Paylaşarak yaşamayı öğrenemeyenler paylaşılmaya mahkum olurlar!

EKMEK BULAMAZLARSA PASTA YESİNLER

İlk kez Jean Jacques Rousseau’nun İtiraflar (Confessions) adlı kitabında geçer.

Şöyle ki,

Fransa’da yapılan un zamları sonucunda ekmek kıtlığı oluşur ve Fransız kadınlar,

Kral ve Kraliçe’nin ikamet ettiği Versay sarayına (Le Chateau De Versailles) yürürler. 

Hadiseyi gören Fransa Kraliçesi Marie Antoinette, ne olup bittiğini sorar

ve “Ekmek istiyorlar” yanıtıyla durumu öğrendiğinde ise ünlü vecizeyi aktarır:

“S’ils n’ont pas de pain, qu’ils mangent de la brioche“...

(“ekmek bulamazlarsa, pasta yesinler”)

 

HER ŞEYİ ONLAR BİLİYOR!

Bizde ise durum biraz değişik:

Halk “ekmek” bulamazsa “pastayla” yetinsin falan yok.

Üstelik halktan pastaneyi de istiyorlar!

İyiyi-kötüyü,

Güzeli-çirkini,

Doğruyu-yanlışı

Suyu-yeşili,

Ormanı-betonarmeyi...

Siyasi, ekonomik, sosyal hastalıklarımızı...

Nerede nasıl durduğumuzu,

Nereye nasıl gitmek istediğimizi...

Ne tür “pasta” sevdiğimizi...

Hepsini onlar biliyor!

Dert bizden, derman onlardan...

 

HALK SEKTÖRLERİ OLUŞTURULMALI

Bu durumda pastaneyi de devretmek lazım değil mi?

Devretmek lazım ki,

bizim “pastane” de yerini “modern cafe” konseptine devretsin!

Bu yüzdendir ki, yıllardır defaten ısrarla yazıp, söyledim:

"Eğitim, enerji, sağlık, turizm, emlak, bankacılık gibi çeşitli kurumsal alanlarda,

"Dome Hotel" örneğinde olduğu gibi ve daha da geliştirerek,

"Halk Sektörleri" oluşturup;

Halkın servetini devlete ve özele karşı koruma altına almalıyız" diye!

 

ORTA ÇAĞ BELAGATİ

Bakın;

Ülkemizdeki vergi rekortmenleri, 19 Ekim 2020 Pazartesi günü yayımlanan Resmi Gazetede açıklandı.

Kurumsal bazda ilk 10'na giren 7 tane banka var...

Diğer taraftan bakıyorsunuz, onbinlerce esnaf batmış; ama bankalar kâr üstüne kâr ediyorlar...

Siz hiç bankaların özel sektör teşebbüslerine %50 ortak olduğunu gördünüz mü bu ülkede?

Neden?

Hep yeni bir “pasta ustası” arandı, sanki sorun “pasta ustasında”y“mış” gibi!

Pastayı adil paylaşmaya ilişkin adımları,

“pastayı büyütecek adımları engelleyecek” diyerek, durdurdular.

Kısacası memlekette güç sahibi olanlar,

KKTC’nin bir orta çağ belâgati ile yönetilmesini istediler...

Öyle de oldu.

Sıradanlık ve vasatlık, potansiyel gücü yeyip, yuttu...

 

ORTAK MI, RAKİP Mİ?

Bugün Rumları pastaya ortak olarak değil, rakip olarak algılatıyorlar hep!

Göze göz, dişe diş yaklaşımı sergilememiz için...

Fakat şunu unutmayalım:

Paylaşarak yaşamayı, gelişmeyi öğrenemeyenler, paylaşılmaya mahkumdur.