Seçimin ardından

Yayın Tarihi: 26/12/22 08:00
okuma süresi: 6 dak.

Thales...
Anadolu filozofu...
Sokrates öncesi dönemde yaşamış...
Bugün bize aktarılan, Thales’in kendine ait olan herhangi bir birincil kaynağı da yoktur.
Fakat Aristoteles, “De Anima” adlı eserinde Thales"den bahseder...
Aristoteles, maddenin canlı gibi bir yapıda olduğunu Thales’in soylediğini söyler.
Mısırlılar  piramitlerinin yüksekliklerini Thales bağıntıları diye bilinen bağıntıları kullanarak ölçmüştür. 
Bunu yaparken, hem geometrik bağıntı ve teoremlerinden yararlanmış, hem de “insanın gölgesinin boyuna eşit olduğu bir anda piramidin gölgesinin de boyuna eşit olacağı" şeklinde pratik bir akıl yürütme yapmışlar.

Meselâ, Mısırlı ustalar bazı basit geometrik  çizimleri Thales’e gelene kadar,
hiçbir zaman düzenli bir bilimsel teorem haline getirilmemiş,
sadece belirli bir amaç doğrultusunda ustadan çırağa geçen pratik bir bilgi olmuştu.
Thales, bu bilgiyi ilk defa düzenli bir teorem haline getiren kişi olmuştur.

“Bilgelik” kavramı...
Önemli mi?

Elbette çok önemli.
Bize göre değil!

İktidar kaynağını nereden alır?
Meşrutiyetin ölçütü nedir?

Meşruiyetin kaynağı nerden geliyor?
Egemenliğin kullanılış biçimi nedir?
Bireyin temel hakları nelerdir?
Bürokrasinin işlevi ve geleceği nedir?
Sivil toplum ne anlama gelir?

Bu sorular, ve bu soruların yanıtları...

Önemli mi?

Hem önemli hem de çok anlamlı.
Ancak bize göre değil!


Olması gerekenle olan arasında durup düşünmemize ne gerek var o zaman?!
Yok.

Gerek yok...
Dogmatik düşünceler, herkesin anlaşabildiği ortak bir dil!
Olması gerekenle olan arasında durup düşünmemize gerek yok!
Felsefe bize bir sey katamaz!
Biz zaten bu soruların cevaplarını biliyoruz!

Elinizdeki meyveye "elma" dediğiniz zaman,

yani o meyveyi “elma” olarak adlandırmakla,

onun ne olduğunu anlamış sayılmazsınız...
"Elma" kavramının içini “bilgi” ile doldurmak,

onun nasıl bir meyve olduğunu,

ne türden özelliklere sahip olduğunu anlatacak şekilde,

somut olarak “kavram”laştırmak gerekir.
İşte ancak o zaman,

o elmayı tam olarak anladığımızdan söz edebiliriz.
Bunu yapan “Bilgelik”tir.

Peki! 

Bize “bilgelik” gerekli mi?
Değil!


"Anahtar deliğinden" bakanlar ile,

siyasetle ilgilenen ve bilgi temelli politika yapanlarla,

bulundukları gruba ait olmakla bir değer kazandıklarına inananlar arasındaki fark,

işte tam da burada belirginleşir…

Araç kullanmayı biliyorsanız,

yoldaki tüm trafik kurallarını düşünmek zorundasınız.
Bu kuralları biliyor olmanız gerekir.
Ancak sadece trafik kurallarını düşünmek ve bilmek,

araç kullanmak için yeterli değildir...

Dikkatli olmanız da gerekir.

Neticede araç kullanmaya "yeterli" hale geldiğinizde,

araç kullanmak sizin için "otomatik" bir eylem haline gelir...

 

Düşünceden "yapma" birileri "kral çıplak" derse,

gerisi gelecek ama!

Ama'sı bunu yanlış ve tehlikeli buluyor olmamızdır!

Çünkü maksat "şuna-buna dokunmayalım bizdendir" hesabı ile,

yaşam tarzımızı sürdürmek haline geçersiniz...

 Kıbrıs’ın kuzeyinde ister başarılı ister başarısız olsun,

neredeyse tüm belediyeler Sosyal Belediyecilik yapıyoruz ve yapacağız diyor...

 Peki ama, bu belediyelerin yaptığı sosyal hizmetlerin tümü,

gerçekten de artık "kamu hizmeti" niteliğinde ve sosyal belediyecilik bağlamında mı?
Yoksa çevreyi, insanı ve diğer canlıları ihmal edip yüksek kârın gözetildiği,

piyasada alınan ve satılan, bir meta haline dönüşen hizmetlerden mi söz ediliyor sosyal belediyecilik derken?

Söz konusu olan bu sosyal belediyecilik insanı özgürleştiriyor mu?
Yoksa yaşam alanlarını,
yeşil alanları,
çocuk oyun parklarını kısıtlayarak,
şirketleri mi özgürleştiriyor?

Geçtiğimiz dönemde hangi belediyeler insanı az da olsa özgürleştirdi?
Hangi belediyeler yaşam alanlarına,
yeşil alanlara,
oyun parklarına,
kültürel, sanatsal ve spor alanlarına,

ve insanın yaşam kalitesini artırıcı alanlara yatırım yaptı?
Hangileri bu konuların yanına bile yanaşmadı?

 Dün yerel seçimleri yaptık, bitirdik.

18 belediyenin 2022-2026 yıllarında görev yapacak olan başkanları seçildi.

Bu başkanların bir kısmı yeniyken, bir kısmı ise yeniden seçildi...

Tümüne yeni dönemde başarılar dilerken, özellikle sosyal belediyecilik adına adımlar atılmasını temenni ediyorum.

Yeni oluşacak yerel yönetimlerin politika uygulamalarında,

katılımcılığı özendirecek referanslar olmasını,
kendi insanından, kendi mahallesinden,
kendi dağarcıklarından çıkan düşünceler, fikirler, bilgiler,

ve bunları değerlendirecek mekanizmalar kurulmasını bekliyoruz…

Toplumu ileriye taşımaya soyunmanın sorumluluğu çok büyüktür.
Yerel seçim sonuçlarıyla birlikte görev ve inisiyatif alanlar,
belediyeleri partisel değil,

toplumsal ideallerle yönetmeli...
Ve yapılan iş her ne ise,

kamu lehine olacak şekilde yapılmalıdır...

Bunun ölçüsü var mıdır?
Vardır...
Bunun ölçüsü,

belediyelerin çeşitli yollarla toplumdan kazandığını,

topluma kaliteli hizmet olarak geri vermesidir.

 Bunun da ölçüsü yurtseverliktir...

İnsanı, doğayı tüm bütünlüğü içerisinde sevmek ve korumaktır...

Bilimselliktir...

Bilgeliktir...

Sosyal Belediyeciliktir...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları