"Amaçlar da aşure mi oldu?"

Yayın Tarihi: 25/07/22 05:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Herhangi bir konuda ne düşünür, ne düşlersek, düşüncenin hayata geçmesi için,

insanın önce bunu yapmayı istemesi lâzım! 

 İnsanı okyanusun ortasında son derece donanımlı bir gemi olarak düşünelim.

İnsanın bu donanımını kullanabilmesi için bir okyanus kadar çok seçeneği vardır.

Kişisel yetenekler, elindeki imkanlar…

Kültüründen, coğrafyasından,

yetiştirilmesinden gelen artılar ve eksilerin ne kadar farkındaysa,

kendine o derece uygun bir ufku,

gerçekçi ve ulaşılabilir bir amaç olarak belirleyebilir.

 

Ancak okyanusun ortasındaki bir geminin motoru ne kadar iyi çalışırsa çalışsın,

geminin dışı ne kadar gösterişli, cilalı olursa olsun,

kaptanın kıyafeti ne kadar havalı olursa olsun,

rota ve pusula olmadan olmaz.

Bizler bireysel olarak,

ileriye dönük hayal kurmaz,

değerlerimizi ise gözden geçirmezsek,

okyanustaki akıntı bizi ordan oraya savuracaktır!

Okyanuslarda boş boş gezmiş,

ne bir yere ne de bir limana varmış oluruz.

Toplum olarak ise,

aynı amaçları paylaştığımız insanlarla hareket etmeyi,

bir nehirde olmak gibi düşünebiliriz.

Nehri oluşturmak için,

pusulaları ve hedefleri benzer yönü gösteren birçok insana ihtiyacımız var.

Esas güç, ortak amaçta birleşip hedefe odaklanarak akmaktır.

Bir başkasının koyduğu hedeften hayal olmaz!

Dolayısı ile en başta belirtildiği gibi,

herhangi bir konuda ne düşünür, ne düşlersek,

düşüncenin hayata geçmesi için,

insanın önce bunu yapmayı istemesi lâzım! 

Sonra bu düşüncesini gerçekleştirebilecek,

gerek bireysel gerekse toplumsal imkânlara sahip olması gerekir...

Böyle olmazsa,

insanların düşünceleri de, toplumların gelişimi de,

sadece bir niyet düzeyinde kalır...

Kısacası,

her "değişimin" önünde,

sosyal, psikolojik, kültürel ve fiziksel pek çok engel vardır.

Ancak,

“her kriz bir fırsattır” sözünden yola çıkarsak,

bu engeller kadar, fırsatlar da olduğunu görebiliriz.

 "Liderlik" denen şey, 

bir açıdan da,

bu engelleri aşıp, insanları ve kurumları başarıya ulaştırma işidir.   

Değişimi bizzat yönetmektir...

Liderlik strateji ile vizyon ile ilgilidir!

Yetki sahibi olunca,

yandaşların istek ve ihtiyaçlarına odaklanmak değildir liderlik...

Gerçek lider, hiçbir zaman,

"liderlik koltuğu"nun kendi IQ katsayısını yükselttiği yanılgısına da kapılmaz!

Liderin başarısı yönettiği ekibin başarısıyla ölçülür!

Gerçek lider, onlara, "birlikte başarmak" için liderlik eder...

 Lider, çevresine etki gücünü yaşatan, o gücü hissettirendir!

Etkilemek ise, ortak amaç doğrultusunda samimi bir ilişki ile bağ kurarak oluşur.

 Anlaşılması zor kavramlar, teknik lâflar, istatistikler yerine;

kendilerini dinleyenlerin yerine koyar ve içten konuşurlar...

 Ekonomik dinamikler bir performans ölçütüdür.

"Amaç" değildir!

Ekonomik hedefler ölçülebilir,

ama amaç ölçülemez...

Amaç, insanın değerleriyle, varoluşuyla ilgilidir.

Parayla satın alınamaz.

Amaç, "aynı frekansta" olabilmekle yakalanır.

 Bu noktada,

pusulamız değerlerimiz,

rotamız ise hayallerimizdir!

Bizim "yerli sağ"daki liderlik çoktan bitti...

Zaten bir ezelden beridir,

çok da anlam taşımayan süreçlere inanmaya alışıktılar.

Bugün ise, yalancı bir geçerlilik sağlayan GSYH değerleri gibi anlatımlarla,

"eşya rejimi"ni birinci sıraya koyarken,

bir insan olarak insanı ise öldürmüşlerdir.

Örneğin baş tacı edilen GSYH değerleri...

Bugün DPÖ, GSYH değerlerini ölçerken,

örneğin sağlığa ne kadar harcadığımıza bakıyor...

Ancak, sağlıktan ne kadar randıman aldığımızı önemsemiyor...

Lâkin,

ülkemizdeki kanser hastalığının patlamasına paralel,

sağlıktaki GSYH değerleri de yükseliyor...

Neden? 

Çünkü kanser olan insan, sağlığına koşulsuz para harcar...

Kanser harcamalarına paralel olarak da, GSYH değerleri de artıyor...

Dolayısıyla, toplumdaki insanların sağlık durumu kötüye giderken,

kişi başına düşen GSYH değeri ise yükseliyor!

"Aynı frekansta" mıyız?

 İşte bu ölçüm ve değerlere,

"amacı" olan kesimlerin kesinlikle itirazı olmalı!

Sadece itirazı değil,

çözüm üretir hale gelecek bir teorik akıl yapılanması,

ve iktisadi metodolojisi olmalıdır...

Hep sorarım ya, "deniz manzarası seyrederek yüzülür mü?" diye;

belki de insanlar bugüne dek olduğu gibi kıyıda kalıp manzarayı mı seyretmeli?

Yoksa küreselleşmenin yarattığı etkilerle birlikte,

ilericilik de,

kavramlar düzeyinde temsil edilen "amaçlar" da,

aşure mi oldu?!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları