BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

'Yeni' normale dönüş; ama nasıl?

Yayın Tarihi: 24/02/23 07:00
okuma süresi: 10 dak.

Türkiye’de yaşanan ve ülkemizi de duygusal, düşüncesel, davranışal olarak derin etkileyen büyük deprem felaketi sonrasında "Yeni" normale dönüş! Ciddi planlamalarla zaman kaybetmeden gerçekleşmeye başlamalıdır...

Korku, genellikle belirsizliğe verdiğimiz tepkidir. Korkuyu hiç ummadığımız bir anda ve yerde deneyimleyebiliriz… Bunun, yanlış bir tarafı yok… Anahtar, korku ile birlikte çaresizlik ve belirsizlik içinde sıkışıp kalmamaktır…

"Yeni" rutine dönüşü zaman, tek başına iyileştirmez ama doğru eylemler, doğru ifadeler, iyileştirmeye destek olur, yardımcı olur, bu yönde "proaktif" olunması gereken çok hassas toplumsal günlerden geçilmektedir...

Yaşanılan felakette insanlığın neler yaşadığını hiç kimse tam olarak hayal edemez...

Ateş, her zaman düştüğü yeri yakar...

Acı paylaştıkça azalır, bu süreç daha duyarlı ve bilinçli paylaşımlarla, yaklaşımlarla ileriye taşınmalıdır artık...

Acıya, sürekli "acıyla" karşılık vererek, "acıyı" tekrar tekrar hatırlatarak, sorunlar asla çözülemez!

Hayat devam ediyor, eskisi gibi olmayacak ama, ileriye doğru hayatları, yeni bakış açıları ve bilinçle geliştirerek, pozitif katkı koyarak, devam ettirmeliyiz...

Gelinen bu aşamada; bireylere de, kurum ve kuruluşlara da, hükûmetlere de çok büyük sorumluluklar düşmektedir... Söylenilenin, düşünülenin, paylaşılanın, yapılanın çok iyi değerlendirilerek ifade bulması gereken "yeni" ve hassas bir sürece girilmiştir artık...

Bu aşamadan sonra, söylediklerinizi söylemiş olmak için söylemeyin, paylaştıklarınızı paylaşmış olmak için paylaşmayın, yaptıklarınızı yapmış olmak için yapmayın...

İyileşme, bir süreçtir ve tünelin sonundaki ışığa doğru ilerlemeliyiz, sürekli tünelin karanlık kısmına doğru değil! Bu yöndeki farkındalıkları ve bilinçleri hep birlikte geliştirme dönemindeyiz...

Sürekli acılarla, korkularla, endişe ve kaygılarla bağlantı kurmaya devam ettikçe, acılar da, korkular da, endişeler de, kaygılar da çoğalarak büyür, genişler ve daha fazla zarar vermeye başlar... Koşullar iyileşmez, özellikle sosyal medya paylaşımlarında, iletişimde bunlara vatandaş olarak da daha fazla dikkat etmemiz gereken bir süreçteyiz...

Korku, korkuyu yaratır ve yaşatmaya devam eder... Felaketlerle birlikte ortaya çıkan travmaların, çok uzun vadeli birincil ve/veya ikincil etkileri de olabildiği her zaman hatırlanmalıdır... Bu yöndeki olumsuz duygu, düşünce ve davranışların nesilden nesile yıllarca devam edebileceği asla unutulmamalıdır... Söylenilenlere, konuşulanlara, paylaşılanlara çok daha fazla dikkat edilmesi gereken hassas günlerden geçilmektedir, bu yöndeki farkındalıklar ve bilinçler kesinlikle yükseltilmelidir...

Unutmayınız! Kısa vadeli etkiler belirgin olabilir ve hafifletilebilir ama, uzun vadeli insani ve çevresel etkiler ile felaketlerden etkilenen bölgelerin gelişimi yıllarca sürebilir...

Bir felaketten sonra sosyal ve ekonomik yeniden yapılanma, kaybedileni asla tam olarak geri getiremez ve toplulukları daha önce var olan "normal" bir duruma asla geri döndürmez... Bu aşamadan sonra, içsel hesaplaşmalar daha fazla artar, toplumlar ve ekonomiler değişerek "yeni bir normale" dönüşürler... Bu hassas, ciddi süreçler, çok dikkatli, bilinçli ve planlı yönetilmelidir...

Afet risklerini azaltma konusunda siyasi irade, hayati derecede önem teşkil etmektedir artık... Bu konuda hükûmetlere çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir...

Afetlerin yakıcı etkileri ve afet risklerini azaltma karşısında, reaktif tepkiler yerine, "proaktif" önlemler uygulanabilmesi için siyasi iradeye şimdi daha fazla ihtiyaç vardır...

Aslında, bu konulara yönelik siyasi irade, ülke yöneticileri ve karar vericiler tarafından verilen taahhütlerin toplamı olarak tanımlanabilmektedir...

Ülkedeki kısa vadeli hedeflere odaklanma alışkanlığını nesilden nesile aktaran ülke yöneticileri, özellikle afetlerde, "ortak akıl" ile tam bir siyasi iradeye sahip olmalıdırlar...

Peki ülkemizde halkın da dahil olduğu tam bir siyasi irade mevcut mudur?

Yardım toplama hususunda KKTC Hükûmetinin önceden açıkladığı ve daha sonra değiştirdiği, maaş kesintisine gitme kararı sizce, ne kadar doğruydu?

"Hükûmetin samimiyetine güvenmiyoruz..." diyen bir halk var artık karşımızda...

Deneme tahtası değildir, Kıbrıs Türk halkı...

Deneme yanılma yöntemiyle ülkeyi yönetenler var bu ülkede...

Peki normale dönüş, eskiye mi, yeniye mi olması gerekiyor artık?

Nasıl bir normalleşmeye dönüşmeliyiz?

İnsanların acısı üzerinden asla siyaset yapılmamalıydı...

Felaketler ve sloganlar, acının siyaseti haline dönüştürülmemesi gerekiyordu...

Vatandaşa baskı yaparcasına, zorunlu bağış yaptırma yoluna gidilmemeliydi...

Unutmayınız! "Yeni" normale dönüş; felaket sonrası, halkın siyasi aktörlerin yetenekleri ve yaklaşımları hakkındaki algılarını da değiştirmeyi içerir...

Tam olarak afet politikasının olmadığı, ateş çemberinde bir ülkeye dönüşmüş durumdayız şimdi...

Bu durumda ülkeyi yönetenler, ne yapacağını tam olarak bilmiyor...

Yine mi, deneme yanılma yöntemiyle ülkeyi yönetenler karar alma yoluna gidecek bu ülkede...

Afet politikaları, afete hazır olmanın önüne geçebilmeliydi geldiğimiz noktada...

Ülke olarak ne yapacağını bilmemek en kötü acıdır... Ne yapacağını bilmemek aslında bildiğini yapmaktır ve o, "eski" normale tekrardan dönüştür...

Unutmayınız! Afet yönetimi, afetlerin etkilerini azaltabileceğiniz kaynakların ve sorumlulukların yönetimidir... Afet sonrasında "yeni" normale dönüşler çok boyutlu planlamalarla mümkün olabilmektedir... Vatandaşınıza zorunlu hale getirip, toplamaya çalıştığınız bağış ve yardımlarla ve/veya para, akıl oyunlarıyla geleceğe hazırlanamazsınız... Bunu düşünmeniz, denemeye ve uygulamaya çalışmanız bile içinde bulunduğumuz durumu, en açık şekilde ortaya koyuyor...

Her "yeni" başlangıcın, başka bir başlangıcın sonucundan geldiğini, her zaman hatırlamalıyız...

"Eski" normale dönüş mü?

"Yeni" normale dönüş mü?

Bunun hangisi olacağına, "kendiniz" karar vereceksiniz... Hayatlarınızdan en az onlar kadar, "kendiniz" de sorumlusunuz...

Hatalar için sürekli başkalarını suçlamaya devam edemezsiniz...

Hayat, seçimlerden ibarettir... Kendi seçimlerinizden...

Bazen hayatınızı sonsuza dek değiştirebilecek olan, en küçük kararlardır...

Unutmayınız! Seçimleriniz, kaderinizin menteşeleridir...

Hayat bir seçim meselesidir ve yaptığımız her seçim bizi, "biz" yapar...

Kader, asla tesadüf değildir... Kader, şans meselesi değildir... Bir tercih, seçim meselesidir...

"Yeni" normale dönüş; ama nasıl?

Peki sizce, nasıl?

Eskiye mi? Yeniye mi?

Geçmişe mi? İleriye mi?

Dün, yaptığınız seçimler sayesinde bugün olduğunuz kişi oldunuz ve yaşadıklarınızı yaşıyorsunuz...

Aynı hatayı asla iki kez yapamazsınız, çünkü ikinci kez yaptığınız, bir hata değil, bir seçimdir...

Bahanelerin arkasına gizlenmeyin, hayatlarınızda her şey, yaptığınız bir seçimin yansımasıdır... Farklı bir sonuç istiyorsanız, farklı bir seçim yapmalısınız artık...

Aynı şeyleri yaparak, farklı sonuçlar bekleyemezsiniz...

Zihninizin duvarlarına ne astığınızdan şimdi daha fazla emin olmalısınız...

İlerlemek için zihnimizi de değiştirip, geliştirmelisiniz...

Unutmayınız! Güçlü zihin alışkanlıkları, zorluklarla mücadele ederken oluşur...

Aynen, durgun denizlerde yetenekli denizcilerin yetişmediği gibidir zihin ...

Gelecek nesiller için plan yaparken, erdemin kalıtsal olmadığını da hatırlamalısınız...

 "Yeni" normale dönüşler, yeni ve farklı seçimlerle olur... Yaşamı, şansa bırakmayacak kadar değerlidir insan yaşamı... Kader şans meselesi değil, "seçim" meselesidir...

Yeni bir şans almak için, yeni bir seçim yapmalısınız, yoksa hayatlarınız asla değişemez...

Şimdi normale dönüşte karar vermeniz ve seçim yapmanız gereken önemli bir konu var;

"Eskiye mi, yeniye mi?"

Şimdi buna daha fazla kafa yormalısınız...

Varış noktanız asla bir yer değil, olaylara yeni bir bakış açısıdır... Yeni bir bilinç düzeyidir…

Unutmayınız! Kimse geri dönüp yeni bir başlangıç yapamasa da, herkes baştan başlayıp yeni bir son yapabilir...

Hayatın bize öğrettiği tek bir ders varsa, o da sadece dilemekle gerçekleşmeyeceğidir...

Aynen iyi bir zihne sahip olmanın yeterli olmadığı, önemli olanın onu iyi kullanmak olduğu gibi...

"Yeni" normale dönüş; ama nasıl?

Şimdi buna karar vereceksiniz...

Unutmayınız! Geleceğin imparatorlukları, aklın imparatorluklarıdır...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.