anlatabildiler mi? Bu camia en son bu üstat için, yani Mapolar için, ne zaman bir gece düzenleyip andı? Ülkemizin vefat eden birçok kişiye üst düzeyde anma etkinlikleri düzenlenirken, büyük üstat Mapolar niye unutuldu ya da unutturuldu?

Kıbrıs’ta çok yönlü gazetecilik olayını yaşayanlar çok değildir. Hele Kıbrıs Türk politik hayatını hem yaşamak, hem yazmak kolay kolay başarılamaz. Oysa Hikmet Afif Mapolar, olayları hem yaşadı, hem yazabildi. Bununla da yetinmedi, Kıbrıs Türk Edebiyatı’ndaki yerini en tepelerde aldı. “KATAK” dönemini, Dr. Küçük’ün Milli Birlik Partisi’ni, İstiklâl Partisi’ni, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun oluşum ve gelişimini, Con Rifat’ı, Fadıl Korkut’u, Necat’i Özkan’ı, Dr. Küçük’ü, Faiz Kaymak’ı, Rauf Denktaş’ı tanıdı, izledi ve yazdı. 1974 öncesinin, 1974 sonrasının fotoğrafını halka sundu. Günlük yazılarını seve seve yazardı. Konu sıkıntısı asla çekmezdi. Bir oturuşta üç, dört ve belkide beş günlük yazısını tamamlardı. Yazdığı her yeni yazıda, öncekinin tekrarı olmazdı... Bir dönemin üzerindeki perdeyi kaldıran Mapolar olmuştur...

Sormamız gereken diğer önemli sorular:

Kıbrıs Türk Edebiyatında yenilenme kiminle başlamıştır?

Edebiyatın her alanında kalıcı eserler veren ve bu edebiyatı sosyal-kültürel temeller üzerine oturtan Kıbrıslı yazarımız kimdi?

Küçük bir halkın büyük bir edebiyatı olabileceğini kanıtlayan yazarımız kimdi?

Sözlü edebiyatın önüne yazılı edebiyatı geçiren kimdi?

Eserlerinin eksenine "Kıbrıs Kültürünü" yerleştiren yazarımız kimdi?

Bu ve bunun gibi soruları yanıtladığımız zaman alacağımız “Mapolar” yanıtı bizlere onun büyüklüğünü ve de önemini gösterecektir...

Hikmet Afif Mapolar, Kıbrıs Türk Edebiyatı tarihinde ve yazım hayatında, serbest şiir deneme örneklerinin en başarılı öncülerinden ve harf devrimi sonrası yeni harflerle ilk latin harflerini kullanan yazardır. Dikkatinizi çekiyorum! Harf devrimi sonrası yeni harflerle ilk latin harflerini kullanan Kıbrıslı Türk yazardır...

Kıbrıs Türk Edebiyatı tarihinin ve yazım hayatının Latin alfabesiyle basılmış ilk üç kitabını, Mapolar yazmıştır. Bunlar; “Kahraman Kaplan”, “Son Damla” ve “Diken Çiçeği” romanlarıdır...

Hikmet Afif Mapolar, yetmiş yıllık ömrünün, yaklaşık altmış yılını basın ve yazınla geçirmiş, geniş bir yelpaze içinde eserler vermiştir. Yirmiye yakın gazete ve onlarca dergide yayınlanmış binlerce makalesi, henüz toplam sayısı bilinmeyen serbest ölçüde yazılmış şiirleri, bilinen 2 öykü kitabı, 4 sahne oyunu, yalnızca 15’ine ulaşılabilen ve üçü yarım kalan, toplam 22 romanı ile, bilinmeyen ve ulaşılamayan birçok eseriyle "Kıbrıs Türk Edebiyatı ve Basınında" henüz erişilmemiş bir rekorun sahibidir...

Ailesi olarak asla ona mezarı başında anma düzenlemedik, bunu talep etmedik... Ölümüyle birlikte mezar taşıyla anılmasını asla istemedik... O da bunu istemezdi... 19 Eylül 1919 yılında doğan ve doğduğu gün, bizler için önemli olan Hikmet Afif Mapolar'ı, yıllar sonra, bu ülkeye verdiği kültürel değerleriyle, katkılarıyla, genç kuşaklara, topluma kim olduğuyla ilgili onun anısına, yıllarca yapılan özel araştırmalarımız sonucunda ortaya çıkanları, profesyonel biyografik seminerler formatında halkımıza, sevenlerine sunmaya çalıştık... İnanır mısınız, yoğun yapılan duyurulara rağmen bunu sadece iki sefer düzenleyebildik...

Bu noktada acıklı olan nedir bilir misiniz? Böylesine bir değere, yılda bir kez, sadece doğum günlerinde, biyografik seminerle anma etkinliği düzenlemek için bile, yeterince mekan sponsoru ve gönüllü destekçi bulamadık... Yeterince katılımcı bulamadık... Ne ülkenin Milli Eğitim Bakanlığından, ne Kültür Bakanlığından, ne gazetecilerden, ne yazarlardan, ne sanatçılardan, ne üniversitelerden, ne eğitmen ve araştırmacılardan, ne de yıllarca emek verdiği ilgili birlik ve örgütlerden anma etkinliklerine tam anlamıyla destek gelmedi...

https://www.mertmapolar.com/hikmet-afif-mapolar-biyografik-seminer.htm

19 Eylül 1919 yılında doğan Hikmet Afif Mapolar, bizim için ölmedi, kalplerimizde yaşamayı sürdürüyor...

Yaşamın gerçeklerinde vefa ve erdem denen şey vardır...

Bugün yazdığım bu yazıyla birlikte, hayatın içinde, siz değerli okuyucularıma o vefanın örneklerini, erdemin anlamını tekrardan gözler önüne sermeye çalıştım...

Her zaman düşünmüşüzdür... Veya dostlarımız, yazarlar, sanatçılar niceleri bizlere sormuştur... “Ünlü bir yazarın çocuğu, torunu olmak nasıl bir şeydir?” diye...

Esasında ünlü bir yazarın yakını olmak, çok büyük sorumluluk isteyen bir şeydir. Önce o sizi hayata taşır, sonra da siz onu, sanatçı kimliği ile tarihin sayfalarına taşırsınız...

Bu aşamada sormamız gereken en önemli soru aslında şudur; biz onu ve onun gibileri yeterince taşıyabildik mi veya taşıyabiliyor muyuz tarihin sayfalarına toplum olarak?

Geçmişin yoklukları ve Hikmet Afif Mapolar’ın kendi dünyası ile özdeşleşen sanatsal üretimleri, bize bıraktıkları ve bulabildiklerimizle, ama hiç durmaksızın araştırarak, onu yeniden var etmeye çalışmanın da, sanatçı bir ataya olan vefa borcu olduğunun bilincinde olmaya devam edeceğiz...

Kıbrıs Türk Edebiyatı ve Basın Tarihinin Duayenlerinden Merhum Gazeteci-Yazar Hikmet Afif Mapolar'ın torunu olarak onun bu şekilde unutturulmasını aynen gözyaşlarının, kalbin ifade edemediği kelimelere dönüşmesi şeklinde anlam kazandığını düşünüyorum...

Unutturulan gözyaşları, yazılması gereken kelimelerdir...

Başkaları için kahraman olabilmemiz için önce bazılarımızın kendimiz için kahraman olmayı öğrenmesi gerekiyor...

Unutmayınız ve bunu her zaman hatırlayınız! Özgürlüğümüz, basın özgürlüğüne bağlıdır...

Bu görüşün en büyük öncülerinden biri de Gazeteci-Yazar Hikmet Afif Mapolar olmuştur...

"Cennette Mutlu Yıllar!" büyükbaba... 19.9.1919...

Yazmış olduğum Bu Yazıyı, Kıbrıs Türk Kültür ve Sanat Mirasının Unutulmuş ve Unutturulmuş Öncü Gerçek Kahramanlarına İthaf Ediyorum...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.